Müslüman Milletlerdeki Şirk Görüntüleri
Müslüman milletlerin bazı fertlerinde görülen İslam inancıyla bağdaşmayan tutum ve davranışlar vardır ki , bunlar çok kere şirk görünüşündedir . Şimdi bun lar üzerinde açıklamalar yaparak , okuyanların bunları tanımalarına yardımcı olacağız .
1- Halkta şöyle bir inanç vardır : Dünyada ku tuplar ve evliyalardan , salihlerden abidler vardır , bunlar insanların hayatında muayyen tasarruf kudretlerine sa hiptirler , bazılarına yetki verir , bazılarını azleder , ihsan da bulunur ve men ederler , zarar ve fayda verebilirler ; Müslüman halk arasında böyle yayılmıştır .
Bu kutup ve âbidlerin divanı vardır ; bu divana " Divânü's - Salihin " denilir ; kararlar ve merasimler , falanın kazancı ve kurtu luşu yahut da zararı bu divandan çıkar !
İnsanlardan birçoğunun kalpleri bu salihlere bağ lanır , dillerde bunlar söylenir , onlardan yardım istenir , şiddetler karşısında onlara dua edilir , belalardan kur tulmak için onlara yalvarılır ; bütün bunlar , rububiyette Allah'a açıkça şirk koşmaktır . Çünkü kainatta Allah'tan başkasına ve O'nunla beraber tasarruf ve idare etmek hakkı olduğuna inanmak vardır . Bu da şirktir .
2- İlim erbabından bazılarında , " evliyanın ve sa lihlerin ruhlarında öldükten sonra bazı tasarruflar bu lunduğuna inanmak " vardır . Bu batil ve uydurma inanç yaygındır , Müslümanlardan bazılarının kalbine yerleş miştir , o derecede ki , türbeler , mezarlıklar ve şehitlikler her korkan , her hastalığına şifa arayan için sığınılacak ve baş vurulacak yerler olmuştur .
Kendisine bir sıkıntı isabet eden , bir zulme uğrayan yahut bir felaketle karşı laşan , bu türbe ve kabirlere sığınır olmuşlardır . O saha larda eğlenir , sahiplerinden ihtiyacının giderilmesini , ya hut da sıkıntısının uzaklaştırılmasını ister olmuşlardır ! Nice hastalar vardır ki , bu türbelere taşınmışlar , oralara gitmişlerdir . Nice felaketlere uğrayanlar ve ihti yaç sahipleri vardır ki , oralara yönelmişler ve bu alanla ra yerleşmişlerdir .
Bunların hepsi de , bu türbelerde ve mezarlarda yatanlardan bir şeyler beklemektedirler . Hatta halk arasında şu söz yayılmıştır : " Güçleştiği za man işler , size gereklidir kabirlere gidişler ! " Onlardan yardım istemek , onlarin yanında dua etmek için buralara gelirler . Akıllı bir mümin , böyle şey lerin açık bir şirk olduğundan şüphe etmez . Çünkü evli yaların ve salihlerin ruhlarının vermek , almak , zarar ve fayda sağlamak gibi yetkilerinin olduğuna inanmak şirk tir .
3- Cinlerden korkmak , onlardan yardım beklemek ve onlara kurban kesmek , evler yapılırken , binaların tamamlanması anında , oturulmak istendiğinde , veba hastalığının ve diğer bulaşıcı hastalıkların yaygınlaşması anında kurban kesmek , bütün bunlar cahil müslüman lar arasında mevcuttur ve açıkça Yüce Allah'ın rububi yetine şirk koşmaktır . Çünkü cinlerin bazı yetkilere ve tasarruflara sahip olduklarına inanmak , Allah'ın irade sinin dışındadır .
Bunlar insanlardan Allah'ın sevdiği kişilerin kalbi ne şeytanın koyduğu şeylerdir ki , onunla amel etsin , onları yaysın da cahil müslümanların kalbinde bir inanç haline gelsin . İşte bu cin şeytanlarının , Yüce Allah'ın rububiyetine ortak kılmaları ve kendilerine iman ettir meleridir .
Yüce Allah'a sığınırız . 4- Tasavvuf ve tarikat adamlarından olan şeyhleri takdis etmek , Allah'a ve Rasûlü'ne itaatin dışında onla ra itaat etmek , ortaya attıkları bidat ve batıl davranışları kabul etmek , ilahi sünnetleri terk etmek ve onlara düş manlık göstermek , ilahi kanunlara düşmanlık içinde yaşamak ve bu yola çağıranlara uymak , onlara mutlak olarak bağlanmak , ruhlarını kendilerine hakim kılmak , gizli ve açık yönlerini bildiklerine inanmak , bütün halle rini keşfettiklerini , içlerinden geçen her şeye muttali bu lunduklarını kabul ederek onların huzurunda küçülmek , kendilerini küçültmek , önlerinde eğilmek , mallarını , canlarını ve namuslarını onlara teslim edecek kadar onlara bağlanmak ...
5- İslam'a uymayan hükümlere teslimiyet , onlara tam bir rıza ve zorlamaksızın itaat etmek . O derecede ki , batıl ile hükmedip küfür kanunlarıyla idare ederek , ha ramı helal ve helali haram sayanlara , bütün bu halle rinde itaat edip reddetmemek ve onlardan uzaklaşma mak . Bu saydıklarımızla vasıflanmak , bunları yaşamak , rıza göstermek , doğruluğuna inanmak Yüce Allah'a açıkça şirk koşmaktır . Çünkü Allah'a isyan olan bir dav ranışa zorlama olmaksızın itaat etmek küfürdür .
Bu hakikate Adiyy bin Hatim et - Tai'nin hadisi şa hittir . Bu mübarek zat , Cahiliye döneminde Hıristiyan idi . Sonra müslüman oldu . Ehl - i Kitab'ın durumu hak kındaki şu ayeti okurken Rasûlullah'ı işitti : " Onlar , alimlerini ve rahiplerini , Allah'tan başka rabler edindiler ; Meryem'in oğlu Mesih'i de . Halbuki onlar da , ancak bir olan Allah'a ibadet etmekle emro lunmuşlardı . Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur . O , müşriklerin ortak koştuğu şeylerden tamamen münezzeh " 13 tir .
Adiyy , onlara ibadet ettiklerini kabul etmedi . Rasûlullah da ( s.a.v. ) ona şöyle dedi : " Onlar size haramı helal gösteriyor , siz de helal kabul etmiyor muydunuz ? Helali de haram sayıyorlar siz de haram kabul etmiyor muydunuz ? " Adiyy : " Evet . " dedi . Peygamberimiz ( s.a.v. ) de şöyle ce vap verdi :
" Onların ibadeti işte budur . " ¹4 Şunu da belirtelim ki , bugün müslüman milletler de görülen ve rububiyete şirk sayılan görüntülerin se beplerini sorarsanız , kesin bir cevap verilemez . Belki bu milletlerin cehaletinden , Allah'ın kitabını , Resûlullah'ın sünnetini bilmemelerindendir .
Bu da onları okumama larından ve yaşamamalarından ileri gelmektedir . İs lam'a düşman olanların , ondan intikam almak isteyen lerin , inanç esaslarını bozmak için hazırladıkları oyunları
da unutmamak gerekir . Bu sebepler ile ilim ve imandan son derece uzaklaştılar . Yüce Allah'a zatında , sıfatların da ve isimlerinde ortak edindiler . Aynı zamanda bu hatalara ibadetlerinde de düştüler .
Ibadetlerde şirk koşmak , başkasını O'na denk tutmaktır . Bu da şirktir , küfürdür . Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur :
" Allah , kendinden başka ibadete müstahak bir varlık olmadığını delillerle açıkladı . " " 15 " Kesin olarak biliniz ki , Allah'tan başka ilah yok
m16
Küfürle beraber şirk ise değişmektedir . Bazı şirkler küfür olmaz . Çünkü şirkin küçüğü ve gizlisi vardır . Bu hususta Rasulullah'ın ( s.a.v. ) verdiği bir haber vardır : Ashabından bazılarından şirke ait sözler işitti , fakat bu sözlerin sahiplerini kafir saymadı . Dinden çıktığına da hükmetmedi . Bu hususta şu sözü vardır : - - Sizin hakkınızda korktuğum şeylerin en korkun cu , şirk'ül - asğar = küçük şirktir . - Ey Allah'ın Resulü , şirk'ül - asğar nedir ? - Riyadır . 17
" Allah diler , sen de dilersen " diyen kişiye karşı Peygamberimiz ( s.a.v. ) : " Beni , Allah'a ortak mı koşu yorsun , Allah yalnız başına diler de . " buyurmuştur . " 18
Peygamberimizin ( s.a.v. ) ashabı : " Kalkınız şu mü nafığa karşı Resûlullah'tan ( s.a.v. ) bize karşı yardım isteyiniz . " dedikleri zaman onlara karşı : " Benden yar dım istenmez , ancak Allah'tan yardım istenir . " sözü de buna delildir . 19
Peygamberimizin ( s.a.v. ) : " Allah'tan başkası adına yemin eden kimse muhakkak ki , Allah'a şirk koşmuş olur .
" 20 sözü ile şu sözleri de bu konuya delildir : " Ey insanlar ! Şu şirkten korkunuz , sakınınız , çün kü o karıncanın yürüyüşünden daha gizlidir .
Karıncanın yürüyüşünden daha gizlidir de ondan nasıl sakınalım ya Resûlallah ? .. Şöyle cevap verdi : " Ey Allah'ım , bildiğimiz bir şeyi Sana şirk koşmak tan Sana sığınırız , bilmediğimiz şeyden de bağışlamanı isteriz , deyiniz . " 21
Resûlullah ( s.a.v. ) bütün bunlarda kişinin dinden çıktığına veya küfre girdiğine hükmetmemiştir . Bundan dolayıdır ki , ibadetin şirkinde küfrü belirttik . Çünkü bu ibadetin sahibi onun şirk olduğunu bilerek israrla ve inatla , birtakım dünyevi menfaatler , mal , makam ve mevki düşüncesiyle hareket etmektedir .
Müslümanlardan bazıları ise dualarında hataya düşerler . İbadetin en büyük görüntülerinden olan , onun tamamlayıcısı bulunan dua ancak ve ancak Allah'a ya pılır . O'ndan başkasına dua etmek , şirktir , haramdır .
Dua edilen ister nebi olsun isterse veli olsun , Allah'tan başkasına dua eden müşrik olur , kafir , zalim , cahil ve muannit ( yalancı , müfteri ) olur . Diğer bir hata şekli , güç durumda kalan kişilerin , bir hastalığa veya felakete uğrayanların yardım isterne lerindedir .
Yardımı istenen ister veli olsun isterse nebi olsun , kişi kendini duymayan , yerini görmeyen ve hali ni bilmeyen kişiden yardım istemiş olacağından şirk koşmuş olur . Yüce Allah mümin kullarını şöyle uyar maktadır :
" Ancak Sana ibadet ederiz ( Senden başka ibadete layık yoktur ) ve ( hem ibadetlerimizde hem de bütün ihtiyaçlarımızda ) yalnız Senden yardım isteriz . " 22 Resûlullah ( s.a.v. ) , Abdullah bin Abbas ( r.a. ) haz retlerine sadece Allah'tan yardım istemeyi tavsiye et miştir : " İstediğin zaman sadece O'ndan yardım iste . 1723
Müslümanlarda görülen şirklerden bir tanesi de yeminlerdedir . Yemin ancak Allah adına yapılır . Başka SI adına yemin eden kişi şirke sapmış olur . Nebi ( s.a.v. ) başkası adına yemin etmeyi yasaklamış ve bunu şirk saymıştır : " Dikkatli olunuz ! Allah , babalarınızın adına yemin etmekten sizi yasaklamıştır . Kim yemin ederse Allah adina etsin , yahut sussun . 124
Başka bir hadisinde de şöyle buyuruyor : " Kim Al lah'tan başkasına yemin ederse şirk koşmuş olur . "
Başka bir rivayette " Küfretmiş olur . " şeklindedir.25 Bu kadar önemli ve nazik konularda Müslümanla
nn uyanık olmaları ve tehlikeli durumlara düşmemeleri gerekir .
Bunun için de yaptığı ibadetin , davranışın ve söylediği sözün anlamını bilerek yapmalı ve söylemeli dir . Haktan , hidayetten ve doğru yoldan uzaklaştırma ması için Allah'a sığınmalıdır . Allah'ım ! Bizi hidayetinden mahrum eyleme !
Amin !!!
Allah'a şirk koşmaktan sonra zikredilen " sihir " in insan hayatına yaptığı menfi tesir , perişan duruma dü şürülmüş zavallıların üzerinde açıkça görülmektedir . Mecnun gibi dolaşan , ne yaptığını bilmez ve ne söyle yeceğini ifadeden aciz hale gelen bu kimse , yapılan büyünün tesiri ile , su içindeki sabun gibi erimektedir . Sağlığı yerinde ve aklı başında bulunan bir kimseyi bu hale getiren sihirbaz , Allah'a ortak tanımanın peşinden gelen büyük bir günah kazanmış olmaktadır .
Haksız olarak bir insanın hayatına kıymanın ve yetim malı yemenin zararı , herkesçe bilinen bir gerçek tir . Bu sebeple sözü uzatmayı zaman israfı olarak kabul etmekteyiz . Faizin zararlarını ve uhrevi sorumluluğunu bundan sonraki bahiste açıklayacağız . Düşmanla göğüs göğüse muharebenin başladığı sırada , arkasını dönerek savaş sahasından kaçmak , düşmanların zafer kazanmasına zemin hazırlamak oldu ğu için , büyük günahlar arasında sayılmıştır .
Bu hükümden " ricat " hali müstesnadır . Baştaki komutanın emri ile ve bir harp hilesi olmak üzere veya daha münasip bir yerde müdafaa hattı kurma düşünce si ile geri çekilmek , savaş sahasından kaçmak değildir . Hadis - i şerifte zikredilen firar , korkudan kaynaklanmak ta ve canını kurtarmak için vatanı feda etmeye razı ol maktır .
Muhsanat , " muhsane " kelimesinin çoğul ifadesi dir . Lugat itibariyle " namuslu kadınlar " anlamına gel mektedir . Fıkıh istilahında hür , akıllı , ergenlik çağına ulaşmış , sahih ( geçerli ) bir nikahla evli bulunan kadına " muhsane " denilmektedir . Bu kadınların " ğafilat " sıfatı ile tavsif olunmasına gelince , kötülükten habersiz , fena lik düşünmeyen , zinadan uzak ve bu suçla itham olun maktan gafil bulunan , saf ve temiz kalpli kadınlar de mektir .
Inanmış , şerefli ve temiz kalpli bir kadına zina ifti rasında bulunmak , onun yuvasının yıkılmasına , perişan hale gelmesine ve halkın arasına çıkamamasına sebep olur . Bu şeyi isnat ve iftirayı yapan kimse , çok büyük bir cürüm kazanmış sayılmaktadır .
Namuslu , evli ve mümin bir kadına zina iftirasında bulunmanın cezasına gelince ; müfteri , hür bir kimse ise , ceza olarak kendisine seksen değnek vurulur . Köle ise kırk değnek vurulmak suretiyle cezalandırılır . Bu tecziye , sadece kadına iftira atana mahsus değildir . Müslüman bir erkeğe zina iftirasında bulunan kimseye de aynı ceza uygulanır .
Hadis - i şerifin başındaki yedi helak edici şeye dik kat çekilirken , " Bunlardan çekinin . " buyrulmaktadır . Bu ifade , " terk edin " ihtarından daha anlamlı bir mana taşımaktadır . Bu yasaklama tarzı , günahları işleyeni de , onlara meyli bulunanı da suçtan uzaklaştırmayı hedef olarak kabul etmenin yoludur .
13- Sûre - i Tevbe , 31
14- Tirmizi ve Ahmed rivayet etmişlerdir .
15 -Sûre - i Âl - i Imran , 18
16 -Sûre - i Muhammed , 19
17-el - Müsned , Imam Ahmed , 5 : 428
18-Ahmed , 1 : 214
19- Ahmed , 5 : 319
20- Tirmizi , Nüzur , 9 21 Ahmed , 4 : 403
22- Sûre - i Fâtiha , 5 Tirmizi , Kıyame , 59
23- Tirmizi kiyam
24- Ebu Lu'lü ve'l - Mercan , 2 : 180
25- Tirmizi , " Bu hadis hasendir . " demiştir.