Çok kişi bilmez, gönül tellerinin algıları farklıdır...
Var olan kızarır, adamda yüz yoksa… Olmayan yüz nasıl kızarsın ki...
Allah encamımızı hayreylesin. Aslında dua etmeye bile yüzümüz yok ama...
Hani demek istiyorum ki; başlayan bazı şeyler, bir karış yol alamadan bitebilir.
Herkes inandığını söyler; inandığından farklı söyleyenler münafık ve yalancılardır.
Hayvanlarda olduğu gibi, pek çok insan da, bu fâni dünyada yaşadıklarını bilmiyor.
Maddî veya manevî tabusu olanların üzerine gitmek, nefretten başka bir şey sağlamaz!
'Edep'ten nasibi olmayanlara hakaret ederseniz, susarlar ve 'edebimden susuyorum' derler.
Hiç bir insan -şayet insansa- hiç bir şekilde ‘tarafsız’ olamaz... Ancak ‘robotlar’ tarafsızdır.
Belki bilen vardır ama ben yeni öğrendim: Mezhepleri geniş olanın, midesi de geniş olurmuş.
Şerefsizliği 'belgelenmiş' şerefsizleri savunanlara, ‘şeddeli’ ya da ‘katmerli’ şerefsiz dense yeridir.
Karakter yoksunu birine 'karaktersiz' diye hitap etmek, ona hakaret değil, bir durum tespitidir.
Uzun sözün kısası veya ‘hülâsa’ balıklar suda yaşadıklarını bilmezlermiş, lağım fareleri de kanalizasyonlarda yaşadıklarını...
'İnanan' insanlar, ne tür olaylar vuku bulursa bulsun, hiç bir zaman 'umutsuz' olamazlar. Umutsuzluk inançlarına aykırıdır.
'Kusursuz bir aptallığa' sahip olan insanlarla hiçbir şeyi tartışamaz ve hiçbir işbirliği yapamaz ve hiçbir yere varamazsınız.
Bilenler bilir de… Bilmeyenler bilmeseler de olur: Bazı ‘insanlar’da mide yoktur, onun yerine işkembe vardır. Mide insanda olur.
Evet, evet... Daha önce söylemiştim ama tekrarda zarar yok! Hepimiz, ama hepimiz ölüm gelinceye kadar yaşayacağız. Endişeye gerek yok.
Ne garip! Ne kadar korkarsan kork, ne kadar hatırlamak istemesen isteme. Mutlak gerçekle yüzleşeceksin. İyisi mi kendini yavaş yavaş hazırla.
Yahu Dostlar! Cehaletimi bağışlayın. Meğer şimdiye kadar yanlış biliyormuşum. Bir dostum düzeltti, sağ olsun: Köprüyü geçene kadar öküze deve denirmiş... Siz de öğrenin.
Toplumumuzda öyle insanlar vardır ki; bunlar sahip oldukları kıymetlerin kıymetini bilmezler... Tıpkı balıkların su içinde yaşadıklarını bilmedikleri gibi... Ya da insanların teneffüs ettikleri havanın nefes darlığı çekmedikleri sürece hiç farkında olmadıkları gibi...
Adam ömrü boyunca bulunduğu kasabanın dışına çıkmamış... Meselâ akşam gittiği mahalle kahvehanesinde, ateşli bir konu tartışılıyor. Her kafadan bir ses... Adam hükmü basıyor: Olmaz efendim olamaz. Böyle bir şey dünyanın hiç bir yerinde yok! Nasıl? 50 senedir dünyayı gezen birinden daha iyi biliyor, maşallah...
Hülâsa:
Sızıntı daha çok da…