ÇAĞDAŞ DELİ’NİN HATIRLADIKLARI

Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK

‘ÇAĞDAŞ DELİ’NİN HATIRLADIKLARI Prof. Dr. Salih Şimşek

‘Karaoğlan’ lakaplı eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in, kendisiyle yapılan bir mülakatta, geçmişinden bahsederken, “ben 1960’larda çalışma bakanlığı yapmıştım. Yani tam hatırlamıyorum ama 1995’e kadar sürdü bu görevim…” demesinin üzerinden yıllar geçti ama Çağdaş Deli unutmadı.

Türkiye’de gelmiş geçmiş demagoglar arasında ilk sırayı alan, ‘Çoban Sülü’, ‘Morrison Süleyman’ ve ‘İslam-köylü’ gibi pek çok lakap taşıyan Süleyman Demirel’in bir seçim kampanyasında, muhalif partileri kastederek “Kim ne veriyorsa, beş lira fazlasını vereceğim” demesinin üzerinden yıllar geçti.

12 Eylül Askerî Darbesi’nin gerçek sebebini, sonuçlarına bakarak bir türlü anlayamayan bir vatandaş, bir vesile ile ‘netekim’ Org Gen. Kenan Evren’e; “ Paşam sahi siz bu 12 Eylülü kime karşı yaptınız?” diye sorunca, Evren’in o vatandaşa “valla doğrusunu istersen, ben de pek iyi hatırlayamıyorum. Ama galiba sabaha karşı yapmıştık’ demesinin üzerinden yıllar geçti.

12 Eylül 1980 öncesinin karanlık günleri... Anarşi, yokluklar, kuyruklar, kan gövdeyi götürüyor... Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve Ana muhalefet partisi lideri Bülent Ecevit… Ama bunlar sözüm ona dargınlar... İkili bir cenazede bir araya gelmek zorunda kalırlar. El sıkışsalar bir dert, sıkışmasalar ayrı bir dert… Neticede tokalaşmak zorunda kalırlar... Cenaze töreni sonrasında gazeteciler, büyük demagog Süleyman Demirel’e büyük bir heyecanla sorarlar: Sayın Demirel, sayın Demirel, sayın Ecevit'in elini sıktınız? Demiel'in cevabı tam demogogcadır ve ‘unutulmayanlar sözler’ arasındadır: Elini sıkmayıp da, ya neresini sıkacaktık?

Fî tarihinde, zamanın Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, İran’ı ziyaret eder. Resmi ziyaretler yapılır. Müzakereler olur ve seyahatin resmî tarafı biter. Sonra ekip İran’ın meşhur şehirlerinden Hâfız-ı Şîrâzî'nin mezarının bulunduğu Şiraz’a gider. Burada gidilen yerlerden biri, İran'ın büyük şairlerinden Hafız’ın kabridir. Kabir başına gelindiğinde, İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhurbaşkanı Korutürk'e "Sayın Cumhurbaşkanım, bir Fatiha okuyabilir miyiz?" diye sorar. Koruturk, "olmaz! Biz laik devletiz!" diye itiraz eder. Aldığı bu menfî cevap üzerine Dışişleri Bakanı Çağlayangil, Yahya Kemal Beyatlı'nın o meşhur "Rindlerin Ölümü" adlı şiirini okur:

Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış

Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle

Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.


Ölüm, asûde bahar ülkesidir bir rinde

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her sabah bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

Şiir bitirince Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, aynen şunu söyledi: "Sayın Çağlayangil, Fatiha'yı ne güzel okudun!"

Herkes her şeyi unutabilir ama Tarihin Meczupları hiçbir ayrıntıyı unutmaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.