GERÇEK DOSTLUK BUNA DERLER
Bilgi Gazetesi'nin köşesine, yayımladığım kitapları ve şahsımı taşıyan ve tanıtan Selim Hocama nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Hem yazma esnasında bana çok destek verdi, hem de eserler ortaya çıktıktan sonra desteğini esirgememektedir. Gerçek dostluğun tanımı bu olsa gerektir.
Ayrıca benim şahsi özelliklerimi çok güzel tahlil etmişler. Doğrusu kendimi o derece tanımamıştım ve tanıtamazdım. Çok teşekkür ederim, Allah Teâlâ razı olsun, Selim Hocam.
Bu teşekkür yazısından sonra şahsım ve kitaplarım hakkında Selim Hocam'ın 08.08. 2024 tarihli yazısını buraya aynen alıyorum. Bu yazı aynı zamanda Allah Teâlâ'nın izniyle 4. Kitabımın başına koyacağım. Ayrıca hocamın değerlendirmeleri hakkında bir yazı yazacağımı da buradan belirtmek isterim. İşte eğitimci, şair, yazar, edebiyatçı Selim EROĞLU Hocam'ım yazısı.
GÖZ ARDI EDİLMİŞ GERÇEKLER 1-2-3
Değerli meslektaşım, öğretmen, eğitimci, şimdilerin çiçeği burnunda kalem erbabı Mustafa Cemal Tomar, tam üç ciltlik adı geçen eserini yayımladı.
Bir nevi muradına erdi. Dile kolay, üç cildin toplam sayfa sayısı 724. Kitaplar ismi ve soy ismiyle müsemma; hem cemal hem tomar tomar.
Değerli yazarımız Tomar'ın yazılarını kitap haline gelmeden önce tamamını okumuştum. Tamamı hakkında olmasa bile çoğu hakkında kendimce yorumlarım olmuştu. Zaman zaman kendisiyle bir araya gelir, yazılar, yazarlık ve yazma hususlarında fikir teatilerimiz olurdu. İlk önceleri kendi kendine yazıyordu, sonraları biraz da benim teşvikimle gün yüzüne çıktı, yorumlara açık hale geldi. Yazılarını kitap haline getirmesini söyledim. İlk başlarda biraz tereddütle baktı hadiseye, sonradan aklına yattı. İlerisini gerisini hesap etmeden yazılarını 'Göz Ardı Edilmiş Gerçekler 1-2-3' adıyla üç cilt olarak yayınlamaya muvaffak oldu. Her zamanki gibi hesabi değil hasbi davrandı. Her zamanki gibi hesabi davrananların evdeki hesapları çarşıya uymadı, haliyle yolda kaldılar.
Tomar, vefalı davranarak, “Bu denemeleri yazıp kitap haline getirmeme vesile olan, hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, edebiyatçı, eğitimci, şair ve yılların yazarı olan Selim Hocam'a teşekkür eder, saygılarımı sunarım” ifadeleriyle imzalayıp şahsıma hediye etti. Çok memnun ve mutlu oldum. Güzel ifadelerinden dolayı ben de kendisine teşekkür ediyorum.
Tomar'ı tanıyalı uzun yıllar oldu. İlk tanıdığımda bizim köyde öğretmendi. Sonradan ilçe merkezinde görev yaptı. Şimdilerde il merkezinde aktif olarak görevini icra ediyor. Aslen suyu sert, insanı mert olan Tonya'dandır. Eş durumundan Termeli olmuştur. Bu yönüyle Termeli yazarlar arasında sayılsa sezadır. İmam-Hatip mezunu olup, belli bir süre imamlık yapmış ve buradan öğretmenliğe geçmiştir. Dini bilgisi, ortalama bir insandan kat kat fazladır.
Kendisi insan sarrafıdır. Bunu çok yönlü kişiliğine borçlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü memuriyetinin yanı sıra uzun süre ticaretle de iştigal etmiştir. Ticaret ona, insanları tanıma özelliğini kazandırmıştır. Kendi ifadesiyle her türlü insanı tanımıştır. Bir insanı tanımak istiyorsan onunla ya ticaret yapacaksın ya yolculuk yapacaksın. Tomar'la ticaret de yolculuk da yaptım. Bu yüzden birbirimizi iyi tanıdığımızı söyleyebilirim. Şahsım hakkındaki değerlendirmeleri sağlam verilere dayanır ve muteberdir.
Tomar'ın yazılarında ele aldığı göz ardı edilen gerçekler, eğitim, siyaset, ekonomi, aile hayatı, insan ilişkileri, dini ve milli meseleler, şeklinde sıralayabilirim. Zaten kendisini tanıdığımdan beri fikirlerini her ortamda, gözünü budaktan esirgemeden ifade ederdi.
Cesur ve açık sözlü birisidir. Bir mecliste konuşulanları, konuşanları uzun süre dinler, sonradan söz alarak bambaşka gerçekleri dile getirir. Bunu yaparken “kim ne der acaba” diye bir hesabın içine girmez. Eleştirel yönü ağır basar. Gelenin keyfi olacak diye katılmadığı fikirleri asla onaylamaz. Neyse o olmayı tercih eder. Başta, hasbi değişim ondan.
Ta ezelde konuşarak ifade ettiği ali fikirlerini yazıya dökmesini, daha geniş kitlelere ulaştırmasını tavsiye etmiştim kendisine. Yazı yazmanın birinci şartı cesur olmaktır. Cesareti olmayanın eline kalem yakışmaz, kalem o elde eğreti durur. Toprağından gelen cesaretini kaleme dökmüş oldu.
Denemelerinin tamamını okuduğumu söylemiştim. O nasıl konuşuyorsa öyle yazıyor. Ne konuşuyorsa onu yazıyor. Nasıl yaşıyorsa o şekilde yazıyor. Yazılarının da kendisi gibi içi dışı bir.
İlk yazılarında zaman zaman noktalama ve imla hataları, anlatım bozuklukları, konu bütünlüğünden kopmalar oluyordu. Bu eksiklikleri gidermenin yolu bilgi sahibi olmak değildir; sürekli yazmaya devam etmektir. O da öyle yaptı. Cesaretle yazmaya devam etti. Edebi bir üslup sahibi olmaya doğru evrildi. Taşı delen yağmurun sertliği değil, damlaların sürekliliğidir.
Denemelerinin bazılarının başlıklarını burada zikretmem, bir kanaat sahibi olmak hususunda faydalı olacaktır. “İslam'ın Öncelikleri Nelerdir”, “Ekonomi Üzerine Bir Tahlil”, “Fikir ve Zikir”, “Helal mi Haram mı”, “Enflasyon ve Deflasyon”, “Yazarlık Sanattır”, “Olayları Çarpıtmada Bir Numarayız” ve daha niceleri.
Gerçekler daha fazla göz ardı edilmesin. Göz önüne serilsin. İşte Tomar tam da bunu yapıyor. Göz ardı edilen gerçekleri göz önüne seriyor. Gerçeğin bir özelliği vardır, er ya da geç ortaya çıkar.
Göz ardı edilen gerçekleri göz önüne serdiği için eğitimci- yazar arkadaşım Tomar'ı bir kez daha tebrik ediyorum. Başarılarının devamını temenni ediyorum.
08.08.2024
Selim EROĞLU