FİİLİ DUA, SONRA KAVLİ DUA
İsrail ve evanesi güçten anlar. Sadece lanet okumak ve slogan atarak kınamak boşuna bir uğraştır. Meydanlara çıkan yetkililer kükrüyor. Bu durumMilleti kandırmaktan ibarettir. Sonuç önemlidir. Fiili duadan sonra kavli duaya geçilmelidir diye düşünüyorum. Ve böyle inanıyorum. Tarlayı ekmeden ürün ver Ya! Rabbim diye dua edilir mi? Gereğini yaptıktan sonra ürünümüzün bereketi için dua etmeliyiz.
Ne yazık ki Filistinli kardeşlerimiz için müslüman kabul ettiğimiz ülkelerin hiç birisinde fiili bir hareket yok. Asıl kınanması gereken bu ülkelerin cümlesidir. Müslümanlar olarak görevimizi yapsak bunların hiç birisi olmaz. İnançlı bir müslümana, on gayri müslim bile denk gelemezken hal nöyle olmuştur. Demek oluyor ki o lanetlediklerimiz bizden on kattan fazla çalışıyorlar ve galip oluyorlar.
Ne olursa olsun suçu önce kendimizde aramalıyız. Biz ise her daim başkalarında suçu ararız ve kendimize göre bir suçlu buluruz. Dünyada ve evrende bir denge düzeni vardır. Dengeyi bozmaya çalıştığında her şey allak bullak olur, cezası ağır sonuçlar doğurur. Depremler, sel felaketleri ...gibi doğal afetler meydana geliyor. Büyük kıyımlar ve yıkımlar oluyor.
Sosyal olaylar da aynen böyledir. " Müslüman, yönetilen değil, yöneten olmalıdır" anlayışını ve inancını maalesef kaybettik. Müslüman olmayan ülkelerin yönetiminin etkisinde kalmışız, dünyada sözümüzün itibarı kalmamış, borç batağına saplanmışız, bilim ve teknolojide Avrupa ortalamasının çok altında kalmışız, borçlanarak araba ev almışız ve bundan da iftihar duymuşuz, üreterek değil de borçlanarak bolluk içinde yaşamayı tercih etmişiz. Bunu söylerken sadece bizim ülkeyi değil tüm müslüman ülkeleri kastediyorum
Ondan sonra da maddi gücü elinde bulunduranlar, bizi ya da kardeşlerimizi haksız yere katlediyorlar, bizler de din kardeşlerimizin imdadına yetişmek yerine sadece kınamakla kalıyoruz, çaresiz bir şekilde kalbimizle buğzediyoruz. Bu da imanın en zayıf noktasıdır Peygamberimiz sav.'in ifadesiyle.
" Düşmanlarınızın silahıyla silahlanın" Hadis-i şerifin gereğini yapmamışız. Düşmanlarımızın yaptığı bir füzenin aynısını yapmak çözüm değildir. Sen bir tane yaparsan o on tane yapar, sen on tane yaparsan o yüz tane yapar. Önemli olan dğşmanın yaptığı ve bize doğru fırlattığı füzeyi havada yakalayıp, sonra da istikametini düşmana doğru yönlendirecek teknolojiyi yakalamaktır. Başka türlü bu şeytanın ordularıyla başetmemiz mümkün değildir.
Yıllardan beri bunun böyle olduğu bilinmektedir, bilmek yetmez, bildiğin doğruları uygulamakla sorun çözülür. Bütün dünyadaki müslümanlar: "innemel mu'minune ihvetun" ruhunu bedenlerine giydirmelidir. İslâm Birliği genişletilerek dünyada yerini almalıdır. Ecnebilerin BM'i var. Kendi yandaşlarını bu birliktelikle koruyorlar. Öbür tarafta yani bizde İslâm Birliği kurularak denge oluşturulmalıdır. Aksi takdirde denizde giden gemi dengesizlik yüzünden günümüzde olduğu gibi batmaya mahkümdür.
Son 22 yılda savaşlarda ve terör olaylarında 20 milyona yakın insan ölmüş, milyonlarca kişi yaralanmıştır. Bu ölen ve yaralananların % 99'u müslümanlardır. Bu acı tablo bize bir şey hatırlatmıyor mu?
Silkelenmenin ve özümüze dönmenin zamanı çoktan geçmiştir. Zararın neresinden dönersek kârdır diyorum. Selâm ve Duâ ile...
18.10.2023
Başöğretmen
M.Cemal TOMAR