ÇOCUK EĞİTİMİ ÜZERİNE

Mustafa Cemal TOMAR

ÇOCUK EĞİTİMİ ÜZERİNE

Çocuk eğitimi konusunda uzmanlar çok araştırma yapmışlardır. Her çocuk benzer yönleri olmasıyla beraber farklı yanları da vardır. Farklılıkları gözardı edemeyiz. Farklılaştırılmış eğitim diye bir konu önümüzde duruyor. Aynı sınıfta kaç öğrenci varsa o kadar farklılık var demektir. Her öğrencinin ilgi alanı, zekâsı, öğrenme kapasitesi, öğrenme dili farklıdır. Sinirsel yapısı, sevgisi, istekleri, kısaca duyygu dünyası da farklıdır. Anne- baba, yetiştiği çevre, aile yapısı, sosyal hayatı da farklıdır. Bu farklılıkları dikkate almadan yapılacak etkinlikler iyi sonuç vermemesi doğaldır.

Bütün bu hususiyetler eğitim- öğretim için dikkate alınmalıdır. Öğretmenler okuttukları öğrencilerin ailelerini, ekonomik durumlarını, eğitim durumlarını, iş hayatlarını ne kadar iyi bilirse öğrenciler üzerindeki etkisi o derece iyi olur. Bazı dershanelerde öğrencilerin evleri ziyaret edilir, gerekli notlar alınırdı. Bu tür faliyetler başarıyı önemli ölçüde etkilemektedir. Ailenin ekonomik durumu, iş hayatı, ebeveyn ilişkileri öğrencileri olumlu ya da olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrencilerin aile yapısını bilmeden düz mantık ile öğrencilere sergilenen yaklaşımlar yanlış sonuçlar doğurabilir.

Yıllar önceydi. Ödev yapmayan bir öğrencime çok kızmıştım. İkili eğitim öğretim yapıyorduk. Bizim dersler öğlede bitiyordu. Düz mantıkla yaklaşmıştım çocuğa. Çocuk baskıma dayanamadı, ödev yapmamasının nedenini şöyle açıklamıştı:

-"8 kardeşiz. Babam işsizdir. Elektrik faturasını ödeyemediğimizden evde elektrikler yanmıyor. Ben burdan eve varır varmaz boya sandığımı alıyor, yarım saat yürüyerek çarşıya varıyorum. Akşama kadar eve ekmek getirmek için ayakkabı boyamaya çalışıyorum. Küçük olduğum için bana pek müşteri de gelmiyor. Akşam eve vardığımda da, gaz lambasının altında oturuyoruz kalabalık bir aile olarak. Ondan ödev yapamıyorum öğretmenim. Beni anla artık!!!" dedi.

İşte yaşanmış bir örnektir bu. Siz çocuğun evdeki durumunu bilmedikten sonra ne kadar kemençe çalarsanız çalın fayda vermez. Çocuğun bu itirafları beni hem duygulandırdı, hem düşündürdü, hem de ona karşı sergilediğim tavırdan dolayı üzüldüm. Burada her çocuk kendi özel durumunu anlatamaz, cesaret ve özgüveni ister. Söz konusu çocuğu tetkik etmiştim, dedikleri aynen doğruydu.

Geçen yazımda çocukların eğitimi noktasında yetersiz olduğumuzu, talimatlarımızın çok az faydası olduğunu, istendik davranışları öğrencilere kazandıramadığımızdan yakınmıştım. Söylediklerimin doğruluğundan şüphem yoktur. Ancak; bu çocuklar bizim çocuklarımız dolayısıylâ bizim eserimiz. Bunların eğitimlerinin aksaklığı bizim eksikliğimizden kaynaklandığını kabullenmemiz lâzımdır. O zaman şu soru akla geliyor. Nerede hata yaptık?

Ben özür dileyerek soruyu şöyle sormayı daha uygun buluyorum. Hani deveye sormuşlar ya! "Neren eğridir" diye. Cevaben; " Nerem doğrudur ki" demiş ya! Bizim de neyimiz doğru ki? Eğri ağacın gölgesi hiç bir zaman doğru olmaz. Biz neyi doğru yaptık ki?

Çocuk terbiyesi taa! anne karnında başlar. Temelinde helâl lokma vardır. Haram- helâl noktasında bile inançlarımız ve algılarımız değişmiştir farkında değiliz. Her şeyimize faiz mikrobu bulaşmıştır, tepkimiz sıfır derecesindedir. Besmelesiz gıdalarımızın yüzde yetmişi yurt dışından geliyor, besmelesiz gıdanın lezzeti ve bereketi olmaz. Bu husus bile dikkatimizi çekmemektedir. Yalanı, dolanı ekmek- peynir gibi adeta gümde beş vakit konuşur hale geldilk. Modernleşme ve çağdaşlaşma ismi altında, tablet- telefon- bilgisayar mikrobuyla hem kendimizi hem çocuklarımızı zehirledik. Bütün bu yanlış inanç ve anlayışı hakim kılmaya çalışanları da yıllarca alkışladık ve destek verdik. Çocuklarımızın ve gençlerimizin beyinsel-ruhsal ve bedensel olarak zehirlenmesini sağladık. Elde ettiğimiz ürünün kalitesi ve kalibresi düşük olunca da feveran ediyoruz. " Vema zalemunaa ve lâkin yanuu enfusehum yezlimuun" "Allah Teâlâ kullarına zerrece zulmetmmez, başınıza gelen ne musibet varsa kendi ellerinizledir " buyurulmaktadır. Tohum zehirli olursa ürün de zehirli olur.

Maalesef! İyi niyetli olanlarımız, yukarıda bahsettiğim olumsuz tablolara azami tepki gösterip iyi nesil yetiştirmeye çalışanların işi de çok zor. Her taraftan kuşanmış vaziyetteyiz. Kişisel çabalarımız fayda vermiyor. Yapacağımız bir şey var. O da şudur:

Rasulullah sav; “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buğzediniz.” (Müslim, Tirmizi,) buyurmaktadır. Belki buğz etmemiz imanımızı delili olacak, kabahatlerimizin affına mazhar olacak diye düşünüyorum.

Bu gidişatla eğitim-öğretim düzelmez. Eğitim ve öğretimin düzelmediyi yerde de hiç bir şey düzelmez. Her birimiz kendimizi düzeltirsek dünya da düzelecsktir. Selâm ve dua ile...

24.02.2024

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.