DEĞERLİ DOSTLAR MERHABALAR!
Merhaba kelimesini çok kullanırız. Birileriyle karşılaştığımızda ya selam veririz, ya da merhaba deriz. Çoğu kere kullandığımız bu kelimelerin anlamını da bilmeyiz. Halbuki en çok kullandığımız kelime ya da sözcüklerin anlamını bilmemiz icap eder.
Hayatta bizi hiç ilgilendirmeyen meselelerde hüküm verecek kadar bilgi ve fikir sahibi olduğumuz halde, bize fayda sağlayan ve sık sık kullandığımız bazı cümle kalıpları ya da sözcüklerin anlamını bilmeyiz ya da yanlış biliriz.
"Merhaba" kelimesinin sözlük anlamını her ne kadar bilmesek de muhatabımıza iyi gelen, güven veren güzel bir kelime olduğunun farkındayız. Herkes bu ve benzeri kelimeleri iletişimin sağlığı için kullandığına göre biz de kullanalım deriz. Tabi ki bu mantık doğru lakin yeterli değildir.
Merhaba kelimese selâm gibi Arapça kökenli bir kelimedir. Size merhaba diyen biri; hoş geldiniz, iyi ki geldiniz, bu mekanda sana zarar gelmez, kendini güvende hisset, bana da güven, benden sana zarar gelmez... gibi anlamlar ihtiva eder. Bazıları "merhaba" kelimesini selâmlaşma diye de algılayabilir. Lâkin hiçbir kelime ya da selamlaşma mantığıyla söylenen cümleleri esas selamın yerine geçmez. "Esselamualeyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu" cümlesi özel bir cümledir. Anlamı derindir, duadır, faziletini ve ehemmiyetini burada anlatamayız. Hadis-i şeriflerden ve ayet-i kerimelerden süzülen özel cümlelerdir. Esas olan müslümanlar, hem bir araya gelirken, hem de birbirinden ayrılırken selâmlaşmayı sünnete uygun olarak kullanmalıdırlar.
Günaydın, tünaydın, iyi akşamlar, esen kalın, sıhhatler olsun, iyi günler, sağlıkla kalın... gibi cümleler hiç bir şekilde selâmın yerini tutmaz.
Nasrettin Hoca' ya sormuşlar;
- Hocam! Selâm vermek ile Günaydın demek arasında ne fark vardır? diye...
Hoca:
- "Günaydın, hava raporu vermektir, oysa ki selam; muhatabına dua etmektir. Yüce Allah Teâlâ'nın rahmeti, bereketi, selamı üzerine olsun diyerek din kardeşine en büyük duayı yapmış oluyorsun' dedi.
Sekülerciler, Sosyal demokratlar, deistlet, ateistler, islâma karşıdırlar. İslâmdan dolayı Araplara ve Arap diline de karşı çıkıyorlar. Bu zevatlar; selâm derler, merhaba derler, selâmın tamamını söylemekten imtina ederler. Es kaza bilmeden selamın tamamını onlara verseniz sadece "selâm" der geçerler ya da merhaba diye karşılık verirler. Bilmezler ki, selâm- merhaba kelimeleri Arapçadır.
Lakin, sıra İngiliz, Alman, Fransız, Rus dili olsa onların selâmlamalarına karşılık verirler. Onlara ve onların diline -kültürüne hayranlık duyarlar. Batının ahlâksız medeniyetine her daima hayrandırlar. Bütün çapaları batılılaşmak, AB üyeliği, Avrupalıların kölesi olmaktır. Doğunun efendisi olmaktansa Batı'nın kölesi olmayı tercih etmektir.
Dünyaca ünlü Türk ekonomistler Türkiye'nin ekonomisinin kötü gidişatını eleştirirken, islâm ülkelerini sömüren bu batılılara tek kelime etmezler. Ülkeyi yönetenlerin elbette yanlışları var, bunları dillendirirken, Avrupa, Amerika, İngiltere ve Rusya tefecileri ve onların içerde yemledikleri iç birlikçilerine neden bir lâfınız yok. O sömürücülerin değirmenine bile bile su taşıyorlar. Bir taraftan da "vatan- millet- Sakarya" edebiyatı yapıyorlar. Çifte standart uygulamasına son verin, doğruya doğru, yanlışa yanlış deyin.
Merhaba ile söze başladık. Konu biraz dağıldı sanırım. Toparlayalım. Selâmdan sonra merhaba demek en uygun selâmlaşma şeklidir. Mevlid- i Şerifte Merhaba Bahri vardır. Oradaki bazı beyitleri hatırlayalım.
Merhabâ ey âli sultân merhabâ
Merhabâ ey kân-ı irfan merhabâ
Merhabâ ey sırr-ı fürkân merhabâ
Merhabâ ey nûru râhman merhabâ
Merhabâ ey bülbül-i bâğ-ı Cemâl
Merhabâ ey âşinâ-yi Zülcelâl
Şeklinde devam ediyor.
Şairler, yazarlar, cansız varlıklara da merhaba diye seslenmişler. Doğan güneşe, nehre, ulvi varlıklara, kahramanlıklara, kutsallaştırılan bazı değerlere merhaba diye seslenmişler. Şair ve yazar olan Yaşar KEMAL bunlardan birisidir. Merhaba adlı şiiri vardır. Şiirin bir kıtasında okurlarına şöyle seslenmektedir.
"Selam olsun dört bir yana merhaba
Akan kana düşen cana merhaba
Hesap sorulacak güne merhaba
Türküler söyleyen dile merhaba!"
Bu kıtayı anlamlı buldum. Burada paylaştım.
Önce Allah Teâlâ'nın selamı, ardından "merhaba" diyerek insanlarla iletişime geçelim. İletişim sağlam olursa işlerin kapıları hayra açılır. Sonra selâmda hem veren için, hem alan için sevap vardır. Günaydın deyip hava raporu vermeye gerek yoktur. Hava raporu vermek meteorolojinin işidir. Selâm ve Dua ile...
23.01.2024
M. Cemal TOMAR