- Usta be!
- Efendim.
- Bu son sıralarda türkülere merak sardım. İnsanlar yaşları ilerledikçe öyle mi oluyor.
- Genellikle öyle oluyor. İlk gençlik yıllarında türküler, sonra şarkılar, sonra pop-mop, gitar-mitar, saz-maz, zurna- murna ve ‘sona doğru’ da tekrar türküler seviliyor. Niye sordun ki?
- Bu hafta toplanamadık arkadaşlarla… O yüzden ben de akşam oturdum, kendime bir soru hazırladım. Sonra da farklı kişiler cevap veriyormuş gibi yorumlar yaptım. Bunu da kayda aldım. Artık toplantılara hiç kimse gelmese de hayali toplantılar yapıp ‘hayali tartışmalar’ yapabileceğim. Kimseye bağımlılığım da olmayacak.
- Göreyim bakayım, ne kadar başarılısın?
- Sorum şöyleydi: Bir çift turna gördüm dağlarda... Siz de gördünüz mü?
- Eeeee? İlginç! Cevaplar?
- Şöyle:
* Turnalar bizim elden gideli çok zaman oldu.
* Gitmeselerdi var ya… Vuracaklar ve kanatlarını kıracaklardı. İyi ki gittiler.
* Gittikleri diyarlarda inşallah başlarına bir kaza gelmez, zalimlere rastlamazlar.
* ‘Ben de gördüm’ ama ‘görmek’ marifet değil, yakalayabildiniz mi? onu söyleyin.
* Hocam birkaç gündür şehir dışındaydım. Yani İstanbul’da… Burada turna- murna yok. Her taraf beton yığını… Bir santimetre yeşil alan bile yok… Hatta bazı insanlar bile betonlaşmış.
* Ben köyden dışarı çıkmıyorum. Benim camızları, davşanları, iki de tavuh var, onları görüyom.
* Avcılar kuş muş bırakmadı dağlarda… Yakında bu turnalar da tarih olacak korkarım.
* Üzgünüm, haklısınız. Var ya… Bu modern çağ denilen günümüzde tüm canlıların nesillerini kurutacak zalim ve katiller…
* Valla, ben görmedim, her yer gar, kış, gıyamet… Pencereden bile zor bakıyorum.
* Ağaç kakanlar var ama turnalara efkâr basmış…
* Keşke haber salsaydınız etrafa; yazık, günah vurmasınlar, kanadını kırmasınlar...
* Memlekete dönün ve biraz da büyüdüğünüz ortamın elinden tutun.
* Sanki bizim İstanbul’un semalarında geziniyor gibiydi… Hatta bu ara vapurda çay-simit keyfi yapıyor gibiydi. Belki de bana öyle geldi.
* Senin göremediğini, benim Antepli gomşum görüyor. Gözlüğün sağlam mı? Ben Çaldıran Ovası’nda gördüm. Ovadaki göletler çevresinde yüzlercesi bir arada idi...
* Nereden uyduruyorsun ki… Hocam, turna dağlarda olmaz biliyorum ben.
* Bizim dağlara kar yağdı. Turnalara geçit vermiyor…
- Dur bakayım. Çırak, daha var mı?
- ‘Yeter mi’ demek istiyorsun?
- Evet, çok güzel yapmışsın da… Bir de yüz yüze arkadaşların ile olduğunda aynı soruyu tekrar sor bakalım. Cevapların hangileri daha güzel, bir bakalım.
- Peki usta…