DAMITILMIŞ SORULAR Prof. Dr. Salih Şimşek
Bunca diyâr gezdim, sorun bakalım ‘niçin’?
Sevdaların da yaralandığını biliyor musunuz?
İçinden çıktıkları yumurtayı beğenmeyenler kimlerdir?
Şimdi ben, kalkıp da, "adam sanmıştım" desem, siz kimi anlarsınız?
Bir şarkı sözünde 'yeşil ördek gibi daldım suya" der. Bu nasıl bir dalıştır?
Bir türlü çözemediğim bir problem: Ne yaptığını bilmemek mazeret midir?
Bir türkü sözünde 'türkülerle gömün beni' der... Bu ne tür bir gömmedir?
Arıyorum ama henüz cevabını bulamadım: Aşka 'âşık' olan birileri var mı?
Bir türkü sözünde ‘bir çift turna gördüm dağlarda’ der... Siz de gördünüz mü?
Bugün kafam karışık dostlar... Sabahtan beri karar veremedim: ‘kâlp’ mi ‘yürek’ mi?
Bir kamyon arkası yazısında şöyle der: Gözlerde ihanet varsa, sözlerde sadakat aranmaz
Bir türkü sözünde “yeşilbaşlı telli durna şimdi bizim elden uçtu" der... Nereye gitmiş olabilir?
Değer mi be kardeşim, değer mi? Üç günlük dünya için akıl almaz numaralar çekmeye değer mi?
Şu FEYS âleminde birilerinin beğendiğini ‘beğenmem’, beğenmediğini de ‘beğenmemem’ gerekir mi?
Üç kelime vardır ki; Üçü birlikte bir dünyadır: ŞİİR- ŞUUR- ŞEHİR... Ben dedim de... Siz de dersiniz?
Aklıma gelmişken sorayım: 'Kuyruksallayan it' ifadesinde önemli olan ‘kuyruk’ mu? Yoksa ‘it’ mi?
Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte insanlıkta, 'eksik gramajlı' insanların çoğaldığı mı görünüyor ne?
Affınıza sığınarak soruyorum: Birini seçmek zorunda olsaydınız, 'salak' mı olmayı, yoksa 'aptal' olmayı mı tercih ederdiniz?
Bir şarkı sözünde şöyle denir: İzmir’in kavakları, dökülür yaprakları… Başka yerlerdeki kavakların yaprakları dökülmez mi?
Bir zamanlar Kızılay çadırında basın toplantısı yapıp, dönünce “hiç Kızılay çadırı görmedim” diyen adamı hatırlıyor musunuz? Şimdi o adam nerede ne ve ne iş yapıyor?
‘Eksik malzemeli’ insan, ‘malzemesinden çalınan’ insan, ‘hamuru bozuk’ insan, ‘mayası karışık’ insan, ‘GDO'lu insan... Bir türlü karar veremedim hangi kavram daha güzel meram ifade eder?
Sağlığında İslam dini ile sürekli alay eden, ateist olduğunu beyan eden ve bu tavrını ölünceye kadar devam ettiren, katıldığı bir TV programında ‘ben öldüğümde benim cenaze namazımı kılmayın. Cesedimi yakın ve İstanbul Boğazı’nın serin sularına atın” diyen yılışık ‘bir varlık’ vardı. Eceli geldi de… Sonra yalakaları ve dostları ‘vasiyeti’ne uydular mı? Yoksa ebediyet yolcuğunda onu göstermelik bir ‘Müslüman’ mı yaptılar?