Geçmişte insanlar çok genç evleniyorlardı. 14--15 de yaşında evlenen kadın ve erkekleri biliyorum.
Artık erken evlilikten geç evliliğe hatta çok geç evliliğe hatta hatta hiç evlenmeyen gençlere doğru gidiyoruz.
Evlenmeler artık hemen hemen 30 yaşını bulmaya başladı.
Evlenmek kelimesi de nereden çıktı?
Bu işin gerçekte ismi İZDİVAÇ olmalıydı.
İzdivaç eyleyen iki genç birlikte eve kavuştukları için izdivaç kelimesi EVLENMEK ile yer değiştirmiş.
Artık bahçeli evler, hemen hemen kalmadığı ve izdivaç eyleyenler de katlarda oturduğu için ismi KATLANMAK olarak değişirse hiç şaşırmayın.
Sayın Cüneyt Emiroğlu nun Türkçe'ye suikast isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Mesela sima'ya da yüz diyoruz, bir rakama da yüz diyoruz. Babanın kız kardeşine de hala diyoruz, bir zaman mefhumu olan kelimeye de hala diyoruz.
Kışın yağan kar'a da kar diyoruz, ticari kazança da kar diyoruz.
Bir organ'a da el diyoruz, yabancı anlamına gelen kelimedeye de el diyoruz. Tane anlamına gelen kelimeyede adet diyoruz, gelenek görenek anlamına gelen kelimeyede adet diyoruz. Reddetmeye de hayır diyoruz, hayır var yani hayırlı manasına gelen kelimeye de hayır diyoruz.
Bunlara sesteş kelimeler deniyormuş. Çoğaltmak mümkündür. Dünya'nın en zengin dilini kullanan milletten elli altmış kelime ile konuşan ahraz, işaretle anlaşan dilsiz bir millete dönüştürdüler. Yazıklar olsun.
16 veya 17 yaşında bir kimse dini nikah ile kızını izdivaç eyleyip Allah’ın emri ile nikahlasa sapık oluyorda,
Nikahsız olarak 16 veya 17 yaşında birisi ile gayri islami bir yaşantı sürse artık ona 'birlikte yaşam" adı aldında modernite deniyor. Yada "evlenmek" ten "eğlenme" ye giden yol deniyor. Başımıza çok zaman ne geldiyse kelime oyunlaruyla geldi. Mesela "çağdaş" mesela "aydın" yada çağdışı veya yobaz. Aradaki farkı görüyormusunuz?
Artık izdivaç eylemek yani evlenmek servet dökmek anlamına gelmeye başladı. Altınlar, inciler, düğün salonu, müzik gurubu, balayı. Vay anam vay.....
Hele işin birde elektrik ceryan kısmı var ki, bir hafta sonra ceryan kesintisi olursa yandım anam keten helva...
Filim tekrar başa sarıyor.
Bir genç babasına sorar;
''Baba evlenmek kaça mal olur?''
Baba cevap verir: ''Valla bilmiyorum oğlum, ben hâlâ ödüyorum.''
Evliliğin ilk yılında adam konuşur kadın dinler, ikinci yılında kadın konuşur adam dinler, üçüncü yılında her ikisi de konuşur, komşular dinler.
Kadın kocasına sormuş, aşkım benimle evlenmeni sana kim tavsiye etti???
Adam: Benim düşmanlarım çoktu!!
Adam kaybolmuştu. Uzun aramadan sonra polis hanımına; Hanımefendi kötü sona kendinizi hazırlayın.
Kadın polise: Aman Allah’ım yoksa buldunuz mu?
Delikanlı sorar: Evlilik güzel midir dede?
“Güzeldir oğul, karın dert ortağın olur.”
“İyi de benim derdim yok ki dede.”
“Evladım evlenince o da olur!..”
Tam 65 yıl..
Bunca sene, nasıl evli kaldınız?
Yaşlı çift cevap verir:
-Bizim zamanımızda kırılan şeyler tamir edilirdi, şimdiki gibi hemen çöpe atılmazdı...
Fadime Temel'e seslenir:
“Temel şu kuzuyu kes de sana akşama nefis yemekler yapayum”
“Niçun?” diye soran Temel’e Fadime öfkelenir:
“Evliliğimizin onuncu yılı daaa…”
Temel umursamaz tavırla reddeder:
“Benim hatamı kuzu niye çeksin?!.”
Şakayı fıkrayı bir tarafa bırakalım.
İhya cilt 2 de Peygamber [sav] buluyor ki
İnsanlarda öylesi günahlar varki, onlara ne kılınan namaz, ne tutulan oruç nede yapılan hac keffaret olmaz.
O günahlara ancak evlilikte çekilen sıkıntılar ve zahmetler keffaret olur.
Kim evlenirse imanının yarısını tamamlamış olur. Diğer yarısı içinde Allah’tan korksun.
Nikah benim sünnetimdir. Benim sünnetimi uygulamayan benden değildir.
Selam ve dua ile