BİR DERVİŞ AKSAKALDAN ÇEŞİTLEMELER Prof. Dr. Salih Şimşek
İdoller de ‘idol’ olmaktan çıkar bir gün. Gözü ‘kör’ olan ‘aşk’ mı, yoksa ‘başkaları’ mı?
Çanakkale geçileli çok oldu! Kimse farkında bile değil! Durmadan yol yaparsanız gidecek adam bulamazsınız (!)
İmtihanların şekli ne olursa olsun, onlar hep imtihandır! İnsanoğlu, kendi ‘bildiklerini’, başkaları da ‘biliyor’ sanır.
Sözün sahibi 'adam' olmazsa ne söylerse söylesin, o sözün hükmü olmaz! Harekette bereket vardır. Duran yorulur. Her günkünden bir adım daha ileri...
Genetik olsa gerek, develeri o kadar çok seviyorum ki, onlara ‘hayvan’ demek istemiyorum.
‘Düşünen’ insanların, çok kere, ‘düşünmeyen’ insanlara ‘zararı’ olurmuş… Öyle diyorlar da…
Derler ki, ne gelirse âdemoğullarının bir kısmının başına, ‘çok şey’ bilmelerinden (!) gelirmiş…
Birilerine kin ve düşmanlık sebebiyle Savunma Psikolojisi'ne girmek ne garip? Sevinmeye devam edin!
Acı, acıyı; su, sancıyı kesermiş. Yol yorgunluğunu da yeni bir yolculuk keser. Durursanız yorulursunuz.
Herhangi bir kitabın kapak tasarımına bakarak, kitap hakkında hüküm verirseniz, büyük ihtimalle yanılırsınız.
Yine derdim ki, imtihan her yerde imtihandır! Şekli, yolu, yöntemi, çatısı ve yapısı ne olursa olsun imtihan, imtihandır!
Her canlı ölümü tadacaktır. İktisadi hayat da canlı bir organizmadır. Onların da teknik bir ömürleri vardır. Zamanı gelince onlar da öldüler. Bu durum eşyanın tabiatına uygundur.
Neydi o günler beh... Aç yatar ancak tok kalkardık. Telgraf direklerini ‘kürdan’ olarak kullanırdık. Bir ‘Diktatör’ geldi, tüm bu özelliklerimizi kaybettik. Gel de o günleri arama...
Kim olduğunu bilmiyorum, ama birileri bir zamanlar şöyle demiş: Haddini bileceksin / Fırçanı yiyeceksin / Sonucu göreceksin/ Ve kös kös gideceksin! Ben demedim, birileri söylemiş.
Ahhhhhh, ah... Şimdi nasıl özlemini çekmezsiniz o eski günlerin... Maddi hiç bir derdim yoktu. İhtiyacım kadar para basar harcardım. Çok da bonkördüm. Herkese istediği kadar para vermekte mahirdim. Arıyorum o günleri... Şu ‘diktatör’ gelmeseydi var ya... Saltanatımız sürüp gidecekti...
Her ne hikmetse ülkemizde insanların çoğu kendilerini robot zannediyorlar. Herkesin kendileri gibi düşünmelerini, kendilerinin sevdikleri kişileri onların da sevmelerini, sahip oldukları görüşlerin başkaları tarafından paylaşılmalarını ve sevmedikleri kişileri başkalarının da sevmemeleri gerektiğine inanıyorlar. Bilgisayar klavyesinde A tuşuna bastığınızda hep A yazar. Bir insana bir yumruk vurduğunuzda yumruk yiyen hep aynı tepkiyi göstermez. Mesela, o da karşılık verir. Ya da ‘ne yapıyorsun be adam?’ diyebilir. Yere düşebilir, sendeleyebilir v.s. İnsanları hep biyolojik ve ruhi birer varlık olarak kabul etmeyenlerin varacakları yer yoktur!
Gözünüz kör olmasın şarkılar... Siz olmasanız, derviş aksakallar olmasa ben kimleri dinleyeceğim?