"Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır" sözünün hikayesini biliyor musunuz?
Ben çay severim... Hatta 5-10 kişi bir mekanda otursak ve herkes kahve içse bile defalarca;
"Hayır, ben çay içeceğim" dediğim olmuştur."
"Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır" sözünün hikayesi de böyle başlamış denilebilir...
Yıl Miladi 1895... Eminönü'ndeki Üsküdarlı Yusuf Ustanın kahvehanesine bir gün bir Osmanlı mahalle kabadayısı girmiş;
"Herkese benden birer kahve, ama şu Rum hariç" demiş.
Yusuf Usta, herkesi birbirinden ayırmamış, Rum'a da kahve vermiş, itiraz edilince de;
"O da benden, kimseyi ayıramam" demiş.
Yıl Miladi 1905 olmuş... Sisam veya Susam Adasında Rumlar bir isyan çıkarmış... İşe bakın siz; Üsküdarlı Yusuf Usta da, seferberlik gereği askerde orada imiş ve o isyanda esir düşmüş. Kabadayının kahve ikram etmediği ama kendisinin ayırmadığı Rum da isyancılar arasında imiş. Üsküdarlı Yusuf'u tanımış...
Araya girmiş ve serbest kalmasını sağlamış.
"Sen benden bir fincak kahveyi esirgemedin ben de bunun hatırını 40 yıl tuttum" demiş.
Muhtemelen Rum'un matematikle arası fazla iyi değilmiş. Yine de 10 yıl hatır tutan bir insan varsa çevrenizde, vefalı sayılabilir.
İlk kahveyi Habeş keçilerinin yediği ve insanın da dikkatini çektiği anlatılır. Yemen'de ise sulandırıp içmişler.
Günümüze gelirsek, aslında 40 yıl hatırda tutulması gereken kahve çeşitleri var.
Mesela Kopi Luvak kahvesi...
Ben içmedim, fiyatı 550 - 600 dolar kadarmış... Tadı, kokusu ve telvesi filan neredeyse bildiğimiz Türk kahvesi ile aynıymış... Ben deneyip içen lavukların yalancısıyım.
Peki bu Kopi Luvak kahvesi niye böyle pahalı?
Üretimi Endonezya Sumatra adasının misk kedileri tarafından yapılıyormuş.
Görsellerden nasıl üretildiğini inceleyebilirsiniz. 550-600 dolar fiyatı olan kahve efendiye lütfen dışkı demeyiniz.