Yaşanabilecek çeşitli makroekonomik istikrarsızlıkla mücadele maksatlı oluşturulan bu politikaların uygulanması yine faiz tabanlıdır. Örneğin para politikasını hayata geçirmek maksatlı olarak hazine bonosu-tahvil almak ya da satmak faizle mümkün olmaktadır. 1980’li yıllardan itibaren gelişen sharia compliant (İslam hukukuna uygun) ekonomik model bu alana esneklik getirmiştir. Zira, şu anda inceleme konumuz olmayan, ‘sukuk’ böyle bir araçtır. Zira alternatif sunmadıkça tek başına yasaklamak nihai bir çözüm değildir. Bu alternatifleri mevcut ekonomik yapı içerisinde sınma-geliştirme görevi de doğal olarak Müslümanların, Müslümanlar arasında da bu alanla iştigal edenlerin işi olsa gerek…
Bunun dışında dışa açık bir ekonomik model olan İslam iktisadının herhangi bir makroekonomik soruna yol açmayacağı da ileri sürülemez. O halde bu sorunların nasıl aşılabileceğine dair “içtihatların” ya da ekonomi deyimiyle iktisat teori ve politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Dahası konu büyük oranda insan modeli ile ilgilidir ki; bugün en fazla eksikliğini çektiğimiz şey de budur.