Yerli ve millî elektrikli traktör.!!!
Yâ Rabb Sana hamdü senâlar olsun.
Er-Rezzâk olan Mevlâ'm bu günler için saklamış sanki.!!!
Gayri Türkiye'nin nüfusu 500 milyon olsa ne tasa? Yıllık 22 milyon ton buğday ihtiyâcımızın tamamını karşıyabileceği gibi ihrâç bile edebileceğimiz verimlilikde buğday tohumları bulundu.
Yapılan bir kazıda küp içinde bulunan 7000 yıllık "Anadolu siyez" buğday tohumlarının deneme üretimi başarı bir şekilde devâm ediyor. Her bir buğay tanesinden 8000 buğay tanesi elde edilebilecek.!!!
Yabancı ülkelerin hibrit tohumlarına inat Anadolunun endemik buğday tohumunun ilk başakları şu an hasat mevsiminde.!!!
İnşâ-Allâh sonuç umduğumuz gibi olursa ihtiyâcımızın tamamını yerli üretimle karşıladığımız gibi fazlasını da satacağız.
Zirâ, buğday artık dünyâda stratejik bir gıda konumunda.!
Küp içinde bulunanlar 7 bin yıllık olsa da esâsen Anadolu Siyez buğdayının târihçesi 10-12 bin sene öncesine dayanır.14 kromozonlu bir buğdaydır "Anadolu Siyez Buğdayı".!!!
İlk üretiminin Güneydoğu Anadolu Bölgesi/Karacadağ mıntıkasında yapıldığı rivâyet edilir. Şimdilerde ise, daha çok Kastamonu bölgesinde yetiştiriliyor.
Bu nedenle "Kastamonu Siyezi" diyenler bile var. İsmi, Hititçe “Zız” kelimesinden gelme.!
Yıllarca söylene söylene siyeze dönüşmüş.Bilimsel adı,Triticum Monococcum.
En temel özelliği, genetik yapısının hiç bozulmamış olması.!
Kısa saplı, çok deneli, tek başakçıklı ve sert bir kavuz yapısı sebebiyle hastalıklara ve zararlılara karşı oldukça dayanıklı.
Bu yapısı onu genetik koruduğu gibi soğuğa karşı da dayanıklı kılmış.
Öğütülürken firesi %30 kadar.!
Bulgurdaki firesi %50-60 arası.!
Kastamonu’da yetişen siyez, daha çok hayvan yemi olarak tüketilir. İnsânî tüketimi, ikinci plandadır.
Besin döngüsünde bu bile iyi bir geri dönüş demekdir.
Biraz arpayı andıran bir yapısı var.
Siyez, soğuk ve kar altında kalmayı seviyor. Daha çok Erzincan, Tekirdağ, Kocaeli, Edirne, Kars’da ekiliyor. Gün geçdikçe de yayılıyor..Sıcak bölgeler hâriç, her toprakda yetişse de kendi toprağı gibi olmuyor. Bu manâda endemik bile denilebilir.
Siyezin gluten oranı düşük olsa da sıfır olmadığı için çölyak hastalarının gluten intoleransı açısından dikkâtli kullanmak gerekir.!!!
Diğer buğday çeşitlerine göre, iki kat daha fazla A vitamini ve demir içerir. Çinko ve folik asit değeri daha fazla.!
Karotenoidler de yine siyezde fazla. Sindirimi daha kolay.!
Genetiği değişmeksizin Anadolu'da adaptasyonunu tamamlamış yerli tohum olması hasebiyle sağlık açısından bire bir.!
Kastamonuluların "Taşa atsan çıkar" denilen siyeze sâhib çıkmamız gerekir. Aksi hâlde biri gelir bizim tohumumuza sâhib çıkar. Çünkü;
Son yıllarda Amerika, Ukrayna, İspanya gibi ülkelerde dahi ekimi yapılmaya başlandı.
Birkaç yıl öncesine kadar siyezden sâdece bulgur ve un yapılabiliyordu.
Bugünse, normal buğdaydan ne yapılıyorsa siyezden de aynısını az yapmak mümkün.!
Meselâ; Siyez unundan tarhana, ezme, makarna, hatda mantı bile yapılabiliyor.
Siyez ununu çıplak gözle ayırt etmek çok zordur.
Siyezli bir kurabiye, yâ da siyezli bir ürün dendiğinde tüketicinin bunun ne kadarının siyezli olduğunu bilmesi imkânsız gibidir.
Aslında ne yediğimizi bilmemiz gerekiyor?!
Artık, evlerimizde makarnadan çorbaya kadar siyez kullanmak gerek.!
Prof.Cânân Karatay Hocamızın tavsîyesi de tâbîi gıdalar değil mi?
Daha sağlıklı bir buğday tüketmek isteyenler kendi buğdayına sâhib çıkmalıdır
GDO’suz bir besin maddesi olan siyez buğdayını önemsemek, üretimini teşvik etmek bizim görevimizdir.
Özellikle Kastamonu/İhsângazi İlçesi kuzey yamaçlarında yetişen siyez buğdayı ve bunlardan yapılan ürünleri tercih etmemiz gerekebilir.
Diğer tarâfdan siyez buğdayının dışında Kavılcadan bahsedenler var. Iğdır’ın dağ köylerinde bulunur, buğdayların en eskisi Kavılca’dır diyenler.!!!
Kavılca yüksek yayla ve çok soğuk iklimde yetişir.
Siyez ise, nisbeten daha alçak ve ana yurduna göre daha ılıman olan Orta Anadolu platosu ve Anadolu platosu yamaçlarında yetişir.
Siyez kavılca’ya göre, kepek kabuğu daha incelmiş, sertliği biraz daha azalmış türüdür..l
Siyez atadır. Asıl atâ da Kavılca’dır. Bizde Meksika buğdayı diye bilinen Sonora buğdayı gibi.!
Siyez buğdayı, yüksek yayla, donmuş toprak ve kıraç yer ister tüm özelliklerini kaybetmemesi için.!!!
Kavılca buğdayı ise, Hüdâ-yi nabit olan yabanî buğdaydan geliştirilmiş en eski buğdaydır. Kavılca’dan sonra Siyezdir. Ne var ki, Kavılca yâni gernik ile Siyeze kardeş diyenler az değil.!
Buna rağmen siyez 14 kromozomlu olmasına karşılık Kavılcanın anası Akbuğday denilen Aegliops Speltoides isimli yabanî bir akrabadan gelen ilâve 14 kromozom ile birlikde 28 kromozomludur.
Çünkü, aralarındaki fark yetiştiği yerin yüksekliği ve iklimine bağlı olarak geçirdiği değişimdir.
Kavılca 1300-1500 m.hatda daha yüksek yerlerde ve sert kışların olduğu bölgelerde, Siyez ise; 800-1000 metre yükseklikde ve nîsbeten daha ılık olsa da yinede toprağın donduğu bölgelerde yetişir.
Örneğin Kavılca Kars, Ardahan ve Erciyes eteklerinde yetişir.
Siyez Ilgaz-Kastamonu bölgesinin güney ovalarında.!!!
Gerek Diyez ve gerekse kavılca denilen gernik buğdayı don görmeyen vatân topraklarında yetişmez.
Bu gibi yerlerde Karakılçık veya Sarı Buğday ekimi yapılabilir.
Kalın sağlıcakla.!