Çok geç kalmadan gitmek gerek...
Merak iyidir iyi... Bazen sıkıntı verse de...
İllâ ‘bilge’ olmak şar mıdır? Olunmasa olmaz mı?
Hayra Anahtar, şerre kilit olmak… Keşke olunabilse…
Evet, evet... Aynen öyle de... O iş bildiğiniz gibi değil...
Her iş veya eylemin kendine has sorunu olacaktır. Çözülür.
Ahh, develer ah... Sizler toplumlardan çekildiniz, dünya ne hale geldi.
Her hırsız, muhakkak ve muhakkak ki geride bir iz bırakarak gidermiş…
Ben en iyisi köyüme döneyim! Hayır, hayır benim köyüm yok ki... Yörük köyde ne arasın?
Yok öyle şey... 'Kim olursan ol yine gel' değil, 'adam isen öyle gel’... Yoksa Mevlana'ya git...
Her şeyi 'bilmek', 'bilmediği' bir şey olduğunu düşünmemek ne kötü! Biraz da bilmeseler ne olur?
Tanrı Dağları’nda havalar dondurucu olurken bile insanın kanını kaynatır, kemiklerini ısıtır...
Deli dolu sorular uçuşuyor ortalıkta... Bunlardan biri: ‘Profesyonel Sığır’ kimdir ve nerede yaşar?
Şimdi var ya... Şarkıların kanatlarına asılıp, alıp başını gideceksin bilinmez diyarların kalbine...
Keşke bizdeki solcular, 'gerçek solcu' ve sosyal demokratlar da 'gerçek sosyal demokrat’ olsalardı…
Bazı insanların kapasitesiz ve liyâkatsiz oldukları, altlarına bir süreliğine koltuk verilince anlaşılır.
Sizlerden bilen var mıdır, bilmem. Ben yeni bir kavram öğrendim: Anonim Babalı... Bunlar kimdir, desem?
Bazı insanlar sadece tespitte bulunurlar. Başkaları o fikre katılır veya katılmazlar. Kendi bilecekleri iştir.
Mezarlıklarda asırlar geçse de DİRİ olmaz, ama kütüphanelerde asırlar öce yazılmış esenler hiç ESKİ olmazlar.
Eğer bir kervana, değişik zaman ve mekânlarda itler saldırmazsa, o kervan kendini ve yolunu gözden geçirmelidir!
'Orospu çocukları'na 'orospu çocuğu' demeyin! Kızıyorlar... 'Hayat Kadını Çocukları' deyin, mutlu olurlar (özür ile).
İnsanlar sıkıntıya hemen isyan ederler. Susuzluk başladığında da, bol su olduğunda da, durum aynıdır. Her şey olması gerektiği gibi oluyor!
Hani diyorum; ağlamak da nasip işi... Bazen içinden ağlamak gelir ama ağlayamazsın… Acısı sızısı olmadan gözyaşı dökebilenlere ne mutlu...
Tebessüm, külfetsiz ve maliyetsiz bir ibadettir yani sadakadır. Hani demem odur ki; vesile bulup tebessüm edildiğinde güzelleşmeyen yüz yokmuş.
Evet, evet... Gidene 'kal' demeyeceksin, sebebini de sorma, gitsin... Kalana da 'git' demeyeceksin, bırak edeb dairesinde kalabildiği kadar kalsın.