GÜNDEM TIRI VIRI
TV ekranlarındaki siyasi tartışmalara, TBMM' nın gündemine, gazete sayfalarına, sosyal medya aracılığıyla yayın yapan gazetecilerin gündemine bakıldığında hiç birisinin gerçek manada Türkiye'nin sorunlarıyla ilgilendiği yoktur. Herkes ana yolları bırakmış, tali yolları döşeme peşine düşmüş. İktidarıyla muhalefetiyle durum maalesef böyle.
İstisnalar elbette vardır. Lâkin onların sesi kısılıyor, kamuoyuna duyurulmuyor. Gerçek gündemi yakalayamayan bir millet, asla sorunların üstesinden gelemez. Ülkenin menfaatine uygun işler yapamaz.
Kanser olmuş bir vücudun hastalığıyla mücadele etme yerine makyajıyla uğraşırsanız o vücudun ölmesini hızlandırırsınız.
Şu hale bakar mısınız? Daha seçime 4 yıl var. İmamoğlu-Yavaş-Özel'den hangisi acaba Cumhurbaşkanlığına aday olacak konusu tartışılıyor. Hem de aylardan beri böyle. İktidarın en büyük derdi de ülkede hiç bir sorun yokmuş gibi "Anayasal" değişikliği konusudur.
Suni gündemlerle milleti oyalama taktikleri büyük hızla devam ediyor. Oysa ki milletin derdi;
Buğday fiyatlarına bir yılda enflasyon yüzde yüz yirmi olmasına rağmen, neden yüzde on iki artış yapılmıştır? Bu bağlamda,
Çay fiyatlarına neden enflasyonun çok altında zam verilmiştir? Bunlar tartışılması gerekmez mi?
Yeni vergi paketiyle dar gelirlilerin sırtına bir miktar daha neden yük bindirilmiştir? Konforlu hayat sürenlerin semeresini biz dar gelirliler neden taşımaya devam edelim? Ülkemiz her yıl 40 milyar dolar borç faizi ödemeye neden mahkum edilmiştir? Dar gelirliye gelince "yok-yok-yok', mutlu azınlığa gelince; "var-var-var" politikaları neden yıllardan beri sürdürülüp gitmektedir?
On milyona yakın bağkur-ssk emeklisi on bin lira maaşla geçinmeye neden mahküm edilmiştir? Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yönetimde neden her yurttaş eşit görülmemekte, kuvvetler ayrılığı esasları neden uygulanmamakta, liyakat ve ehliyet esasları dikkate neden alınmamaktadır?
Milletimizin gündeminde İngiliz-Amerikan-Avrupa ve Rusya oligarlarının gelip yerli ve milli bankalarımıza dövizlerini aylık % 5'ten yatırıp bizleri soyup gitmeleri mevzusudur. 1 milyon dolar bir aylığına yatırınca ay bitiminde 1 milyon 50 bin dolar oluyor parası. 50 bin doları çift maaşlı bir öğretmen tasarrufu dibine kadar yaşasa 10 senede biriktirenez. Ya da 40 sene çalışan ve sonunda emekli olan iki memurun emekli ikramiyesi 50 bin dolar etmez.
Diğer bir ifade ile 1 milyon doların bir yıllık vade ile bizim bankalara yatıra bir tefeci yılın sonunda 1 milyon 600 bin dolar alıp gidiyor. Biz bir ayda dolara verdiğimiz faizi Japonya gibi gaur ve ateist bir ülke 10 senede tefecilere vermez. Zira gaur olan söz konusu ülke faiz ayetini müslümanca uyguluyor.
Bizim milletimizin derdi eminim 4 yıl sonra, kim cumhubaşkanı olacak acaba? konusunu şimdilik gündemine almamaktadır. Tarımın ve hayvancılığın benim memleketimde neden bitme noktasına getirildiğinin derdindedir. Emeklimin derdi, kirayı nasıl ödeyeceğim, ay sonunu nasıl getireceğim...derdindedir.
Milletin derdi, çocuğunu hangi üniversitede okutacağı, nasıl okutacağı, diploma sonrası diplomasına uygun nasıl iş bulacağı, idare edecek kadar maaş alıp alamayacağı ile ilgilidir. Bizim ulusal kanallarda proğram yapan gazetecilerin gündeminde ise havanda su dövmektir. Zira onların her birinin dağlarında bile domuzları eksik değildir. Ekonomileri olgun, maaşları dolgundur. Yazılarının çoğu boştur, lâkin okuru çoktur, bizim hayal edemeyeceğimiz kadar zengindir, ancak akılları o kadar da değildir engin.
Bizim milletimizin derdi, haceti ihtiyaçları en asgari düzeyde yerine nasıl yerine getirebilirim gayreti içerisinde olmak varken, kasalarını ve keselerini dolduranlar bayramlarda ve seyranlarda hangi adalarda, hangi lüks otellerde tatil yapabiliriz derdindeler.
Bizim vatandaşımızın derdi, bin bir zahmetle ve gayretle ürettiği mahsülünden acaba bu sene ekmek yiyebilecek miyim? derdi içerisinde iken, bizim medya kuruluşlarının sözcüleri, 2028'de yapılacak olan cumhurbaşkanlık seçimlerinde; Erdoğan tekrar aday olabilecek mi? CHP, İmamoğlu, Yavaş ve Özgür üçlüsünden acaba hangisini aday gösterecektir derdindeler. Bu konuları pişirip pişirip önümüze koyuyorlar. Farkında mısınız? Her vesile ile vatan-millet-sakarya edebiyatı yaparak TV ekranlarını parsel parsel satın almışlar sanki. Devlet ve özel TV kanallarındaki proğram yapımcı ve konuşmacılar, aynı kişilerden oluşuyor. Siyasetçilerden daha çok görüyoruz onları ekranlarda. Ben şahsen aynı zevatları görmek istemiyorum. Onların gerçek derdi milletin derdi değildir. Bu arada bütün baskılara rağmen milletin derdiyle dertlenebilen ve her vesile ile dile getiren cesur ve bilgili gazeteci-akademisyen ve yazarlarımız da vardır. Onları ilgi ile izliyor ve onların araştırmalarından yararlanıyoruz.
Millet olarak sorunlarımız elbette olacaktır. Geçmişte yaptığımız büyük hataların faturasını elbette ödemeliyiz. Bir ve bütün olursak millet olarak Allah Teâlâ'nın izniyle aşamayacağımız bir engel olmaz. İstiklâl Marşımızın mısralarında dökülen şu mısralar şiarımız olursa;
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Aşamayacağımız engel yoktur.
Yalnız şeffaf bir şekilde problemler ortaya konulmalı, 85 milyon vatandaşımızın her biri üzerine düşen görevi yapmalı, çok kısa zamanda dağlar gibi sorunları aşacağımıza herkes inanmalı, herkes gücü nispetinde taşın altına elini koymalıdır. O zaman bir bir sorunların aşıldığı görülecektir. O birlik ve beraberliği, o vatan ve millet sevgisi ruhunu bir an önce yakalamak duasıyla sözlerimi noktalıyorum.
26.06.2024