Diriliş Yakındır

Ali İhsan DİLMEN

Türk Milleti olarak yaklaşık bir buçuk asırdır yenik bir medeniyetin mensubu olmanın ağır yükünden ve sorumluluğundan kurtulmak istiyoruz.


Aramızda batı medeniyetine teslim olmuşlarımızın ve hatta aşık olanlarımızın varlığını biliyoruz. 
İnsanlarımızın batı aşkı ve teslimiyetleri,  batılıların üstünlüğünden, pozitif bilimlerde elde ettiği başarıdan kaynaklanıyor. 


Daha doğrusu bize öğretilen bu ve böyle düşünmemiz isteniyor. 
Oysa, üstünlükleri acımasızlıklarından ve ahlaki sınır tanımadan, dünyanın insan gücü dahil her imkanını acımasız sömürmelerinden ve hoyratça talan etmelerinden kaynaklanıyor. 


Sömürü çarklarını kurumsallaştırmak için her türden cinayet ve katliamlara imza attılar. 
Paylaşım için iki dünya savaşı çıkardılar ve milyonlarca insanın savaşlarda ölmesine sebep oldular. 
Şimdi işledikleri cinayetleri unutmuş gibiler. 


Onlar unutunca bizimde unutacağımızı sanıyorlar. 
Utanmadan kendilerini gelişmiş ve medeni, bizleri ise ‘geri kalmış’ yaftasını vuruyor ve bu yargılarını kabullenmemizi öğütlüyorlar. 
Öğütlerine uymayanları geri kalmışlıkla değil, barbarlıkla suçlama hakkını kendilerinde görüyorlar. 


Millet olarak kahir ekseriyetimiz bu mağlubiyeti ve yargılama haklarını kabullenmedik ve asla kabullenmeyeceğiz. 
Aydınlarımız ve yöneticilerimiz ise, bize sürekli batı medeniyetinin yüceliğini telkin etti ve öğütlediler.

 
Şimdi ilk defa bir lider, bu tutumundan vazgeçiyor, bize medeniyet değerlerimize işaret ediyor,  kutsanan batı medeniyetinin işlediği zulüm ve sömürüyü dinlendiriyor.


Bu itiraz milletimiz tarafından desteklenmekte, batı medeniyetinin üstünlüğünü kabul edenlerimiz tarafından ise şiddette karşı çıkılmaktadır. 


Bu topraklarda; dünya düzeninden yana olanlar ve üstünlüklerini kutsayan müstemleke kafalılarla, ilahi buyruklara uygun yerli çözüm arayanların kavgasına şahit olmaktayız. 


Milletin büyük çoğunluğu safını belirlemiş, sahip olduğu öz güvenle silkiniş ve dirilişe inanmış durumda. 
Yaşadığımız onca şeyden sonra, batı medeniyetinin üstünlüğünün yalan ve sömürücü olduğu iyice anlamış olmalıdır.
Milletimizde oluşan özgüven yeniden tarih sahnesine çıkma arzumuzu beslemekte, bu yeni durum birilerinin rahatsızlıklarını artırmaktadır. 


Saldırganlaşmalarının ana sebebi budur, Allah'ın izniyle püskürtülecektir.
Canımızı yakan küresel güçlerle girdiğimiz mücadele değil, yaklaşık elli yıldır, milletimizin en zeki insan gücünü devşiren, topladığı bu gücü Amerika'nın,  Kraliçenin, Papanın ve küresel sermayenin emrine veren şarlatanın insanlarımızdan ihanet şebekesi oluşturması ve dini duygularını istismar ederek bu topraklardan çıkarmış olmasıdır.
İhaneti affetmemiz mümkün değildir.


Bu süreçte mesele doğru okunmalıdır. 
İnsanlarımız incitilmeden uğradığımız ihanet sabırla anlatılmalı, süreç yürütülmeli ve yönetilmelidir.
Bir tek insanımızı bile kaybetmeyi tercih edemeyiz. 
Sorumluluğumuz büyüktür. 
Yoklukla, sıkıntılarla, mücadeleyle geçen  son İki asır sonra yeniden diriliş imkanı milletimizin önündedir.
Elde edilen imkan sadece Türkiye değil, ümmet coğrafyasının büyük bölümünde diriliş umudunu yeşertmektedir. 
Bize düşen bu umudu beslemek ve diri tutmaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.