EVLENME SÜRECİNDE DEĞİŞEN ROLLER

Ali ALP

Türkiye'nin Müslüman geleceği için olmazsa olmaz değerimiz olan aileyi korumak, varlığını muhafaza etmek şart. Feminist düşüncenin etkisinde olan kadınlar 'erkekle eşit olacağız' diye çıktıkları yolda şu an nereye geldiklerini biliyorlar mı? Kadınların erkeklere tabi kılınmasını önlemek için yola çıkan feministler dindar kadınların başına neler getirdi? Başa gelen şeyler bela mı nimet mi?

Eskiden bu yana kadın, erkek için talep edilen, ulaşılması için fedakarlıklar yapılan, nazı çekilip evlenmeye ikna edilmeye çalışılan kişiydi. Bu da fıtrata uygun olandı. Yani erkek uğraşır, didinir, evleneceği kadını ve ailesini ikna etmek için çabalar. Kadının da bu talep edilme durumu, kendisi için uğraşılması hoşuna gider.

Bugün ise feminist düşünceye parelel olarak bazı kadınlar genç yaşta meslek sahibi olduğunda erkeğe ihtiyacı kalmadığını düşünse de gençlik yaşı ilerleyince erkeği evliliğe ikna etmek zorunda kalabiliyor. Erkeğe ihtiyacını sadece para olarak gören genç kadın 'param varsa evlilik/koca kahrını çekmem' diye düşünse de iş öyle olmuyor. Çünkü bu düşünce Müslüman aile hayatı bakımından çok sığ ve dünyevidir.

İşin erkekler tarafında ise genç yaşında meslek sahibi olan, elinde parası olan burnu havada ve evliliğe yanaşmayan genç kadınları gören erkek maalesef gayri meşru yollarla biyolojik ihtiyacını gidermeyi seçiyor. Bu durumda talep edilme şansını kaybeden meslek sahibi genç kadın birkaç yıl sonra (evde kalma korkusuyla) bir erkeği bulup evliliğe ikna etmeye çalışıyor. Kadın için çok zor bir durum olsa da buna katlanıyor. Kadına nikah dışında rahatça ulaşabilen erkekler evlilik için ikna edilmeye çalışılıyor. Hem kadınlar hem erkekler için kötü bir durum çıkıyor ortaya.

Aile kurmanın ve nesil yetiştirmenin önemini Müslüman genç bekarların iyi bilmesi ve buna paralel olarak en yakın müsait zamanda aile kurmaya çalışmaları dinleri ve dünya hayatları açısından isabetli olacaktır. Kariyerin ve ekonomik özgürlüğün evlilik ihtiyacını ortadan kaldıracak araçlar olmadığı bilinmelidir. Aksi takdirde nikah dışı ilişkilerin artmasının yanında çok geç yaşta evliliklerin kurulması gibi durumlar ortaya çıkmaktadır.

Başımızda bu kadar sıkıntı varken hukukumuz yeni bir karar verdi. Artık evlenen kadın kocasının soyadını almak zorunda kalmayacak. Gedikli feminist akademisyenler çok memnun.Tepe tepe kullansınlar ne diyelim.

Diyeceğim soyadı serbestliği gibi tali işlerin dışında aileden sorumlu yöneticilerin, hukukçuların, eğitimcilerin bu ülkenin değerlerine uygun ailenin güçlendirilmesi için çalışmalara ağırlık vermesi gerekiyor.

TÜİK verilerine göre 2022'deki ilk evlenme yaşı 28 yaş erkeklerde, 25 yaş kadınlarda. Doğu Anadolu 'da ortalamayı düşüren evlilikler olmasa çok rahat bu yaşlar 30'u aşar. 2022 evlenme ve boşanma oranına bakıldığında 100 evlilik başına 31 boşanma düşüyor. Yani 100 çift evlenirken bunların 31'i boşanıyor. Boşanmaların %32'si de ilk 5 yılda gerçekleşmiştir. Geçen yılki boşanmalarda 180 bin çocuk etkilenmiştir. Az çok psikolojik ve ekonomik travmaya, zarara uğramış demektir.

Aile kuran Müslüman kadının ve erkeğin aralarındaki huzura ve mutluluğa destek olacak, çocuklarına iyi bir eğitim verebilmesine katkı sağlayacak politikalar geliştirilmelidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.