1.A liderini başarılı bulmak, iyi işler yaptığını/yapacağını düşünmek,
2.B liderini sevmek, daha başarılı olacağını düşünmek,
3.Her hangi birisi için ‘’seviyorum/sevmiyorum abi ben bu adamı’’ demek,
4.İkisini de sevmek/sevmemek ama mecburen bir tercihte bulunmak,
5.Birine kızdığı için diğerine oy vermek,
6.İdeolojisi nedeniyle tercih etmek,
7.Akrabası, aile dostu veya arkadaşı olduğu için desteklemek,
8.Hem A’dan hem hem B’den nefret etmek ama daha az kötü olduğunu düşünerek birini tercih etmek.
...
Kısaca şahsi ve ülkesi için daha iyi olacağını düşünerek,
Veya ‘’iyi, çok iyi, süper’’, ‘’ideal/mükemmel’’, ‘’daha iyi’’ ‘’kötünün iyisi’’ diyerek,
Veya hiçbir gerekçe sunmadan bir tercihte bulunmak…
.
Nedeni ne olursa olsun bunların hepsi meşrudur ve sorgulanamaz. Çünkü verilen her oy geçerli olacaktır ve gerekçesi sorgulanmayacaktır. Hiç kimse bu oyları(tercihleri) küçümseyemez, dalga geçemez ve sahiplerine hakaret edemez.
.
Dolayısıyla;
Muhaliflere göre ülkeyi batıran iktidara oy verenler de (iktidara göre) ülkeyi satacak olan muhaliflere oy verenler de meşru bir tercihte bulunmuş olacaklar, kimse onları küçümseyemez ve tahkir edemez.
Çünkü sandıktan “mutlak hakikat'' değil, vatandaşın tercihleri çıkar, bu tercihler ilahi değil beşeri tercihleridir; doğru [yani ülkemiz için iyi, güzel, isabetli] tercihler de olabilir yanlış [hatalı] tercihler de. Ancak bu sonucu değiştirmez, biz hepsine saygı duymak zorundayız. Eğer bunu kabul etmiyorsak kaldıralım sandıkları, niye sandık koyuyoruz ki?
.
Sorun herkesin kendi tercihini mutlak hakikat ilan etmesinden kaynaklanıyor. Hayır, mutlak hakikati ne sahıslar ne de sandıklar temsil ediyor, sandık sadece vatandaşın tercihini yansıtıyor, hepsi bu.
.
Bu durum ‘’konuşmayacağız ve eleştirmeyeceğiz’’ demek değil. Tabii ki her iki tarafın da –bize göre- doğru ve yanlışlarını söyleyecek ve hatta ikazlarda bulunacağız, kendimize göre elbette.
Dolayısıyla desteklemeyi düşündüğümüz tarafın bize göre doğru icraat ve düşüncelerini de muhalifimizin yanlış/çelişkili bulduğumuz taraflarını da söyleyeceğiz. Ama sadece söyleyeceğiz, hiç kimseyi küçümsemeyecek ve hiç kimseye hakaret etmeyeceğiz, buna hakkımız yok. Ama aynı zamanda bunu yapanlara da (ki ben yapmaya çalışıyorum yani düşüncelerimi yazıyorum) “mutlaka bir menfaatin/beklentin var senin yoksa böyle yazmazdın” demeyeceğiz. Çünkü bu, düşünceyi düşünce ile karşılamak değil susturmaya çalışmaktır, hatta hakarettir, kabul edilemez.
.
Ve 14 Mayıs akşamı da seçilenleri tebrik edecek, başarılar dileyeceğiz, bu seçilmesini istemediğimiz bir kişi/ekip de olsa.
Çünkü gelecek 5 yıl boyunca bizi, ülkemizi o/nlar yönetecek.
.
Saygılı bir kampanya ve hayırlı bir seçim/sonuç olsun inşallah.