EKONOMİNİN PARADİGMALARI
Mahalli seçimlerden önce dinlediğim, bilgi ve tahminlerine güven duyduğum ekonomistler, seçimlerden kısa bir süre sonra dövizin ve dolayısıyla doların TL karşısında en az % 50 artacağını söylüyorlardı. Daha değişik bir ifade ile TL döviz karşında % 50 devalüe ( değer kaybetme) olacağını söylüyorlardı. Bu söylemlere iç piyasa da destek veriyordu.
Seçim arefesinde doların satış fiyatı 33.500 lirayı bulmuştu. Bu tedirginlik karşısında dar gelirli vatandaş elinde- avucunda ne varsa dövize ve altına yatırdı. Ben deniz de bunlardan birisiyim. 170 bin liralık altın ve 1000 almıştım. Bugün itibarıyla 35 bin lira zarar ettim.
Hani seçimden sonra hızlı bir şekilde dolar 45 bin lirayı bulacaktı. Reel faiz de % 45 olacaktı. Benzin-mazot da 45 olacaktı. Faiz % 50 'yi aştı. Özel bankalar % 60'ın üzerinde müşterilerinden faiz alır hale geldiler. Mazot- benzin 45 liraya yaklaştı. Döviz ise değer kaybetti.
. Döviz değer kaybetmesiyle beraber, şimdi de sabit tutulmaya çalışılıyor. Enflasyonu kontrol altına almanın yolu dövizi sabit tutmakla mümkünmüş. Ekonomistlerin yaptıkları açıklamalar bu yöndedir. Ben bu açıklamaların hiç birisine katılmıyorum. Dövizin sabit tutulmasının perde arkasında başka sebepler yatmaktadır.
Bu sebepleri izah etmeye çalışayım.
1- Dövizin artmaması sebebiyle halkın elindeki döviz, düşük fiyattan bozdurulsun, halk zarar etsin diye...
2- Döviz milyonerlerine mühim bir fırsat sunuluyor. Örnek vererek açıklayayım. Faizci, 1 milyon dolar getiriyor, 32 liradan bozduruyor. 32 milyon TL alıyor. Bu parayı 6 ay vadeli % 70 faizle bankaya yatırıyor. 6 ay sonra para 43 milyonu bulacaktır. 6 ay boyunca dolar sabit kaldığında mevcut TL ile 1.343 bin dolar alınıyor. Küresel emperyal faizciler bu milletin sırtından 343 bin dolar daha kazanmış olacaklardır. 1 milyon doların örneğini verdim. Ülkemize döviz sabit tutulsun diye onlarca milyar dolar gelmiştir. Bu dolarların çıkışını siz varın hesap edin. Bize altın diye tanıtılan projelerin akibeti kömür çıkıyor. Bilmekte fayda vardır. Burada altı ayın misalini verdim. Bu misali aylık, günlük, yıllık da düşünebilirsiniz.
3- Dövizin düşük tutulması milletimizin yararına görünüyor gibi görünse de akibeti hüsrandır. Dövize endeksli olan ithal malların fiyatı 32 lira değil, 45-50-60 lira üzerinden işlem görüyor. Biginize olsun diyorum.
. Zira dövizin gerçek değeri bu seviyelerdedir. Daha önce borsa ile ilgili tevrübem var. Kuvvetli satışlar olup borsa endeksi düştüğü zaman hisse alınmalı, herkes alırken ve endeks tavan yaptığında satış yapılmalıdır. Kapitalist piyasa dünyada böyle işletiliyor.
Bu hafta sonu Açıköğretim aınavları vardı. Ben de daha önce bu sınavda görev almak için müracaat etmiştim. Üç tane "yedek görevli" olarak OMÜ'de görev çıktı bana. OMÜ'ye gitmek için yarım saat yol yürüdüm. 40 dakika tranwayda yol gittim. Yanlış yere inince 15 dakika daha mesaiye yetişmek için yarı koşar vaziyette yol aldım. Görevime nihayet ucu ucuna yetiştim. Sabahın altısından başlayan mesai öğleğinde nihayet bitti. Tam 6,30 saat. Bu arada 35 lira da yol barası verdiğimi unutmadan yazıyım. Yedek görevlinin ücreti 375 liraymış. Okulun giriş kapısında yarım saat kimlik kontrolü yaptım. Hemen arkasından okul sorumlusu 1.kat 108 numaralı salona gözetmen sıfatıyla beni görevlendirdi. Gözetmenin ücreti daha yüksek olduğunu da ayrıca bildirdi. Böylece günü kurtardık. Ücretimiz 425 lira oldu.
Her şeyde bir hayır var diyelim. Salonda Prof. Dr. Nevin ÖZDEMİR ile tanışmış oldum. Prof. salon başkanları da 500 lira alıyorlarmış. Sonuçta profesör o kadar da alsınlar kardeşim. Ne yanii!!!
Prof. Dr. 67 bin lira maaş aldığını, sınav ücreti olarak ödenen 500 liranın gücümsenmeyecek bir para olduğunu söyledi. Bir çok genel müdür ve yardımcılarının 1 milyon küsür bin lira maaş aldığı bir ülkede , 425 lira Prof gözetmen, 500 lira Prof. Başkan ücret alıyor bu sınavda. Bu üçtetler için görev isteyip yapan bütün akademisyenleri tebrik ediyorum.
Şimdi yukardaki yazıma dönüyorum. Hiç bir iş yapmadan milyon dolarları faize yatırıp milyon dolarları kazanmalarını sağlayan sisteme ne sistem dendiğinin ismini siz koyunuz. Bir taraftan alın-teri, göz nuru dökenlerin aldığı ücrete bakınız, diğer yandan siyaseten bir yerlere gelen müdürlerin maaşlarına bakınız. Diğer yandan faiz yoluyla milyarları kazanan tefecilere bakınız. Böyle bir sistemi tek kelime ile red ediyorum, kabullenemiyorum.
. Bir memlekette alın-teri göz nuru ile para kazanamayıp kıt kanaat geçineniliyor durumdaysan, diğer yandan borsa- döviz-faiz yoluyla zengin olunuyorsa orada zulüm var demektir. Ekonomi istilâ edilmiş desek haddimizi aşmış olmayız sanırım. Başımıza ne gelirse yapıp ettikleriniz sebebiyledir. Selâm ve Dualarımla...
26.05.2024