Politik bakış açısı ile meseleler tahlil edilemiyor. Ne taraftan bakıldığı da önemli değil... Sürekli yaşanan şey vehim ve buna dayalı suizan... Dolayısıyla haram. Her iddianın kendi içerisinde mantıksal bir açıklaması vardır. Söz gelimi Kılıçdaroğlunun iddialarına da itibar etmek lazım. Mantıklı çünkü... Hani dedi ya ikimizin önünde de seçim var Netanyahu... Sen bana at ben de sana... İkimiz de kazanalım... Öyle ya bu konuda duyarlı bir kamuoyu var, iki ülkede de... Bu mantıksal açıklama iddianın doğru olduğunu göstermez. FETÖ aslında bu anlamda gayet mantıklı çözümlemeler öneriyordu. Yolsuzluk var dedi mesela... Gerçekten de yolsuzluk olsa bile, iddia başka amaca matuf olduğundan değersizleşiyor. İbadetin Allah rızası gözetilerek yapılması gerekir. Allah rızası gözetilmeden yapılması değerini sıfıra hatta negatife indirir. Bunun gibi birşey...
Benim gözlemime göre günümüz müslümanlarının çok önemli bir sorunu, zanna dayalı hüküm çıkarmaları ve dedikoduya çok açık olmaları... Tek çözüm mercii, siyaset kurumu değil... Eğer harama sürükleniyorsanız bir sorun var demektir. Dedikodu da zan da bu kapsama girer. Ben şahsen politik bir bakışın bu alana çok açık olduğu kanaatindeyim. Bakış açımız, hangi pencereden baktığımız ve görme yetimiz (basiret-feraset) olayı doğru tahlil konusunda sınırlandırmalar getiriyor. Bunun için illa da bir menfaat beklentisinin olması gerekmiyor.
Adam (M. Gezen) ağız dolusu küfürle konuşuyor yıllarca... Aşağılama bir tarafa tehdit dilini de kullanmakta beis görmüyor. Düşüncesi de niyeti de kalibresi de ortada... Milyonlarca mazlumun hakkı ortada iken, Müjdat Gezen ya da M. Akpınarı savunmak neyin nesi... Hazır gündemdeyken biz de bir şeyler karalayalım düşüncesinden hareket edilmişse; tam da eleştirdiğimiz tuzağa düştük demektir.
Ben bir akademisyen olarak ve herhangi bir beklenti içerisinde değilken, üstelik büyük riskler alarak; sorumluluk hissettiğim için yaptığım değerlendirmelerin önemsiz düzeydeki okunulurluk oranını dikkate almazken, bir çoğunu bildiğim derinliksiz sadece dedikodu yapan sözümona yazarlar belki yüz kat okunuyordur. Hakikatin ifadesi marifettir ama iltifatı gerektirmez.
Söyleyecek o kadar çok şey var ki; toplumsal ya da bireysel karşılığı olmaması bunları ifade etmemizi engelliyor. Büyükler bazen kırk yıl beklerlermiş bir sözün muhatapta karşılık bulabilmesi için... Nasıl olsa birgün önümüze gelecek her biri... Başbaşa kalacağız... Duygu ve ön kabullerimizden arınarak tek başımıza kalacağımız güne yatırım yapmak lazım... Selametle kalın...