Aileler müthiş bir sevinç içerisinde.
Hatta gurur kibir içerisinde. Hemde inançlı insanlar.
Neden?
Hava atıyor. Oğlum doktor oldu. Kızım avukat oldu. Torunum savcı oldu diye.
İyi güzelde evlatta namaz var mı? Yok
Evlatta tesettür var mı? Yok
İnanç, iman vatan sevgisi var mı? Yok
Arkadaş o zaman sen yan ağla dön ağla.
Bugün gurur duyduğun hava attığın o evlat unutma yarın ahirette senin yakana yapışacak.
Peygamber Efendimiz (sav)
Sizler birer çobansınız çoban sürüsünden mesul olduğu gibi sizlerde çocuğunuzdan mesulsünüz buyuruyor.
Geçenlerde tesettürlü bir bayan bana yazmış. Hocam üç tane doktor yetiştirdim sevinmeyeyim mi diyor?
Sevin, sevin...
Sevinde eğer o evladına islamı ve imanıda kalbine yerleştirdiysen sevin.
Halbu ki,
Dünya hayatı en fazla 80 yada 90 sene ama ahiret hayatı ebedi.
Peki insanlar neden dünya yı ahirete tercih ederler?
Hani şunu yanlış anlamayın, bizi eğitime ilme karşı değiliz. Elbet taraftarız amma lakin bu her ne pahasına olursa olsun demek değildir.
Allah ondan razı olsun Bediüzzaman hazretleri der ki...
Bir adama üç ay sonra sana müthiş sopa atacaklar desen o adamı bu durum o kadar endişelendirmez. Lakin şimdi sana bir tokat vuracağım desen adam o bir tokatın korkusuyla titrer, korkar.
Yada bir kaşık bal isteyen adama sabret üç ay sonra sana bir batman bal vereceğim desen o insana o üç ay hayali geleceği için hemen bir kaşık balı tercih eder.
Belki şu batıl laik düzende hakim, savcı, doktor olmaktan, çoban olmak daha efdaldir, bilemem!!
Çünkü dünya da makam mevki sahibi olanlar belki ahirette perişan olacak belki dünyada çoban olanlar da ahirette bahtiyar olacaklar.
Bediüzzaman hazretlerinin talebelerinden Denizli li Musa dayı derki
İlk okulda başarılı idim. Muallim babama gel Musa yı köy enistüsüne verelim de öğretmen olsun diye telkin etti.
Babam ilk önce olur dedi.
Sonra okula kaydımızı yaptırmaya giderken babam bana döndü ve dedi ki...
Musa oğlum ben bu okuldan çıkanlara bakıyorum dinden imandan uzak oluyorlar.
Gel oğlum dünya hayatı gelip geçiçi, ahiret baki, seninle cennette de beraber olalım boş ver dünyayı dedi ve döndük diyor. Sonra da ilave ediyor diyor ki.
Elhamdülillah iyi ki babam öyle yapmış.
Peki bu duruma nasıl ve kimler getirdi?
Düşünün. Yıllarca sen köyünde kasabanda şehrinde temiz su içerken üç beş kişi anlaşır.
Biri der ki siz sanki suyu zehirlemek istiyen birileri gibi olun. Bende sizi oradan kovalayan biri gibi olayım.
Anlaşma yürürlüğe girer. O şahıs onları oradan kovalar. Sonra aynı şahıs getirir suyun içerisine şeker ve bal katar
Der ki...
Bakın sizler eskiden sadece su içiyordunuz şimdi ballı su içiyorsunuz, kıymetinizi bilin.
O köy halkı o adamı kahraman ilan eder. İşte gördünüz mü bize ballı su veriyor diye.
Aradan yıllar geçer.
O sudan içen insanların önce gözleri görmemeğe başlar. Sonra elleri tutmamağa başlar. Sonra lisanları değişir dede ile torun birbirinin lisanını anlamamağa başlar. Çünkü o balın ve şekerin içerisinde aynı zamanda zehirde verilmiştir.
Artık iş işten geçtiğinden dolayı bambaşka bir millet bambaşka bir nesil yetişmiştir. İsimleri gene Ahmet gene Mehmet tir lakin fikirleri Agoptur, Salomondur, Hanstır.
İşte bizim bugünkü durumumuz budur arkadaşlar. Ne yazık ki ağlanacak halimize gülüyoruz. Bilmem anlatabildim mi?
Selam ve dua ile