Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sizden önceki kimseler şundan dolayı yok olup gittiler: Onlardan elit biri hırsızlık yapınca onu serbest bırakıyorlardı. Kimsesiz biri hırsızlık yapınca da ona ceza veriyorlardı. Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsaydı onun elini ben keserdim."
Buhari 3475
" إِنَّمَا أَهْلَكَ الَّذِينَ قَبْلَكُمْ أَنَّهُمْ كَانُوا إِذَا سَرَقَ فِيهِمُ الشَّرِيفُ تَرَكُوهُ، وَإِذَا سَرَقَ فِيهِمُ الضَّعِيفُ أَقَامُوا عَلَيْهِ الْحَدَّ، وَايْمُ اللَّهِ لَوْ أَنَّ فَاطِمَةَ بْنَةَ مُحَمَّدٍ سَرَقَتْ لَقَطَعْتُ يَدَهَا "
Eğer peygamber efendimizin bu sözünü hakkıyla anlamış olsaydık, insanları parası olan-olmayan, dayısı olan-olmayan, yukarıdan tanıdığı olan - olmayan, falanın akrabası olan - olmayan diye ayırmazdık.
Gelin bu Hadisi Şerifi ele alarak hayatımızı gözden geçirelim.
Farzı misal öğretmeniz ve sınıfta esnaf, çiftçi, gariban bir velinin çocuğu yaramazlık yaptı. Buna karşı tutumumuz ile babası üst rütbede olan bir kişinin oğluna karşı tutumumuz bir mi?
Elit tabakadan birinin oğlu yaramazlık yapınca affediyor, çiftçi, demirci, bakkalın oğlu yaramazlık yapınca ceza mı veriyoruz? İşte hadisin anlatmak istediği tam olarak budur!
Farzı misal camide hocayız. Camide çocuklar ders okuyor. Sıradan bir ailenin çocuğu dersini yapmadığı ya da yaramazlık yaptığı ya da namazda gürültü yaptığı zaman ona karşı tutumumuz ile camiyi yapan, tamir eden, ya da rütbesi, mevkisi olan birinin çocuğu yaramazlık yaptı. İki duruma karşı tutumumuz nasıl?
Birini camiden kovuyor diğerine de müsamaha mı ediyoruz? İşte hadisi Şerif bundan bahsediyor.
Bu hadisi bir de adli olaylarda görelim. Tanınan birinin oğlu, kızı, yakını bir suça karıştığı zaman ona karşı adalet nasıl işliyor? Ya da kimsesiz, çaresiz, Allah'tan başka hamisi olmayan biri adli bir suça karıştığı zaman adalet nasıl işliyor?
Bu hadise nakilleri, atamaları, yer değiştirme, becayiş gibi şeyleri de ekleyelim. Tanıdığı olan birisi becayiş isteğinde bulununca durum nasıl işliyor? Elit birinin yakını becayiş işleminde "Becayiş buna ne güzel yakışıyor!" diyor, gariban biri isteyince mevzuat müsait değil mi diyoruz?
Buna mülakat tipi sınavları da ekleyelim. Meşhur birinin tanıdığı sınava girince sınavdaki kusurlar gözükmüyor ama gariban biri girince de basit hatalar büyük hata olarak mı görünüyor?
Yukarıda geçen hadisi şerif hayat standardımız olmadığı sürece adalet sistemi yürümeyecektir.
Murat Padak