ÇOK GARİP BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ
Milletimizin derdi, iş,aş, hayat pahalılığı, siyasetçilerin derdi hangi şehre, kimi aday gösterip daha çok rant elde etsek yönündedir.
Gençlerimizin derdibitirdiğim üniversiteye uygun asgari üçret de olsa devlet garantili iş nasıl bulurum iken, bizim siyasetçilerimiz, yandaşlarına üç beş maaş daha fazla nasıl maaş veririm derdinde.
Ebeveynlerimiz, evlatlarımızı esrardan, eroinden, kakoinden,içkiden, uyuşturucu ve öldürücü madde bağımlılıktan ve internet bağımlılığından nasıl kurtarırım derdinde iken, bizi yönetenlerin derdi evlâtlarını yurt dışında nerede daha iyi eğitim verme derdinde.
Bizim tarımcımız önümüzdeki sene hangi ürünü yetiştirir ve en az zarar etmem derdinde iken, konforlu hayat sürenlerin derdi ise üç kağıt ekonomisinden nasıl daha fazla para kazanırım derdinde,
Bizim gurbetçiler memleket hasretiyle yanıp tutuşurken ve yol parası bulup memlekete gidemezken, kendi ellerimizle konforlu hayat verdiğimiz zevatlar, hangi adalara ; ( Mallorca, İspanya,Formentera, İspanya,Mljet, Hırvatistan,Zakynthos, Yunanistan,Madeira, Portekiz, Mariana Adaları...gibi) tatile gitsek diye plânlar kurma derdinde.
Bizim öğrencilerimizin bir çoğu 7,5 lirayı bulup bir simiz alamazken , konforcularımızın, zengin ve kibrin abidesi durumuna gelmiş büyüklerimizin evlâtları dünyanın en kaliteli üniversitelerinde hem de özel paralarıylâ okuma derdinde!
" Milletin efendisi olan köylüm, el arabası, at arabası, öküz arabası dahi koşamaz iken, ülkemin ileri gelen insanları, torunlarına varıncaya kadar en pahalı son model arabalara binebilmekte, lüks hayatın tadını çıkarabilmektedir.
İktidar uğruna malını feda etmiş, canını da feda etmeye hazır durumda olan milyonlarımız, aylarca devlet hastahanelerinden tedavi olmak için randevu alamazken, bizim devlet büyüklerimiz ve onların etrafını kuşatan elit tabakamız, en kaliteli özel hastahanelerde hem de binlerce dolarlar harcayarak tedavi olabilmektedir.
Filistin'de, Gazze'de, Suriye'nin Çeşitli Bölgelerinde, Yemen'de, Doğu Türkistan'da ve dünyanın bir çok bölgesinde, açlık, sefalet, zulüm, altında din kardeşlerimiz inim inim inerken, müslüman ülkelerin önde gelenleri dinimizi de alet ederek en şatafatlı hayatı sürmeye devam etmektedirler.
30 gün boyunca günde en az 8 saat en ağır işlerde çalıştırılıp ay sonunda sadece 11.400 liracığı reva görenlerin sarayındaki bir dakikalık harcama 23.000 liraymış. Bu tabloya bakıldığında adaletin olmadığı görülmüyor mu?
En zorlu işleri yapan, bu memleketin aslıl evlâtları öğle övünlerini, ya bir simitle, ya da bir çeyrek kuru ekmekle geçirirken, kendi ellerimizle seçtirip TBMM'ne gönderdiğimiz ve çok saygı duyduğumuz vekillerimiz "kuzu pirzolasını" sadece 8 liraya yiyorlarmış. Bizim aşhanelerde 3 çeşit yemek çıkarken TBMM' mizin mutfağında çok değil 150 çeşit yemek çıkıyormuş. Bu bilgilerin bir kısmı biraz ama biraz abartılı olabilir.
Diğer taraftan Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de 6666 Ayet'i Kerime vardır. Camilerimizde en fazla 100 ayet-i konuşulabilmektedir. O ayet-i kerimeler de ibadet ayetleridir. Sol partiler ve milliyetçi lâikçi particiler ya da gazetecilerin bir çoğunun en büyük korkusu "siyasal islâm" korkusuymuş. Yani mevcut hükümetimiz siyasal islâmı hakim kılmak için elinden geldiğini yapıyor diyorlar. Gece- gündüz korkularından gözlerine uyku girmiyormuş.
Büyük umut ve heyecanla intisaplı oldukları şeyhlerine, müritleri zerre misâli toz kondurmazken, hak dava kabul ettiği tarikatı uğruna her türlü fedakârlığı yaparken, yerine göre fakru zaruret içinde gezerken, o tarikatların tepedeki şeyhleri, kavs hazeratları milyon dolarların içinde yüzdüklerii bir vakıadır.
Nerden bakarsanız bakın, bir kokuşmuşluk var her tarafta.Başta dinimizi-mukaddedatımız olmak üzere vatan-bayrak sevgimizi, milli ve manevi değerlerimizi, iyi niyetimizi, saf duygularımızı, sevgimizi ve acıma duygularımızı, muhteşem tarihimizi ve devlet büyüklerimizin, dini ve dünyevi bilgilerimizi, ortak değerlerimizi kullanarak rant ve makam devşirenlerin haddi hesabı yok diyebiliriz. Rant ve makam uğruna istismar etmiyecekleri bir argümanımız kalmadı nerde ise.
Çok akıllıca davranmalı, geçmişteki bizi bizden eden brangaları yıkıp atmalı, silkelenip kendimize dönmeliyiz. Her başımıza gelen musibet, kendi ellerimizle yaptığımızın sonucu olduğunu unutmayalım. Bir başkaki yazımla buluşmak umuduylâ, Allah Teâlâ'ya emanet olunuz.
08.12.2023
M. Cemal TOMAR