BİR AKSAÇLININ NOTLARINDAN
Evet, evet... Aynen öyle de... O iş bildiğiniz gibi değil…
Şu alemde bazen öyle bir olay olur ki; sen bile şaşırırsın...
Her iş veya eylemin kendine has problem olacaktır. Çözülür.
Her şey güzel olacak. İtlere gökten kemik yağacak…Beklesinler.
Evet, evet, Çok geç kalmadan gitmek, yavaş yavaş acele etmek gerek.
Uzaklardan sanal bir dost der ki: ite it gibi yiğide yiğit gibi davranılır.
Ben var ya... Bildiğimi ‘bilir’, bilmediğimi ‘bilmem’... ‘Bilinsin’ istedim de...
Deli dolu sorular uçuşuyor ortalıkta... Bunlardan biri: ‘Profesyonel Sığır’ kimdir ve nerede yaşar?
Şimdi var ya... Şarkıların kanatlarına asılıp, alıp başını gideceksin bilinmez diyarların kalbine...
Keşke, bazı insanlar (!) öküz olabilselerdi... ‘Öküz’ bir hayvandır ve onlar, Öküz bile olamamışlar.
Öyle zaman oluyor ki, alıp başımı gitmek istiyorum hilalin aydınlığında bilinmeyen yüce dağların kalbine...
Dertli de olsa dertsiz de olsa, iyi de olsa kötü de olsa, geçiyor günler, hem de hiç kimseye sormadan ve sessizce...
Bir zalimin zalimliği, kendisinden sonra daha zalim birinin gelmesiyle ortadan kalkmaz. Zalim her zaman ve mekânda zalimdir.
Bir Seyyah der ki, tecrübe ile sabittir ki, İkamet yerinin dışında bir yere tatile gitmek insanı yorar. Gidenler evlerine yorgun dönerler.
Bizim makûl dediğimiz, yönetici olan insanların izahı güç bir davranış tarzı vardır: Kendisinden olan, tanıdığı insanların mesela 5 zaafı varsa, onu tercih etmez ama 100 tane zaafı olan ancak tanımadığı ve bilmediği kişileri tercih eder.
Kanaatim odur ki; Rahmetli babasının ismi ve unvanı altında, onun gölgesine sığınarak icra-i sanat edenlerin ve edecek olanların gidecekleri bir YER ve HEDEF yoktur
Önceden haber vereyim de: Noel Baba (!), bu yılbaşı gelmeyecekmiş. Bu yıl kutupları ziyaret edecekmiş. Dostlarına selamı var. 'Ömür olursa, gelecek yılbaşı nasip!' demiş. Üzülecek olanlara saygı ile duyurulur.
Hani demem o ki; Her insanoğlu ölümlüdür. Bunun istisnası yoktur. Bu durumu herkes bilir... Ama gel gör ki; 'bulunması gereken' yerde bulunduğunun, 'bulunmaması gereken' yerde de bulunmadığının pek farkında olmaz...
Bilirsiniz bilmesine de… ‘Nefret’ve ‘Sevgi’, insanoğlunun yeryüzüne teşrifinden bu yana hep olagelmiştir. Bundan sonra da kıyamete kadar mevcudiyetini sürdürecektir. Allah düşmanlarına nefret, Allah dostlarına da sevgi hiçbir zaman bitmeyecektir.
Hatırlayanlarımız elbette vardır. Bir zamanlar şöyle bir söz vardı: Şahları da vururlar... Şimdi, yani günümüzde teknoloji çok ilerledi. Şahların yanında, piyonları, onların dahi piyonlarını, taşeronları ve taşeronların taşeronlarını, tetikçileri ve tetikçilerin tetikçilerini vuracaklar...
Şimdi var ya... Seyyah olup, İran'ın İsfahan şehrine gideceksin. Şehrin sırtını dayadığı tepeye çıkacak, oraya park edip, şehri tepeden temaşa edecek ve şehrin ışık yıldızlarına baka baka dalıp gideceksin aracının içinde, tıpkı 1996'da yaptığın gibi... Hayal ama olsun, hayal kurmaktan ölünmez ki...