HERKESİ MEMNUN ETMEK OLASI DEĞİLDİR

Mustafa Cemal TOMAR

HERKESİ MEMNUN ETMEK OLASI DEĞİLDİR.

Bazen insan bir şeyler yazmak- çizmek ister. Gündemde konu yoğunluğu olunca konu seçiminde zorlanabilir, bazen de gündemde yoğun konular olsa da akla konu gelmiyor olabilir. Hafız olan bir İmam- Hatip'in hangi zammi sureyi okuyayım acaba diyerek bir türlü karar verememesi gibi bir durum oluşuyor insanda. Tabi ki bu işlemler hafızada meydana geliyor.

Bazen de konu hazırdır, konu hakkında bilgi ve donanım yeterlidir, yılların da yazarı olsanız bile nasıl ve ne şekilde yazacağınıza karar verme noktasında zorlanabilirsiniz.

Bazen okuyucuya daha iyi sunup yapabilmek için hangi enstrümanları kullanacağınıza karar veremeyebilirsiniz. Okuyucu hangi hal ve durumda olduğunu kestirmek pek mümkün olmuyor. Nesrettin Hoca misali, göle maya çalarız, ya tutarsa diyoruz.

Burada maya tutması sorunu çözüyor anlamına gelmiyor. Maya iyi olur, süt iyi olmaz, süt iyi olur maya iyi olmaz, her ikisi de iyi olur, usta iyi olmaz, üçü de iyi olur, yiyici üründen anlayanlardan olmaz ise gene sorun olur. Dört unsur aynı anda bir olması ihtimali zayıftır.

Burada bir yazarın çabası aslında okuyucusunu memnun etmek, ona bir şeyleri hatırlatmak ve bir şeyler kazandırmaktır. Teşbihte hata olmasın. Kürsüde konuşan valizin, ders anlatan öğretmenin, konferans veren okutmanın gayesi de onu dinleyenleri işlediği konu hakkında bilgi sunmaktır. Tabi herkes senin yazını ya da konuşmanı beğenecektir diye bir kural da yoktur. Ekserisi memnun olursa amaç hasıl olmuştur demektir.

Herkese göre iyi olmak mümkün değildir. Ben herkese göre iyiyim diyen birinin sözüne itibar edilmez.Hak Teâlâ'nın kulları içerisinden seçerek insanlığa rehber olarak gönderdiği "resüllere" bile tam destek çıkmamıştır. İnsanoğlu iç dğnyasıylâ, dış dünyası çok karmaşıktır. Kolay kolay memnun edilemeyen bir varlıktır insanoğlu.

insanoğlu dan "elref-i mahlukat da çıkar, esfele safilin de" . Bu itibarla;

Bu zamanda ebeveynler bile evlatlarına ne yaparlarsa yapsınlar yaranamıyorlar, evlatlar da ebeveynlere yaranamıyorlar. Toplumdaki insanlarımız öyle bir hâl almış ki onlarca kere işini görürsün, bir kere görmezsen yaptığın iyilikler kötülüğe dönüşüyor. Başlıyor arkandan konuşmaya. Bir anda dostluk ve arkadaşlıklar düşmanlığa dönüşebiliyor. Kibir ve kindarlık hastalıkları komşuluk,dostluk,akrabalık ve din kardeşlik ilişkilerini bitiriyor. Ruhsal hastalıklar biyolojik hastalıkları geçmiş durumda. Biyolojik hastalıkların tedavisi ruhsal hastalıklardan daha kolaydır. Ruhsal hastalıklar daha çok maneviyattan uzak kalışımızdan kaynaklanıyor.Bu ruhsal rahatsızlıklardan bir an önce kurtulmamız gerekiyor.

Ruhsal hastalıklarımızın teçetesi, Allah Teâlâ'nın kitabı ile Rasulullah sav.'in sünnetinde mevcuttur. Bu iki kaynağın reçetelerini uygulayabilenlerin felâh bulacağı, ruhsal ve manevi hastalıklardan kurtulacağı aşikârdır. Ama bizler çok dünyevileştik. Her şey dünyevi menfaate göre plânlanıyor kapitalist ülkeler tarafından. Biz de farkında olmadan kapitalist olduk. Menfaat elde edebileceğimiz insanlara yüzümüzü çevirirken, menfaat elde edemiyeceklerimize ise sırtımızı döndük. Toplumda itibar gören insanlar sömürü düzeninin enstrümanların kullanarak servet, şöhret ve makam sahibi olanlardır. Takva ehli olum servet ve makam sahibi olmayanlar kenara itilen insanlardır. Makbul ve itibara layık insanları kenar mahallelerde arayalım, köşklerde saraylarda değil.

Her şey menfaate göre şekillenir demiştik ya!

Güzel bir misal geldi aklıma. Vali mi vefat etse, cenazesine katılım çok olur, eşi mi? diye soranlara verilen cevap eşi oluyor. Vali ölse ölüden bir şey beklenmez. Eşinin cenazesine katılınca valinin gözdesi olunur, ilerleyen zamanlarda valiye iş düşebilir. Menfaat ön plânda olunca; ilgiler, algılar, gelenek ve görenekler...vs. değişiyor maalesef. Yani geçmişte yapılan güzel uygulamalar menfaat uğruna dikkate alınmıyor. Yani;

Bu zamanda insanın değeri kalmadı, eşyanın değeri vardır. Malı binek yapmak yerine mal ve para bizi binek yapıyor. Dünyalık menfaatlerölmesin yeter, insanlık ölse umurumda değil kimsenin.

Böyle bir dünyada yaşamak zorlaşıyor, insan yalnızlaşıyor, garipleşiyor, insan kalabalıkların arasında kendini yalnız hissediyor, böylelikle mutsuzluk ve umutsuzluk Beyda oluyor

Halbuki mutluluklar paylaşıldıkça artıyordu, acılar paylaşıldıkça azalıyordu.

Kısaca amacımız okurlara faydalı olabilmektir. Duyarlılıklarını duyarlılık katmaktır. Önemli bulduğumuz konuları hatırlatmaktır. Menfaat peşinde koşmak değildir. Bir insana bile bir kelimeyi hatırlamasına katkı sağladıysak ne mutlu bize!!!

09.11.2023

M. Cemal TOMAR

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.