HAZİRAN AYI

Mustafa Cemal TOMAR

HAZİRAN AYI

Nihayet Haziran ayına girdik. Haziran ayı aynı zamanda yaz mevsiminin bir ayıdır. Bu ayda ÖSYM sınavları olacak. Kurban Bayramını da bu ayda kutlayacağız. 14 Haziran'da ilkokul ve ortaokulların yaz tatiline girme günü olacaktır. 21 Haziran'da en uzun günü yaşayacağız. Bu yazdıklarım hemen herkesin hatırladığı şeylerdir. Haziran ayında başka neler oldu? Neler olaca? Sorularına beraber bakalım.

Etimoloji. Türkçede ve Türkiye'de kullanılan resmi takvim sisteminde "Haziran" olarak zikredilen ayın kökeni, Süryanicede 'sıcak' anlamına gelen "Hazıran" sözcüğüne dayanır.

Kronolojik olarak Haziran ayında internet sayfalarında yer alan bilgileri paylaşıyorum.

Haziran 1712: Ünlü Divan Şairlerimizden Nabi”nin vefatı .

2 Haziran 1920: Kozan”ın Fransızlardan kurtuluşu

5 Haziran 1916: Balkan Savaşında ünlü Edirne müdafii Şükrü Paşa’nın vefatı.

9 Haziran 1908: İngiltere ile Rusya arasında ünlü Reval görüşmeleri.

10 Haziran 1923: Ünlü Türk dostu Pierre Loti’nin ölümü.

14 Haziran 1826: Yeniçeri Ocağının kaldırılması (Vakayı Hayriye) .

15 Haziran 1389: Birinci Kosova Zaferi.

17 Haziran 1565: Ünlü Türk deniz kahramanı Turgut Reis”in Malta

kuşatmasında yaralanması.

20 Haziran 1921: Adapazarı”nın Yunan işgalinden kurtuluşu .

21 Haziran 1037: İbni Sina”nın vefatı.

22 Haziran 1565: Malta kuşatmasında yaralanan Turgut Reis”in Vefatı.

24 Haziran 1645: Girit savaşlarının başlaması. Yirmibeş yıl süren bu savaş, Girit”in Türk orduları tarafından fethi ile sona erecektir.

27 Haziran 1523: Makbul İbrahim paşanın sadrıazamlığa getirilmesi.

1914: I. Dünya savaşının başlama sebebi olan Saraybosna suikastı.

1921: İzmit”in Yunan işgalinden kurtuluşu .

Haziran ayında tarihte olup bitmiş önemli kişilikleri ve olaylsrı kronolojik sıraya göre okurların önüne koymak bir görevdir sanırım. Sosyal medyada bir kaç kişiyle bu nilgileri paylaştım. Tepki verenler var. Benimle ne ilgisi var derecesine çıkışlar yapıyorlar. Burada hayatın insanlara verdiği yorgunluk var, bir de yeni şeyler öğrenmeye beynimiz kapalıdır sanki. Öte yandan okuma alışkanlığımız maalesef yok. Büyük hevesle ve uğraş neticesinde kaleme aldığımız bir yazıyı tam akıllı bir şekilde beş-on kişi bile okumuyor. Okuyucu azalınca yazanlar da haliyle azalıyor. O zaman da cehalet her tarafa yayılıyor.

Bazen toplumların vakit geçirdiği cami avluları, çay bahçeleri, parklar, pazarlar gibi yerlere gidiyorum. İnsanların sohbetlerine kulak kabartıyorım. Dini, siyasi, ekonomik alanlarda görüşlerini birbirlerine anlatıyorlar. Çoğu kere şaşırıyorum. Neye şaşırdığımı söyleyeyim mi? Cehaletin boyutuna şaşırıyorum. Bu derece büyük cehaletle millet olarak nasıl ayakta durduğumuza şaşacak noktaya geliyorum.

Evet burada şu noktayı da vurgulamak isterim. Bir toplumu en fazla etkileyen faktöt ekonomidir. Ekonomiyi dara düşürdüğünüzde millet ekmek peşine düşecektir. Karnını doyurma mücadelesi içinde olacaktır. Önce can, sonra canan diyecektir. Başkasının dertleriyle uğraşma, ilgilenme vakti kalmayacaktır. Mankurlaşacaktır. Şimdi tam da o zamandayız. Mahalle kahvelerinde, çay ocaklarında, derneklerde, emekli evlerinde, bağda- bahçede millet geçimi konuşuyor. Gazze'de Filistin'de, Doğu Türkistan'da, Yemen'de ve dünyanın bir çok yerinde zulmü uğrayanların derdiyle ilgilenrcek hali ve vakti kalmıyor. Geçim derdi içinde olan bir öğretmenden verim bekleyrmezsiniz. Yarı aç yatan bir öğrenci laboraduvarda yeni bir şey keşfedemez. 10 bin lira maaş alan bir emeklinin ihlâslı namaz kılamaz, zekat ve fitre alacak duruma düşer. Az maaşla beyinleri keşfe zorlayamszsınız. Zira beyin göçü yaşanmakta bu memlekette.

Haziran ayı demiştik ya. Mayıs ayı ılık geçti. Haziran ayı sıcağı getirecek. Denizler ısınacak, memleketimize turist yağacak, turist demek döviz demek. Döviz bollaşacak. MB rezervleri artacak. Haziranın sonuna doğru maaş artışlarına bu bolluk yansıyacak. Ülke bir nefes alacak.

Turistin bollaşmasıyla beraber oteller dolup taşacak, eğlence mekânları bayram yapacak,denizler aylarca beklediği misafirlerini bağrında ağırlayacak, sessiz sahiller şenlenecek, bir çok Anadolu'daki gencimiz Akdeniz ve Ege sahillerinde iş bulacak, talebin artmasıyla fiyatlar uçacak, iç piyasa canlanacak, vergi dairelerinin kasasına para akacak, ödemeler rahat yapılacak, enflasyon düşecek, TL değer kazanacaktır.

Tabi bu anlattıklarım iddia değil temenmidir. Bu döviz sabitliği nedeniyle turistler çok gelmeyecektir. Geleceğini turistin eğlencesine, içkisine, gayri meşru ilişkisine bağlamak ne derece doğru bilmem.

Tekrar ünlü divan şairimiz Nabi'nin ölüm tarihi olan 1712 yılını hatırlatır, peygamberimiz sav ile ilgili yazdığı şiirden mısralar paylaşarak sözlerimi noktalamak isterim.

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu,

Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu,

(Cenab-ı Hakk’ın nazargâhı ve O’nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın makamı ve beldesi olan bu yerde edebe riayetsizlikten sakın)

Felekte mâh-i nev Bâbü’s-selâm’ın sîne-çâkidir,

Bunun kandili Cevzâ matlâ-i nûr-i ziyâdır bu,

(Gökyüzünde hilâl, O’nun selâm kapısının yüreği, yaralı âşığıdır. Semadaki Cevza(ikizler burcu)nın nur ve ışık yanağı O’dur)

Habîb-i kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazilette,

Teveffuk kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâdır bu,

(Burası Sevgili Peygamberimiz’in istirahatgâhıdır. Fazilet açısından ise Cenab-ı Kibriya’nın arşının da üstündedir)

Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâil,

Amâdan açtı muvcûdat çeşmin tûtiyâdır bu,

(Bu mübarek toprağın ziyasından yokluk karanlığı sona erdi. Varlık âlemi, körlük ve yokluktan gözünü onun sürmesiyle açtı)

Mürâât-i edeb şartıyla gir Nabî bu dergâha,

Metâf-i kudsiyândır bûse-gâh-ı enbiyâdır bu.

02.06.2024

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.