BİR KADININ SERENCAMI -1

İbrahim Halil ER

Avukat
Kadın, boşanma davası açmak için arkadaşı olan Avukatın ofisine üzgün ve başı öne eğilmiş bir şekilde girdi. Avukat arkadaşı onu gülerek karşıladı. Bir derdinin olduğunu anlamıştı, hatta dertten öte iş ve müşteri kokusu alıyordu. Artık yılların arkadaşına bir dost gibi değil de bir müşteri gibi bakıyordu. Sanki ciğer görmüş kedi gibiydi. Ses ve tavrı bile değişmişti. İş ve para kokusu seziyordu. 
Kadın çayını yudumlarken bir yandan da salya sümük ağlayarak kocasından artık ayrılacağını ve onun baskılarına dayanamadığını belirtiyordu. 
Avukat Netice'nin keyfi yerine gelmişti. Nedense başkalarının felaketleri onun ganimeti oluyordu. 
Hemen profesyonel bir tavır takındı
- Afferin kız, iyi yapmışsın. Bu zamanda kadınlar artık kendilerini ezdirmemeli, yeri geldiğinde tavır koymalı, ne o öyle koca baskısı ve kaprisi. Hem biz kendi kendimize yeteriz, onlara ihtiyacımız bile yok. Hem senin gibi kadına erkek mi yok? O şapşaldan daha iyisine layıksın. Sen merak etme...
Kadın, arkadaşının bu sözlerine şaşırdı. Aslında böyle bir tavrı beklemiyordu. Çünkü her ne kadar avukat olan arkadaşının yanına gelmiş ve kararını belirtmişse de ondan bir nasihat ve belki de bu kararını gözden geçir demesini bekliyordu. Arkadaşının yüzüne baktığında burada bir avukat yüzü gördü, arkadaşı yoktu.... 
- Evet haklısın, dedi
- Tabi ki haklıyım, bana gelmen de iyi olmuş. Ben sana yardım ederim ve o herifi donuna kadar yolarım. Merak etme, kimse sana bir şey yapamaz... 
Kadın, arkadaşının şefkati ve koruması altına alındığını hissetti. Bu durum onun ağzında buruk bir tat bırakmıştı. Halbuki eşi de onu koruyordu ve hiç bir zaman da minnet etmiyor, üstelik kendi kaprisini de çekiyordu. Doğru mu karar vermişti acaba diye düşündü. Bir dost, her ne kadar ayrılmaya karar verse de bunu desteklemek yerine iki taraf arasındaki ilişkilerin sürdürülmesi için çaba göstermesi gerekmez miydi? Sorunlarını çözmek için uğraşmaz mıydı?
- Nasıl olacak bu iş? diye sorabildi
- Merak etme ben nafaka, ev eşyası ve tazminat alırım.
- Tazminat mı?
- Evet tazminat, ne sandın ya? hem de 400 bin lira alacağım.
- Biz ayrılırken bu konu gündemde yoktu, hem eşimin 400 bin lirası da yok ki...
- Sen o kısmı merak etme, 400 bin der, pazarlığı yüksekten açarız, ne koparırsak kardır. Hem böylece benim ücreti de aradan çıkarmış oluruz. 
- Nasıl yani? ücret
- Tabi ki ücret, burası hayır kurumu değil ki? Ama merak etme sen dostum olduğun için senin işler için para almam, tüm masrafları ben karşılarım ama alacağın tazminatın yüzde onu benim...
Kadın şaşırmıştı. Doğru yapıp yapmadığına artık emin değildi. Arkadaşı Netice hanım hemen sekreterinden gerekli evrakları aldı, kadına imzalattı. Notere arabasıyla götürüp vekalet aldı. Müşteriyi yalnız bırakmamalıydı, yoksa fikrini değiştirebilir uçabilirdi. Vekalet aldıktan sonra şunu eklemeyi unutmadı...
- Bak kızım! kesinlikle o herifle görüşmeyecek hatta mesajlarına bile cevap vermeyeceksin. Sana yalvarsa bile bir daha dönmeyeceksin. Ayaklarını yere sağlam bas. Biz kadınların gücünü görmeli ve ezilmeli... Yeter artık yüzyıllardır ezilmiş olduğumuz...

Kadın, üzgün bir şekilde ayrıldı oradan. Eve gidemedi çünkü ev onun canını acıtıyordu, eşinin kokusu vardı her yerde... Onu hatırlatıyordu her şey. Bu nedenle sokaklarda başıboş dolaştı. Sonra bir arkadaşının yanına gitti. Ama ona boşanacağını söylemedi. 
Günler geçtikçe eşinin barışma mesajları ve hatta çocuklarını araya koyup tekrar bir araya gelme isteklerine kulağını tıkadı. Çünkü Avukatı onu bu konuda uyarmıştı. Boşanma süreçlerinde erkekler, kadınlara böyle oyunlar oynuyorlardı. Kadın, eşinin gönderdiği sevgi, öfke ve kızgınlık yüklü tüm mesajlarını avukatına yollamaktan çekinmedi. Ne de olsa mahkemede kullanılması için delile ihtiyaçları vardı.

Oda bir süre sonra bekar bir kadın olmanın dayanılmaz cazibesi ve özgürlüğüne kendisini kaptırdı. Arayanı yok, soranı yok, hesap isteyeni yok, yemek yapma derdi yok, nerde akşam orda sabah bir hayatı vardı. Çocukları kocasının üzerine atıp arkadaşlarının yanına başka şehirlere gitti. Orada gezdi dolaştı. Hoşuna giden erkeklerin arabasına binmekten onlarla kafe köşelerinde geç saatlere kadar oturmaktan çekinmedi. Hatta dostların gazına gelerek memleketinde siyasete girip seçim çalışmalarına bile katıldı. Hele siyasi çalışmalar sürecinde ilgi odağı olması onu mest etmişti. Yıllardır bu kadar ilgi görmemişti. Nasıl büyük bir insan olduğunu şimdi anlıyordu. Kocası onun kıymetini bilmemişti, ama başkaları onun ne kadar değerli olduğunu anlıyorlardı. Ayrılmakla ne iyi etmişti. 
Tek sorun paraya ihtiyacı vardı, kira ve diğer masrafları nasıl karşılayacaktı. 
Neyseki dostu Avukat Netice hanım burada da imdadına yetişti. Hemen bir mahkeme kararı çıkararak kocasından tedbir nafakası aldı. Üstelik çocuk bakım ücretini bile aldı. Halbuki çocuklara kendisi bakmıyordu, kocası bakıyordu. Ama ne önemi vardı bu kadar ufak detayların.
Kadın, artık kendini yeni hayatına kaptırmıştı. Ama güzel günler bitti ve başladığı yere döndü... 
-devam edecek-

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.