Mücadele etmek gerekir. İş yapmak isteyenlerin uzak durması pasif de olsa mücadeledir mesela... Ancak mücadele aktif eylemi de gerektirir. Pasif eylem, çoğumuzun yaptığı gibi, faiz faizli bir işe bulaşmamak, ondan uzak durmaktır. Ancak kötülükten sakınma bir görevken, iyiliği emretme, iyilikten yana olma da diğer bir görevdir. Yani bilindik deyimle firavuna karşı çıkmak yetmez, (Hz). Musa’dan da yana olmak gerekir. Zira islam pasif değil aktif bir dindir. Ekonomik faaliyetler de buna işaret eder. Ayrıca İslam, sadece bireysel değil, toplumsaldır aynı zamanda… ‘Hak’ halk içerisinde (halvet der encümen) yaşanır. Geçmiş ümmetlerin helak sebebidir; kötülüğe karşı durmamak ya da iyiden yana olmamak… Taraf olmak gerekir bir başka deyişle; Allah’ın hükmünün tarafı… Böyle olduğunu da herkes bilmeli öyle değil mi…
Bugün faiz sebep midir sonuç mudur diye tartışılıp duruyor. Ya da ekonomik hareketliliğin sebebi yüksek faiz mi düşük ya da düşürülen faiz mi diye konuşulup duruyor. Sanki düşük faiz olunca sorunlar çözülecekmiş gibi… Bugünden yarına olmaz elbette, ama neyin faiz olup olmadığı, ya da faizle ilgili Efendimizin veda hutbesinde irad ettiği üzere ‘ayaklarımın altında’ iradesi olmadıkça, her çözüm geçici olacaktır. Ama neyse ki; bu konuda irade olduğuna dair küçük ipuçları duymak da güzel…
Bir başka açıdan da bakılırsa durum bireyseldir. Çünkü eğer devleti-sistemi şekillendirme gücünüz yoksa bile kişisel olarak (bilerek) ‘bulaşmayarak’ ya da dilinin döndüğü kadar anlatarak da mücadele edilebilir. Zira ‘cirim’ olarak küçük olsa bile inancı zirvede olmalı müslümanın… Hz. İbrahim’in ateşine su taşıyan güvercin misali… Çünkü bir yandan yapılan mücadele, bir yandan da ‘niyetiniz’ ‘hak'tır. Eğer bu irade ve niyet yoksa da faize mahkumiyet devam eder. Zira, görünüşteki ‘küçüklük’ Allah’ın nizamı değil, kul olduğunu iddia edenlerin zaafiyetidir.