EZBERİN EĞİTİM-ÖĞRETİMDEKİ YERİ
Yıllardan beri "ezber eğitimi" konusu tartışılagelmiştir, halâ da tartışılıyor. Nihayetinde bir sonuca varılamamıştır.
Önce "ezberlemek' nedir? Sorusuna cevap aramalıyız. Kavramların tanımlamalarını doğru yapmadığımızda altını doğru dolduramayız.Ezber yapmak bazı konularda avantajlı olurken bazı konularda dezavantajlıdır.
Ezber, bir metni ya da şiiri, güzel bir sözü noktasına virgülüne dokunmadan olduğu gibi hafızamızın ön belleğine almaktır. İstenildiğinde oradaki bilgileri kelimesi kelimesine aktarabilmektir.
Ezberlemenin olumlu- olumsuz yanlarının olduğunu yukarıda işaret etmiştim. Bu cümleyi biraz açalım.
Ezberlediğin konular kısa vadeli hafıza üzerinde etkili olabilir. Yani bilgilerin bir süreliğine hafızanda kalmasını sağlar. Bunun yanı sıra sınavlara çalışırken bilgileri hızlı bir şekilde hatırlamana yardımcı olur. Ayrıca matematik veya mantık gerektiren bir konuda temel bilgileri hatırlamak için ezber yapman gerekebilir. Ezber yapmak ayrıca zeka geliştiren bir durumdur. Ezberleme beyninizi zorlar ve genişletir. Bilgileri hatırladığınızda beyninizi başka şeyler yapmak için serbest bırakırsınız. Ezberleme beyin için bir egzersiz görevi görür. Onu hızlı, çevik ve odaklanmış olması için eğitir. Beyin en iyi şekilde çalışması için egzersiz gerektiren bir kas gibidir. Ezberleme zihinsel bir egzersiz olmanın yanı sıra hoş olmayan görevlerle uğraşırken zihne odaklanmayı da öğretir. Satranç beynimizin jimnastik salonudur. Ezber de bir yönüyle öyledir. Bir şiiri önce ezberlerken zorlanırız. Diğer şiiri ezberlerken rahatlarız daha kolay ezberleriz.
Ezberin dezavantajları da vardır. Ezberleme genellikle bilginin yüzeyde kalmasına neden olabilir. Derinlemesine anlayış ve bağlam eksikliğine sebep olabilir. Ezber yapmak yaratıcılık ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeni sınırlayabilir.
Yani ezber yapmak tek başına yeterli bir yöntem değildir. Derinlemesine anlama, bağlam oluşturma, pratik yapma ve öğrenilen bilgileri farklı bağlamlarda kullanma gibi öğrenme yöntemleriyle birleştirilmesi daha etkili bir öğrenme sürecine katkıda bulunabilir. Her bireyin öğrenme tarzı farklıdır. Bu nedenle kişisel öğrenme tercihlerinizi ve ihtiyaçlarınızı anlamak önemlidir.
. Bir kaç misal vererek konuyu irdelemeye çalışayım. Ben, İmam-Hatip mezunu olmam dolayısıyla çok küçük yaştan itibaren "ezber' kelimesi ve muhtevasıyla muhatap oldum. ilkokuldaki öğretmenimiz Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni ezberlememizi istemişti. Bir kısmını ezberlemiştim. Orada geçen kelimelerin anlamlarını hiç bilmiyordum. Sonradan Arapça okumaya başlayınca o kelimeleri hatırladım ve hitabenin anlamını öğrendim. Oradaki ezberleme işlemi metni anlamamı kolaylaştırdı. Benim buradaki örnekliğimin benzeri çoğunuzda vardır biliyorum. Kutsal kitapların metinleri, Kur'an'ı Kerim'n ayetleri, şiirler, formüller, bazı özel metinler, şifreler, telefon numaraları, nüfus cüzdan bilgileri gibi bilgiler olduğu gibi ezberlenmelidir. Bir harf eksik ya da fazla olursa kabul değildir. Özellikle Kur'an'ı Kerim Yüce Rabbimizin kelâmıdır. Milyonlarca hafızımız ezberlemiş, takılmadan Fatiha' dan Nas Suresi'ne kadar okuyabilmektedir.
Eğer olduğu gibi ezberlenmezse anlam bozulur ya da değişir. O bakımdan hiç bir tercüme aslı gibi değildir.
Burada bir oranlama yaparak konuyu biraz daha irdeleyelim. Bir bilgiyi 100 kabul edersek, o bilginin muhtevasına varmadan ezberlemek demek o bilginin % 10'una vakıf olmuşsun denilebilir. Bazı ezberlerde bu oran daha da düşüktür. Binde birlere kadar da düşebilir. Hiç fizik okumayan 100 öğrenciye 100 tane fizik formulü ezberletseniz, sonra da o formüllerden birini kullanıp çözebileceği bir soru sorsanız bu soruyu çözme oranı ne olabilir sizce? Hiç bir öğrenci çözemez. Çözen çıkar derseniz o öğrencinin daha önceden edindiği bilgiler olduğundan olabilir derim.
Kur'an'ı Kerim'i ezberleyen bir hafızımızın eğitim- öğretim açısından kazanımları çoktur. Hafızlığı nedeniyle arapça, fıkıh, hadis, edebiyat tefsir, felsefe, sosyolojisi, astronomi gibi dersler okuyup Rabbimizin ayetleriyle işişkilendiirirse mükemmel bir manzara ortaya çıkar. Böylelikle ilim-bilim insanı olunur. Ezberle bilimin muhtevalarını birleştirip daha sonra bir bir analiz etmek her yönüyle takdire şayandır. İlimde ve bilimde hedeflenen budur zaten.
. Lakin sadece metinler ezberlenip orada bırakılırsa pratik hayatta o ezberin fazla kıymeti harbiyesi yoktur. Gençlik yıllarımda bir "hacı" ziyaretinde bulundum. Bir grup mürid bir odaya çekilmiş mevlüt okuyorlardı. Müsaade istedim ve meclislerine girdim. Sorgulayıcı bir lisanla " Bu okuduğunuz manzum şiirin anlamını biliyor musunuz?" diye sorduğumda cevap veren olmadı. Geçenlerde bir hafız arkadaşla hasbihal ederken şöyle dedi:
- Ben Kur'an'ı Kerim'i nerde ise yüzünden okumayı unuttum. Hep ezberden altı günde bir hatim yapıyorum dedi. Bunun üzerine kendisine;
- Arapça okudun mu? İçkiyi yasaklayan ayetleri oku desem okuyabilir misin? Ya da laiklik islâmla bağdaşmaz desem konu ile ilgili ayetleri hatırlayıp okuyabilir misin? dedim. "Okuyamam" dedi.
Somali'de her on kişiden biri hafızdır. Lâkin müslüman ülkeler içerisinde en çok sömürülen ülkelerden birisidir Somali. Eğer okudukları Kur'an'ı hayatlarına tatbik etseler asla sömürülen ülke olmazlar.
Yıllarca bize "Kur'an'ı ezberle, harflerin mahreçleriyle uğraş, makamlar kursuna git, güzel Kur'an okuma yarışmaları düzenle" dediler. Bizim dini eğitimimizi bunlarla sınırlandırdılar. Böylece Kur'an'ı anlayıp hayata uyarlamamızı engellediler. Sonuç ne oldu derseniz, Allah Teâlâ'nın nizamını rafa kaldırmamızı kendi düzenlerini ise hayata geçirmemizi sağladılar. Böylece şeytan saltanatını bizim ellerimizle hayata geçirmiş oldu.
Ezberi eğitimle beraber araştıran, sorgulayan, dünya gerçeklerini fark eden, şeytanın tuzaklarını deviren, Hak'tan başka hiç bir güç karşısında boyun eğmeyen bir nesil yetiştirmek arzumuz ve duamuzdır. Selâm ve dua ile...
18.06.2024