DOĞALGAZI YAKMA ZAMANI GELMİŞTİR
Havalar birden soğudu. Geçen sene Kasım ayının ilk haftasında doğalgazı yakmaya başlamıştık. Havalar bu sene iyi gitti. Bugünden itibaren artık doğalgazı yakma zamanı gelmiştir sanırım. Doğalgaz faturası ödemeyi unuttuk nerde ise. 5 aydan beri gelen fatura sıfırı gösteriyordu. Cumhurbaşkanımızın vatandaşına olan kıyağıydı bu. Verdiği sözü yerine getirmişti. Reisimize bu noktada müteşekkiriz.
Bundan sonra faturalar kabarık geleceğine benziyor. Doğalgaz metreküp üzerinden hesaplanıyor sanırım. Şu andaki yaklaşık meyreküp fiyatı 6 lira civarındadır. 4 kişilik bir ailede doğalgazı tasarruflu kullanıldığında takdirde ortalama günde 12 metreküp doğalgaz tüketilmektedir. Ayda 360 metreküp doğalgaz tüketildiği var sayılırsa 2.160 lira gibi bir rakam ortaya çıkar. Doğalgaz elektrikle çalıştığına göre elektrik faturası da haliyle yükselecektir. Hiç zam gelmezse 2.500 liralık doğalgaz faturasına bütçemizi ayarlayalım derim. Benden tavsiye sadece. Bu rakam ilerleyen aylarda 5.000 liralara da çıkarsa şaşmayalım.
Türkiye'nin dört iklimi göz önünde alındığında Akdeniz iklimi hariç diğer iklim bölgelerinde en az altı ay, doğal gaz ya da soba yanar. Doğu Anadolu Bölgesi'nde dokuz aya kadar bu zaman uzar. Ortalama 6 ay üzerinden hesap yaparsak kışlık ısınmaya verecek olduğumuz para miktarı 15-20 bin lira civarındadır. Gelir düzeyi normal seviyede olan aileler için şahsen ben bu rakamı normal buluyorum. Asgari üçretle ya da taşeron işçiler için yüksek bir rakamdır. Yıllık yakıt ücreti nerde ise iki maaşa tekabül edecektir.
Yakıt demişken Doğu Karadeniz'in köylerinde yaşayan köylülerimizin geçmişte neler çektiklerini hatırladım şimdi. Sabahın erken saatinde tırmacı eline alan ablalarımız ve anlarımız en az iki saat yol yürüyerek Karadeniz'in sarp dağlarındaki ormanlara giderlerdi. Bir kaç saat çalışma sonucu edindikleri 30-40 kilo yaş ya da kuru odunu sırtlayıp 2-3 saatlik yolu yürüyerek evlerine getiriyorlardı. Aylarca bu çalışma aralıksız devam ederdi. Böylece topladıkları odunlar ancak kışı geçirmeye yetiyordu. Ne zahmetler, ne zorluklar çekti büyüklerimiz geçim yapmak için. Alın teri göz nuru. Ölenlere Rabbim rahmet eylesin, hayatta olanlara selâm olsun. Ekmeğine zerre misali haram katmadan yaşayışlarını dürdüren o insanlarımızın her biri isimsiz kahramanlardır.
Şimdi sosyetik geçinen birine günde 15.000 lira yevmiye versen o işi yapmaz. "Nereden nereye" sözüne katılıyorum.
Doğalgazlı evler sobalı evlere göre daha konforludur. Sobalar sadece yandığı odayı ısıtır, sürekli içini dolduracaksın, hizmet ister, sobanın içini her gün temizlenmelidir, ara ara boruları da temizlemek icap ediyor, tabi bu arada soba yanan evlerin duvarları da kirleniyor, her yıl boya yapmak da icap eder.
Köylerde kendi ormanından odun yapmanın hikayesi uzundur. Yeni gençlik o hikayeyi bilmez, benim akranlarım ve yukarısının hemen hemen her birinin ormanla ilgili bir hikayesi vardır. Yani orman da senin olsa ağaç da, o ağacı kesip, yarıp sonra da evin kapısına getirip yığmak da kolay bir iş değildir. Hele orman araba yoluna uzak ise onun çilesi bir başkadır demek istiyorum.
Doğalgazlı evlerin konforu. vardır dedim. Fakat sobanın ısısını vermez, lezzetini hiç vermez. Doğalgazda kolay kolay ısınamazsın üşüdüğün zaman, sobada rahat ısınırsın.
Hele köylerde o kuzinenin hikayesi bir başkadır. Çok fonksiyonları vardır. Bir taraftan evi ısıtıyor, bir taraftan fırınında ekmeğini pişiriyor, yanan ateşin üstünde ise yemeğini pişiriyor, yan köşelerinde suyu ısıtıyor, borularına takılan elbise tellerinde ise elbiseleri kurutuyor. Onun tadını ve bu yönlerini bir arada bir başka yerde bulmak oldukça zordur. Ekmek ve yemek pişirme esnasında etrafa saçtığı leziz kokuları insanı bir başka mutlu ediyor. Halâ köylerimizde bu kuzineler kullanılıyor, şehirlerde bile kullananlar var.
Gelenek ve göreneklerimizi devam ettirmeli, gelecek nesillere aktarılmalı, şehrin kozmopolitik yapısından zaman zaman uzak durmalı, köylerimize zaman zaman gitmeli, çocukluk ve gençlik yollarımızı tekrar yaşamaya çalışmalı, baba ve ata toprağına sahip çıkmalı evlatlarımızı da bu şuurla yetiştirmeliyiz. Millet olmanın ve millet olarak kalmanın şartlarından biri de dikkatinize sunmaya çalıştığım husus olsa gerektir. "Esselâmu alâ menit tebeil huda"...
17.11.2023
M. Cemal TOMAR