FELSEFİ BİR SORU ve CEVAPLAR

Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK

FELSEFİ BİR SORU ve CEVAPLAR Prof. Dr. Salih Şimşek

Bazı insanlar vardır, konuşacak ‘uygun’ insanlar bulamayınca, kendi kendileriyle de konuşurlar. İşte onlardan birinin konuşması… Önce bir soru soruyor. Diyor ki: Şimdi bir felsefi soru sorayım da, sorayım da cevap verin bana: İlmik ilmik örülen acı dolu bir hayatın sancısı, ne zaman sarar insanın bedenini? Sonra da sorusuna verilebilecek muhtemel cevapları sıralıyor:

- Dünyasını değiştirdiğinde yani öldüğü zaman… Ümidini kestiğinde de olabilir.

- Hep acır, acının zamanı yoktur. Sonradan görüp azdığı zaman da olabilir.

- Beli bir yaşa geldiğinde yani kocayınca veya yalnızlığa mahkûm olduğunda…

- Acılar insana bir şeyler katmıyorsa hep acıtır.

- Sıkıntıların bitip artık ‘rahata erdiğini’ düşündüğü zaman mı, ya da ‘pes ettiği zaman’ mı, pek emin değilim.

- Uğruna onca fedakârlık yaptığı sevdiklerinin yaptığı ilk yanlışta işte o an onun kıyametidir. - Sadece kendi için yaşayan bir insan, onca acıya maruz kalmaz, ihtimal dışıdır.

- Bir hayatın içinde acı, üzüntü, mücadele ve başarısızlık yoksa o hayat mantar bir hayattır. - Bizi biz yapan ve hayatta tutan, çürümemizi engelleyen, en büyük güdü ilmek ilmek ördüğümüz acılarımızdır.

- Aslında her şeyin ‘bomboş’ olduğu gerçeğini idrak ettiği zaman… İstisnalar kaideyi bozmaz ama bu durum genellikle insanın son nefesinde gerçekleşiyor.

- Çok kazık bir soru… Bizi bütünlemeye mi bırakacaksınız Hocam? İşin içinden çıkamadım.

- Her insanın ‘imtihanı’ kişilik ve karakterine göre değişir ve her insana taşıyabileceği kadar yük yüklenir. Bu sorduğunuz, o şeyin zamanı yoktur. Biz zaten bu dünyaya imtihan olmaya gelmedik mi?

- Bunu anlatmaya ömür yetmez. Ümidini kestiği an bitmiştir

- Ümitsiz olma! Ümitsizliği fırsat olarak bekliyor. Allah'tan umudunu kestiğin an üzerine çullanır. Yani derim ki, İş bittiği zaman… O insanda sancı mancı kalmamıştır.

- Örülmeye başlandığında sarar. Zamanla dayanılmaz da olabilir ve hissizlik de oluşturabilir. Artık şansa… Ne çıkarsa torbadan…

- Ne desem ki? Anne karnında 120 günlük iken desem… Ya da gün batımını bekle hocam karanlıkla birlikte…

- Her attığı ilmik ile aynı zamanda sarıyordur bedeni, şayet fark edebilirsen…

- Hayatta mücadele azmini yitirip umudunu kaybettiğiniz an, engellere ve çıkmazlara yenildiğiniz an, tüm benliğinizde hissedersiniz. Hele de vefalı diye bildiğiniz eş dost ve arkadaş çevreleri sırtlarını döndüğü zaman, işte o zaman son darbeyi aldınız demektir.

- Acıdan kurtulma ümidini kaybettiği an, denebilir. Ya da umutsuzluğa düştüğünde…

- Uğrunda acı çektiği âdemler tarafından negatif imalar ve küçümsemeler ile hafife almalar, bir de ihanetler zuhur ettiği gün… Ölümün özlendiği lisandan ört ki öleyim dizesi döküldüğün de…

- Evladını kaybedince… Yaşlanıp da huzurevi ne bırakıldığında… Dünya hayatının yalan olduğunu anladığında… Çorabını giyemediği gün… Uğruna çekilen acıların, ‘değmez olduğunu’ idrak edince... Ve daha neler neler…

- Beşerden insan olma erdemine kavuştuğumuz gündür ne yazık ki... Ama bunun oranını soracak olursanız eğer, onu da ben size sorayım... Hani bir sanatçı diyor ya… “Her günüm elem keder... Her günüm dünden beter..." Ama bence siz bu soruyu Küçük Emrah’a sorun... Çünkü o acıların çocuğu... Her filmde başına gelmeyen kalmıyor...

- İnsan olduğumuzun farkına varıp, başkalarının da acılarını kendi acımız gibi, hissettiğinizde… Bazıları için de emekliliği bekleyip de emekli olamadığı zaman o sancı başlar. Bir de, dost bildiklerinin aslında dost olmadığını öğrendiğinde…

- Akli başına gelip vefasızlığı fark ettiği zaman, insanoğlu nankördür, menfaatsiz iş yapmaz Allah rızası dua bile geleceğe yatırım amaçlı… Cennet ümidi ile iyilik…

- Kimsenin seni artık ka’le almadığı zaman... Sözünün dinlenmediği zaman… Büyüklere karşı saygının bittiği an… Duam odur ki, Rabb’im hayırlı ve sağlıklı uzun ömürler versin. Sancısız bir şekilde…

- Yarın yanında kimse olmadığında… Onca çabaya karşılık, özellikle evlatlar tarafından arayıp sorulmadığında… Mesela 100 yaşında babam yanımda… 20 km mesafede kardeşim var ve ‘isleri yoğunluğundan’ gelemiyor. Babam üzülmesin de kim üzülsün? ‘Sorunda sadece yorgunluk var’ der. Kime ben ne diyelim? Dünya'nın suçu yok bunda, suç insanlarda…

- Belli yaşa ulaşıp, yaşlanıp, elden ayaktan düşüp gücünü kaybettiğin, yalnız kaldığın, sevdiklerinin seni terk etti zaman. Ziyaretçilerin gelip de “çok Geçmiş olsun. Allah, acil şifalar versin” dediğinde…

Hâsılı kelam, acı dolu bir hayatın bedeni sardığı sancı kanserdir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.