DİZİLER VE AİLEMİZ
Yazarlıkta bir çok hususiyet vardır. Bunlardan birisi de "yarınki yazımda ne yazıyım" diye düşünmektir.
Birisiyle konuşurken, sokakta gezerken, TV izlerken, iş yerinde iken ya da sosyal medyada birileriyle iletişimde iken, o zihninizi meşgul eden konu başlığını bulmanız mümkündür. Yeter ki bir şeyi dert edinin, o derdi size verenin dermanı da verecektir, unutmayın!!!
Bir kaç gün önceydi. Tam da ne yazıyım diye düşünüp dururken, sosyal medya üzerinden bir-kaç yazımı okuyan bir "sosyolog", bana özelden; "TV kanallarındakii dizileri izliyor musun, o diziler bizim değerlerimizi nasıl alıp götürdüğünü, bu konuyu araştırıp bir yazı yazmanızı tevsiye ederim" dedi.
. Ben de bu tavsiyesini çok olumlu buldum, bu konuda da hiç yazı yazmamıştım. O'nun bu söylemi bana ilham kaynağı oldu. Kendisine müteşekkirim.
Ben bazı şeyleri bir türlü sevemedim: Beşerden birilerini yüceltip şirk koşmak derecesinde putlaştırıp o kişiye tapmayı futbol macı izlemeyi ve filim-dizi izlemeyi bir türlü sevemedim. Yalnız Türk sinaması,fimler ve diziler hakkında genel bir bilgiye sahip olduğumu söyleyebilirim.
Bu dizilerin çok azı hariç Türk -İslam aile yapısını konu edinir. Aşk, sevgi, evlenme, boşanma, miras, gelenekler- görenekler, ölüm-kalım, düğünler... vs. konular. Bir tabir vardır. "Zehri altın tabağın içinde sunmak" tabiri. Yukardaki başlıklar altında diziler, senaryolar yazmak ve oynamak-onatmak elbette güzel gibi görünmektedir. Lâkin bu filmleri, dizileri, sinema ve tiyatro dünyasını mercek altına aldığın zaman, o zaman tufanlar kopuyor. Esas amacın Türk-İslâm aile yapısının temellerinin altına dinamit koymaktır, aileyi parçalamaktır.
Böyle dizilerde.. islâmi söylemleri alaya almak var, modern aile ismi altında Batı'nın aile yapısına özendirme var, özgürlük ismi altında kadınları kocalarına karşı olan bağlılıklarını zayıflarmak var, boşanmayı özendirmek var, ahlâksız gayri meşru yakınlaşma sahneleri var, var da var işte!
Bir de enteresandır bu diziler günlerce sürer, bir de zamanlaması çok önemlidir. Gece 11.00-02.00 saatleri arası. Zamanlaması da ne güzel değil mi? Bir başka özellik sigara gibi bağımlılık yapıyor, izledikçe izleyesin geliyor, bir sonraki sahnesini merak eder duruma geliyorsun.
Farkımızda değiliz ama bu diziler, boşanmayı özendiriyor, evliliği zor gösteriyor, çok çocuklu aileleri gerici olarak tanımlıyor, gayri meşru ilişkileri özendiriyor, aile bağlarımızı gericilik, ahlaksızlığı ilericilik olarak sunuyor bu diziler. Utanma duygularımızı yok ediyor her şeyden önce. Mütedeyyin bir aile ortamında bile yatak ve öpüşme sahneleri izleniyor hale geldik.
Gençleri maalesef kaybettik. Sokakların, parkların, eğlence mekânlarının, kafelerin, sahillerin...hali perişan vaziyette. Giyim kuşam çevreyi teşhir etme noktasında Avrupa'yı çoktan geçtik.Bırakın gençleri sokakta caddede, parkta el ele dolaşmayı, diz dize oturmayı, göz göze gelmeyi...18 yaşına giren gençler otelde ya da uygun bir ortamda beraber olmada yasalarımız bir sakınca görmemektedir. Onların özgürlüğüdür deniliyor. Daha da kötüsü aynı cinsten olanların evliliğine bile izin veriliyor. Son zamanlarda aynı cinsiyeti taşıyanların evliliklerinde büyük artış var.
Türkiye'de LGPT dernekleri kurulmuş ve her geçen gün sayıları artıyor. Bu derneklerin finansmanı yurt dışından sağlanıyor. Bu derneklerin iki önemli görevi vardır. 1. Aynı cinsten olanların evlenmelerini teşvik etmek ve maddi destek sağlamak. 2. Ailelerin boşanmasını sağlamaktır. Bu konularda sesiz sedasız harıl harıl çalışılmaktadırlar. Son iki yılda iki milyonun üzerinde ailenin boşandığı rivayet edilmektedir. LGBT' cilerin palarısı çok. Ne kadar başarı sağlarlarsa dışardan o derece taltif edilip para kaynağı sağlamaktadır.
Şeytan ve evanesi her alanda görevini yapıyor. Bizim her tarafımızı sarmış vaziyette Araf Suresi Ayet ; 17﴿ Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın. ﴾18﴿ Allah buyurdu: “Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!”
Bu ayet-i kerimeler bizi uyarmasına rağmen, şeytanın ve askerlerinin saldırısına uğradık. Bu saldırı bizi yok ediyor, imanımızı ve amellerimizi sarsıyor. Gaflet uykusundayız, uyanma vakti çoktan geçiyor. Farkında olmadan şeytana uyuyoruz. Allah Teâlâ cümlemizi bir an önce gaflet uykusundan uyanmamızı sağlasın inşallah. Yoksa Rabbimizin ifadesiyle " onları cehenneme dolduracağım" dediği kimselerden oluruz. Selâm ve Dua ile...
02.02.20204
Balmuallimin kaleminden.