Müslümanları karalamak için kullanilan temel argümanlardan birisi de bu hadistir. Resulullah (sav)’e dünya neyin üzerindedir diye sorulduğunda Öküz ve Balığın üzerindedir demiştir.
İbn-i Abbas’tan (ra) rivayet edilmiştir. Resulullah (sav) sorulmuştur “Ya Resulullah dünya ne üstündedir?” O da şöyle buyurmuştur: “Dünya öküz (sevr) ve Balık (hut) üzerindedir” başka bir rivayette de öküz üzerindedir derken başka zaman sorulduğunda ise balık üzerindedir demiştir.
Muarizlar buradan bize Resulullah (sav)’in gerçek peygamber olmadığını göstermeye çalışmakta ve olayı çarpıtmaktadırlar.
Peki gerçekten öyle mi?
Tabi ki her şeyin bir açıklaması olduğu gibi onun da bir açıklaması vardır.
Hadis yorumlanmasına girmeden önce hadisin sahih olup olmadığını aslında incelemek gerekir. Birçok kaynak hadisin sahih olmadığı, israiliyattan olduğu belirtmiştir. Zaten kaynak olarak İbn Kesir ve Hakim el-Müstedrek verilmektedir. Bu açılardan hadisin Resulullah (sav)’e mevsukiyeti kesin olmamakla birlikte biz doğru kabul edenleri esas alarak hadisi yorumlamaya çalışacağız.
Öncelikle Ortaçağ toplumunun temel geçim kaynağı tarım, hayvancılık ve balıkçılıktır. Hadis şarihlerinden bazıları bu hadiste insanların geçiminin bu iki şey üzerinde olduğunu vurgulamak amacıyla kullandığını söyler. Çünkü tüm dillerde bir mecaz ve edebi yön vardır. “Dünya neyin üzerinde?” Diye sorulurken, dünya insanlarının, ekonomisinin neyin üzerinde olduğu anlamında sorulmuş ve o da bu cevabı vermiş olabilir.
Hadis’e yönelik başka açıklama da buradaki öküz ve balıktan kastın burçlar olduğudur ve aynı sorunun iki defa sorulduğu, bir defa sorulduğunda dünya öküz burcunda iken, ikincisinde balık burcunda olduğunu ve cevabın da bunu açıkladığını söyler. Zaten aynı sorunun iki farklı zamanda sorulması ve bir soruda Öküz diğerinde Balık demesinde kastının burçlar olduğunu göstermektedir.
Bu soru ve verilen cevap aslında günümüzde de kullanılmaktadır. Örneğin “Devletler kılıç ve kalem üzerindedir”, “tarım traktör üzerindedir” gibi… Hadis imgelerinde dünyayı sürekli bir tarlaya benzetmiştir. Hatta Kur’an ayetinde kadını bir tarlaya benzetmiştir. Bütün bunlar söz sanatı açısından incelenmelidir, kelimelerin ilk anlamı değil. Mesela oruç ayetinde şafak vaktini beyaz iplik ile siyah iplik şeklinde anlatmıştır. Ayrıca Sevr ve Hut kelimelerinin Arap dili açısından sadece öküz ve balık olmadığı ve çok geniş anlama geldiği de ayrıca düşünülmelidir. Sevrin diğer anlamları için savurmak, inkılap, dönmek, dağ, toprağı sürmek, ayaklanmak, kızgınlık, öfke ve kabarmak gibi…
Sonuçta gerek burç veya gerekse dünya insanların geçimi yönüyle olsun hadisteki ifadeyi olduğu gibi almanın yanlış olduğu görülmektedir. Resulullah (sav)’in bir çok hadisinde mecaz, kinaye ve belağat yapılmıştır. Bu nedenle hadisleri değerlendirirken hem bu tür edebi yönünü göz önünde bulunduracak ve hem de hadisin hangi olayla ilintili olarak sorulduğunu düşüneceğiz.