Birilerinin ‘dolmuş ’una binmeyin. Kendi iradenizi ve kendi aklınızı kullanın...
Türk siyasetinde ‘bağnazlar’ hariç, herkes onların neyle ittifak ettiğinizi çok iyi biliyor...
Şu âlemde her şey bitecek... Bitmeyecek olan, kıyamete kadar sürecek olan tek şey, Haçlı Kini'dir...
Bakıyorum da ülkemde sırf siyasî inat uğruna din değiştirecek çok sayıda insan kılıklı mahlûk var...
Keşke, keşke... Usta Karakoç, Mihriban'da, 'Her şeyin bir sonu var' demişti. Keşke 'haçlı kini hariç' deseydi, keşke...
Hislerinizin, vaki ise, yanlış yönlendirmelerine kanmayın! Akledin! Aklınızı kullanın...
Tüm küffar, yerlisi ve yabancısıyla, siperde... Allah fırsat vermesin.
Seyyah der ki; Şu fâni âlemde Allah'ın hiç bir kuluna ‘yaranmak’ gibi bir derdim ve kaygım olmamıştır, elhamdülillah...
Günümüz siyasi hayatında en nefret ettiğim söylem, sadece ‘eleştiri yapmış olmak için eleştiri’ yapanların muhalif tavrıdır.
Yok, arkadaş yok... Bu millete "şu FEYS'i çok ciddiye almayın" diyorum, ama kimse beni ciddiye almıyor. Almayın bakayım...
Hayır, hayır... Şikâyet yok, bezginlik yok, yorgunluk yok... Umutsuzluk hiç yok... Mademki şu fani âlemde imtihandayız...
Diğerleri için bir şey söyleyemem ama 'Müslüman Kimlikli’ insanlarımızın 'Devlet' kavramını iyi anlamaları ve bilmeleri gerekir...
Dilencilerin üç grupta toplandıklarını düşünüyorum: ‘zengin’ dilenciler, ‘orta sınıf’ dilenciler ve sokaklardaki ‘fakir ve zavallı’ dilenciler.
Seyyah der ki; ‘başkaları’ kimi, nasıl anlatır bilemem ama ben sadece ve sadece ‘kendimi’ anlatıyorum, beğenen, hoşlarına giden olsa da olmasa da…
Öyle görünüyor ki; bazı dostlar bu platformu (sanal FEYS dünyasını) çok ciddiye alıyorlar ve bilimsel, dini, siyasi ve sosyal meselelerin âlimler tarafından tartışıldığı sanıyor ve yanılıyorlar...
Şu FEYS âlemi var ya... Garipliklerle dolu... Meselâ, 'Adam' belki de hanımına emredemiyor ama size 'şunu paylaş, bunu paylaşma' diye emretme yetkisini kendinde görebiliyor. Böylece 'emretme' içgüdüsünü de tatmin ediyor olmalı...
Ne desem ki? Bazı 'makam' ve görevler vardır ki; çok 'havalı' ve 'itibarlı' görünürler. Fakat bunlar, argo anlamındaki 'Merkez Valiliği' ve eskilerin tabiriyle 'Yalova Kaymakamlığı' gibi fonksiyonsuz 'kızak' pozisyonlardır. Buralarda ancak tam maaşlı gönül eğlendirilir.
Seyahatlerinde mola vermeyi çok seven bir Seyyah şöyle demiş: Köy Kahvaltısı, Köy Yumurtası, Köy Tavuğu, Köy Ekmeği, Köy Peyniri vd... De... Madem bu kadar makbuldü de niye halen köylerden şehirlere göç devam ediyor... Ahhh ah gariplerim benim, 'köy, köy, köy' diye diye, köy hasreti çeke çeke, köye dönemeyip, şehirlerde ölüp gidecekler...
Hani demem odur ki; Bazen öyle olur ki; İnatları uğruna siyaset bataklığında debelen, eski can düşmanlarına 'dost' olmuş, ehl-i küffar ile aynı kulvarda yürüyen, aklı iflas edip çalışmasını durdurmuş, muhakeme yeteneği dumura uğramış ve geçmişteki tüm hassasiyetlerini kaybetmiş 'Müslüman Kimlikli' bazılarına verilebilecek en iyi cevap, hiç cevap vermemektir.