Devletler faizin negatif sonuçlara yol açacağını bildiklerinden Merkez Bankaları vasıtasıyla faiz oranlarını kontrol altında tutmaktadırlar. Böyle olunca ekonomilere zararı minimize edilmekte ya da zamana yayılmaktadır.
Devletlerin Merkez Bankaları vasıtasıyla takip ettikleri ve zararlarını azalttıkları faiz, bir süre sonra irili-ufaklı, iç kriz-dış kriz şeklinde topluma yansımaktadır. Zira çoğu zararlı olan şeyin azı da zararlıdır ve İslam’daki yasak ya da emirler insanların sadece ahiret saadeti için değil dünya saadeti için de gereklidir.
Faizin sosyal-siyasi sonuçları da vardır. Zira faizin zahmetsiz getirisi güçlü bir sermayedar kesim doğurmakta, bu şekilde fiili bir toplumsal tabakalaşma meydana gelmektedir.
Bu sermaye kesimleri kimi zamanlar hükümetleri tehdit edecek güce bile erişmekte, bu güce karşı zafiyet gösteren hükümetler ise siyasi krizlere neden olmaktadır. Kimi zaman hükümetler bu yapılar tarafından açık açık tehdit dahi edilebilmektedir.
Türkiye’de geçmişte TÜSİAD’ın gazete ilanlarıyla hükümetlere aba altından sopa göstermesi, yine böyle zamanlarda hükümetlerin basın patronlarınca tehdit edilmesi, seçimlerde karşılıklı çıkar işbirliği nedeniyle yolsuzlukların ayyuka çıkması ve seçimlerin manipüle edilmesi, bu çevrelerin seçim sonrasında hükümetlerin kurulmasında ya da yıkılmasındaki rolleri Türkiye'de yaşanmış örneklerdir.