Bana kalsa tüm liseleri kaldırıp doğrudan üniversiteye almak, üniversitenin süresini de 6 yıla çıkarıp iyi bir yabancı dil, akaid ve mantık bilgisi vermek... bu konuda çok yazılar yazdım.. Bazıları felsefeyi kurtarıcı sanıyorlar ama felsefeden ziyade doğru düşünme ve hikmet verilmeli... Bizdeki felsefe dersi doğru düşünme ve muhakeme etmekten ziyade batı felsefesinin aktarımı ve tarihidir. bu açılardan nakıstır. gerçekten felsefe değil, bir düşünce tarihidir. bunu da öğretirken mukayeseli öğretmek gerekir..
şu anki müfredat doğrudan ingilizlerin denetiminden ve yönlendirmesinden geçmektedir. sömürge ülkelerine hazırlanan bir müfredattır.
eğitim sistemi baştan aşağı yanlış...din eğitimi de zaten mış gibi yapılıyor... imam hatipler eski tadında değil. ilahiyatlarda kız ve erkekler arasındaki ilişkilerin boyutunu da ilahiyat öğrencilerinden öğrenebilirsiniz. ama kesinlikle işidçi yetişmiyor. bilakis islamoğlu tayfası, hadis ve sünnet kabul etmeyen bir tayfa yetişiyor... sevinebilir yani....Türklerde işidçi ve vahhabi pek çıkmaz..
Mesela bizde felsefe dersleri yanlış veriliyor. yani daha doğrusu batı nasıl yapmışsa biz de tercüme edip yapıyoruz. Halbuki felsefede ekoller vardır ve bu ekollerin hep kurucusu batılı düşünürler gösterir. Halbuki bunların bazılarının kurucusu müslümanlardır. Bu belirtilmeli. ayrıca her ekolde müslüman düşünürlerin düşünceleri de geniş bir şekilde verilmelidir. Hatta batılı düşünürlerin etkilendiği müslüman düşünürler de verilmelidir.
felsefe deyince batılılar sadece filozofları bu kategoriye almaz, kendi düşünce dünyalarındaki her düşünürü bu kategoriye dahil etmektedir. Halbuki ebu hanife, şafi, ibn arabi, suhreverdi, gazali gibi alimler de aynı zamanda bir filozoftur. Yani felsefeyi bir düşünce tarihi olarak okursak düşünce alanında çalışmış herkes bu kategoriye girer ve batının bir çok felsefi ekollerin içine girer. örneğin dekart gazali'den etkilenmişken, bacon da suhreverdi'den etkilenmiştir. kand da islam filozoflarından etkilenmiştir. yani bunlar da verilmeli
ayrıca bir çok osmanlı düşünürü var ve onların isimlerini felsefeciler bile bilmezler. halbuki çok orjinal görüşleri vardır. onların düşünceleri ve eserleri kazanılmalı, üzerlerinde tartışılmalı, felsefe tarihinde özgün yerine konulmalıdır.
kaldı ki ahlak (etik) felsefe denilince kimse mutasavvufları aklına getirmez ve hemen batılı düşünürler akla gelir. Halbuki bu alanda ilk çalışma mutasavvuflar taraından yapılmıştır. Psikoloji denilince froud'dan başlatılırken müslümanların nefs ve ruh kavramı ve bunun üzerinde ki çalışması göz ardı edilir.
yani saymaya kalkışırsak çok materyalimiz var ama malesef bunu anlayacak adamımız yok. çünkü bizim filozoflarımız kendi kültürünü ve islam kültürünü bilmiyor...
r Mezhep imamlarımız sadece bir fakih değil hepsi hukuk felsefesi kurucusudur. Müçtehidlerimiz de öyle. Hiç onlara bu açılardan bakılmaz. Aynı zamanda siyaset felsefesicidirler. Yani felsefe deyince sadece yunan düşüncesi anlaşılmamalı. her türlü düşünce felsefenin içine girer.
Fıkıh ise aynı zamanda bir müslüman sosyolojisidir. Sosyoloji yok iken fıkıh vardı ve sosyoloji yapıyordu. Bu konuda uzun bir yazı kaleme almıştım...
kelamın kendisi aynı zamanda ontoloji felsefesidir ama malesef ontoloji denilince hiç bizim kelamcılar (eşari, maturudi ve hatta muhalif çizgide olan mutezili, cebri ve kaderiden) bahsedilmez. Yani koca bir islam kültürü ve dünyası yok sayılır. üç beş büyük filozofun dışında kimse yokmuş gibi anlatılır.
Not: Bu yazı çeşitli soru ve yaptığım yorumların birleşiminden oluştu. Bu nedenle biraz kopuk gözükmektedir. Yani böyle bir makaleyi oturup yazmadık. Okuyucularımızın zorlamasıyla kendiliğinden oluştu..