BİLMEDEN YARGILAMA. ZANDA BULUNMA
Bir kaç gün önce geçen sene öğrenci velim beni aradı. Öğrencim Ceren'i ortaokula vermiş, müdür yrd. sınıfına girmiş, çocuğa otur demiş, çocuk oturmamış yerine. Bu olay üzerine veli aranmış, veli mdr. yrd'nın huzuruna gelince, müdür yrd. veliye ilk sözü;
- "Çocuğa iyi bir terbiye verememişsiniz" demiş.
Veli, bu yargılamayı ağır bulmuş, çok hüzünlenmiş, çocuğunun 4 yıllık öğretmeni olan ben denizi arayarak konuyu benimle paylaştı. Ben ve Ceren'in velisi çocuğu terbiye edememişiz müd. yardımcısına göre.
Bir kere öğrencim Ceren, çok başarılı, sorumluluğunu bilen, ödevlerini zamanında yapan, yazılılardan 100 almadığı zaman ağlayan bir öğrencidir. Annesi ilahiyat fakültesini bitirmiş, babası esnaftır ve çok beyefendi bir insandır. Ceren haksızlığa tahammülü yoktur. Kendisine muhtemelen bir haksızlık yapılmış ondan "oturmama tavrını" göstermiştir. Çocuğu, ailesini ve dolayısıyla öğretmeni tanımadan böyle bir yargıya varan müd. yardımcısı en amiyane tabirle "iftirada" bulunmuştur. Yöneticilik ve öğretmenlik sıfatına hiç yakışmsmıştır. Bilmeden, araştırmadan, tanımadan yargılamak büyük bir yanılgıya sebebiyet verir. Anann dikkat!
Yıllar önceydi. Okulda öğle paydosu olmuştu. Öğretmenler odasına girdiğimde, kuru yemiş pazarlayan ve tezgâhı kuran sakallı, yaşlıca bir adam karşımda belirdi. Etrafta kimseler yoktu.
- Burada senden alış-veriş yapan kimse olmaz dedim.
Nerden biliyorsun dercesine
-"Errizku alellah" rızkı veren Allah Teâlâ'dır dedi.
Orada yanlış konuştuğumu anladım. Haklı söze boyun eğmekten başka çare yoktu. Çay işlerimize bakan Şükriye Hanım vardı. Sessizce "Amcaya bir çay ver" dedim. Şükriye adamın önüne çayı getirince;
-"Teşekür ederim, oruçluyum" dedi.
Arkasından öğretmenler öğretmenler odasına girdiklerinde hemen hemen her biri adamdan alışveriş yaptı. Aynı adam daha önce geldiğinde kimse alış-veriş yapmamıştı. Doğrusu benim bu manzara karşısında mahcubiyetim daha da artı.
Günler sonra adamla karşılaştığımda " alış-veriş yaparak üç yetim bakıyorum" dedi. Helâllaştım ve adamdan özür diledim. Adam bana büyük ders verdi
Hayatta böyle hayat verici derslerle hepimiz karşılaşmışızdır. Önemli olan bu yaşanmış olaylardan gerekli dersi çıkarmaktır. Hayat en güzel mekteptir anlayana. Yaparak ve yaşatarak öğretir insana bir çok şeyi. Öğretme metotlarıdan biri de "yaparak ve yaşayarak öğrenmektir" zaten. "Bir musibet bin nasihattan yeğdir" sözü boşuna söylenmemiştir.
Konuya dönersek şöyle diyebiliriz. Bizde bir manevi hastalık mıdır, bilemiyorum, genellikle "zanla" konuşuruz. Kesin kanıt olmadan birileri hakkında fikir beyan etmeğe ZAN denir. Rabbimiz Hucurat Suresi'nin 12. Ayet-i Kerime'sinde meâlen " Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir". buyurmaktadır.
Zannın çoğundan kaçınmanız gerektiği açık şekilde vurgulanmaktadır. Ayet-i Celilede müthiş mesajlar Rabbimiz biz kullarına vermektedir. Hucurat Suresi'nin meâlini hiç olmazsa dikkatlice bir kere okumanızı sizlere tavsiye ederim kardeşlerim.
Sonuç olarak birilerini gerçek manada tanımadan hakkında herhengi bir beyanda bulunmayalım. Hayatta karşılaştığımız olaylardan güzel çıkarımlarda bulunalım. Zanlı konuşmalara son verelim. Mayınlı yollara girmeyelim. Hayat derslerine dikkat edelim, bazen bedeli olabilir. Yazımı şu dua ile noktalamak isterim. "Rabbimiz! Hakkı hak bilip hakka tabi olan, batılı batıl bilip batıldan ictinap edenlerden bizleri eylesin". Amiin.
16.09.2023
M. Cemal Tomar