- Usta be!
- Efendim?
- Ben geldim.
- İyi ki geldin. Memlekette zaten adam kıtlığı vardı.
- Öyle deme be usta!
- Peki, öyleyse… Hoş geldin.
- Bu gecede kendi kendime konuşmalar yaptım ve kayda aldım.
- İyi etmişsin. Kendi kendinle neler konuştun?
- Bir soru sordum ama çok cevap aldım. Okuyayım da dinle. Soru şöyleydi: Dostlar, aklıma gelmişken sorayım: 'Canlı canlı ölmek' nasıl bir ölüm halidir? Cevaplardan bazıları da şöyle:
- Ne diyorsun sen? İyi misin? Zaten ölü ölü ölünmez ki…
- CHP, İP, HDP’li olma halidir. Nefes alırlar, lakin ruhları ölüdür!
- Canlı yayında ölmek gibi bir şey galiba... Yunus'a sormak lazım...
- Hocam kaset ile getirirler, sana ait olduğunu zannettiğin bir koltuk verirler, senin yerine karar verip senin yerine düşünürler. Biz onlara yaşadığını zanneden canlılar diyoruz.
- İnsan ölene kadar yaşar ve ölmek için yaşar...
- Bir nakilde bulunayım da gör: Allah, ölenin, ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken ölümüne hükmettiği canları alır, ötekilerini muayyen bir vakte kadar bırakır. Şüphe yok ki, bunda iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır.
- Konuyu bildiğim kadarıyla açıklayayım: “Yaşarken dünya malından vaz geçmek, dünyalık bir şey kaybettiğinde üzülmemek, kazandığında sevinmemek, insanların aşağılaması küçümsemesine aldırış etmemek… Amaç sadece Allah rızasını kazanmak ve yaşarken yetecek kadar dünyaya çalışıp, geride kalan hemen hemen bütün zamanı ahiret için harcamak” diye biliyorum. Rabbim hepimizi razı olduğu kullardan eylesin inşallah.
- Hocam hissede, hissede olmasın? Ya da ‘cansız cansız’ ölmekten biraz farklı olmalı…
- Çok feci bi durum. Anlatılmaz-anlatılamaz yani… ‘Kapitalizmin kölesi olmak’ da denebilir.
- Yaşarken ölmek, yani acı içinde yaşamak. Veya hayatı ‘dolu dolu’ yaşarken aniden ölmek
- ‘Ölüm acısını hissederek ölmek’ olabilir. Çünkü birçok Hadis-i Şerifte, kâfirlerin, müşriklerin vs. ölüm acısı 70 kılıçlı darbeden daha şiddetli olduğu vurgulanıyor. Rabbim bizleri, tüm inananları muhafaza etsin.
- Canlı olduğunun farkındayken ölürsen, canlı; ölü gibi yaşarken, zaten öldüğünün anlamı yok…
- ‘Ölmek için canlı olmak lazım’, değil mi hocam?
- Ben hiç ölmedim ama anlatanlar ‘iyi bir şey’ olmadığını söylüyor, ben de buna inanıyorum. Demem o ki; cana ölüm yok… Ölüm, topraktan aldığını geri vermektir.
- Siz hiç ölünün öldüğünü gördünüz mü? Hep canlı iken ölüm gelir ölüm... Ölüye, ikinci bir ölüm gelmez ki.
- Bizim gibi ‘ölüleri’ buldunuz tabi. Bulmuş iken içinden çıkılamaz sorular sorarak, sorguya çekersiniz.
- Size bir ipucu: Pencereden etrafınıza bakın... Sayamayacağınız kadar çok... Gördüğünüz neyse, işte o… Ama şu var: ‘topu topu 1 dakikalık an’ı nasıl anlatabilirim?
- Canlıdan canlıya değişir, kimi işkence kimi vuslat…
- Gogol'un Ölü Canlar kitabını hatırladım şimdi… Kimilerini ölülerden say gitsin çünkü canlı canı ölüdür ölüü…