BAŞLIKSIZ YAZIM

Mustafa Cemal TOMAR

BAŞLIKSIZ YAZIM

Sabah bankaya uğramıştım. İşim için sıramdaki nnumaramı bekliyordum. Orada olup bitenleri takip ediyordum. Müşterinin birisi 500 bin lira kredi talebinde bulunmuştu. Görevli bilgilerine baktıktan sonra 12 aylık vade ile aylık 60 bin lira ödersin demişti. Ben de bunun notunu aldım.

Yıllık geri ödemesi gereken rakam 720 bin lira ediyor. Dosya ve sigorta masrafları tabi ki hariçtir. Burada gerçek vade 12/ 2=6 ay eder. Altı ayda nerde ise % 50 fark alıyor bankalar. Türkiye'de en çok kâr eden kuruluşlar bankalar iken, gavur memleketlerinde üretim şirketleri her zaman ön listelerde yer almaktadır.

Bankalar 7/24 faiz hesaplarını yapmakla meşgul. Döviz büroları, bankalar ve kuyumcular her gün müşteriyle dolup taşmaktadır.

Kimi elindeki Türk lirasını altına- dövize çevirirken, kimileri de fon hisseleri satın almaktadır. Bu faliyetlerden doğrusu banka ve döviz işletmecileri para kazanmakta, müşteriler ise havanda su dövmektedir. Enflasyon canavarına karşı alın teri, göz nurunu korumaya çalışıyorlar. Lâkin başarılı olamak mümkün değildir. Kapitalist sistem tezgahı çoktan kurmuş, istediği şekilde senin ülkende at oynatabilmektedir. Gene de vatandaşımız "TL'de param duracağına gavur parasında dursun daha iyi" diyor. Zira gavur parasına güven daha çoktur. TC hükümetimiz de bütün ihaleleri dolar bazında yapmamış mıdır?

Düşünün bir millet ki; kendi parasına güvenmiyor. Para demek hayat damarlarımızdan birisi demektir. Bir ülkenin parası güvensizse o milletin hayat damarlarından biri kopmuştur demektir. Böyle bir düzende, alın- teri göz nurundan bahsedilemez. İstikrarlı bir gelişme beklenemez.

Ne ise, bu millete ne anlatırsan anlat herkes bildiğini okuyor. Şahsi menfaatlerine göre yol almaya devam ediyor. Bütün gerçekleri en sarih delillerle ortaya koysanız bile bırak kabullenmeyi sizi ıskalamıyor bile. Hal böyle olunca toplumdaki yaralar bir türlü sarılmıyor/ sarılamıyor.

İkinci dünya savaşında Almanya büyük bir hezimete uğramıştı.Lâkin üniversiteleri ve eğitim- öğretim elemanları ayaktaydı. Almanya'nın yetkilileri "Kısa zamanda Almanya'yı ayağa kaldırırız bu eğitim- öğretim kadrosuyla beraber" dediler. Nitekim dediklerini gerçekleştirdiler. Bizler ise 1. Dünya Savaşı'na katıldık, savaşı kaybettiğimiz gibi üniversitelerimizin eğitim- öğretim kadrosunu da kaybettik. Bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen hala toparlanamadık. Avrupa ülkelerinin çok gerisinde kaldık. Maalesef bu kadroyla makas her geçen gün daha da açılmaktadır. Kafaları istila etmek, toprakları istila etmekten tehlikelidir.

. Değerli okuyucularım. Üreticiler için zamlar yılda bir ve en asgari düzeyde yapılırken, tüketiciler için tam tersine zam yağmurları devam etmektedir. Bakınız;

Çaykur, bu sabah itibarıyla çaya yüzde 15 oranında bir zam daha yaptı. Seçimden önce 10 ay boyunca çaya zam yapmayan Çaykur, seçimlerden sonra üç ayda toplam yüzde 90'ı aşan oranda zam yapmış oldu.

Diğer yandan salçalık domates üreticisi çok zorda. Domatesini en fazla 2.30 kuruşa satabilmektedir.

Bursa’nın Karacabey Ovası’nda salçalık domatesleri ellerinde kalan çiftçiler, Bursa-İzmir Karayolu’nda sorunlarını dile getirmek amacıyla eylem düzenledi.

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, önceki gün Karacabey’de yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin en çok salçalık domates üreten bölgesinde, tarlada 3 liraya mal olmuş bir ürün maalesef şu anda serbest piyasada 2 lira 30 kuruşa kadar düşmüş. Çiftçi gerçekten çok büyük bir zarar ve umutsuzluk içerisinde. Onlarca TIR ürün maalesef meralara döküldü, hayvan yemine gitti. Aynen karpuzda olduğu gibi. Şimdi domatese el atma, Karacabey çiftçisine el atma, omuz verme zamanıdır” dedi.

Sayın vekilin dediklerine katılmamak mümkün değildir.

Bir başka habere göre;

Buğdaya yapılan zam oranı konusudur.

Geçen yıla göre artış sadece yüzde 11-12

Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO) 2024 ürünü ekmeklik buğday alım fiyatı ton başına 9 bin 250 lira, makarnalık buğday alım fiyatı ton başına 10 bin lira açıklandı.

Enflasyonun yüzde yüzün üzerinde olan bir ülkede bu zam oranları çok komiktir. Zira bir yıl içerisinde 100 liraya aldığın bir ürün 200 lira olmuş. Senin sattığın ürün 100 lira iken 110 lira olmuş. Oranlama yapılırsa:110/200=0,55 gibi bir rakam çıkar. Bundan şunu anlıyoruz. Bu durum karşısında alım gücünü % 45 kaybettin demektir. Bir yıl önce 100 liraya aldığın ürünün üzerine 100 lira daha koyacaksın. 10 lirası ürününe yapılan zamdan geliyor. 90 lirasını nereden bulacaksın

Buğday demişken bir bilgi daha paylaşmak isterim. Türkiye 1980'li yıllarda nüfusu 40 milyon iken 20 milyon buğday üretiyordu. Şimdi nüfusu 85 milyon, gene üretilen buğday miktarı aynıdır. Çok enteresan değil mi sizce?

Bu arada buğday ihraç eden ülke iken buğday idhal eden ülke durumuna evrildiğimizi söyleyebiliriz. En çok buğdayı idhal ettiğimiz ülkelerin başında savaş halinde olan Ukranya ve Rusya olduğunu belirtmek isterim. Bu arada bizim buğday üretimine uygun olan topraklarımızın çoğu girdilerin yüksek olması hasebeyle boş kalmaktadır.

Bu arada fındık üreticisi de verilen fiyattan memnun değil. Fındık üretici arkadaşlarla görüştüğümüzde "fındığın bugünkü değeri 130 değil 200 lira olmalıdır" diyorlar. "130 lira fındığın maliyetini kurtaramamaktadır" diyorlar.

Hülasa hangi tablodan bakarsanız bakın olumlu netice vermemektedir. Ufukta bir ümit de görülmemektedir.

Sohbetimizi toparlarsak bugünkü konjoktürde kredi çekip yatırım yapma işi ortadan kalktı. Herkes masa başında, kazanma peşinde. Bu durum iflâsın ilamıdır. Bankacıların % 70' i ve üzeri yabancılarındır. Yabancı bankacılar iliklerimize kadar sokuldular, bizim kızlarımızı ve erkeklerimizi çalıştırarak derimizi yüzmeye çalışıyorlar. Üreticilerimizin durumu bu düzen karşısında iyi olması düşünülemez.

Ekonomicilerin ileriye doğru çizdikleri tablolar maalesef olumsuz tablolardır. Uzmanlar,dövizin "dolar-euro" nun bugünkü değeri 50 liranın üzerinde olması gerektiğini söylüyorlar. Dövizi baskılamanın bedeli ağır olacaktır cümlesini hemen hemen her aklı başında ekonomist kurmaktadır.

Ufukta; ekonomik yönden gelecek günlerimiz, geçen günlerimizden iyi olmayacağı görülmektedir. Umarım yanılanlardan olur, bu satırlarım bana ilerde mahcubiyet verir. Dileğim ve arzum odur. Memleketimin ve insanının hep iyi olması dileğimdir.

Satırlarımı noktalarken;

2- BAKARA:

1 - (Elif, Lâm, Mîm.)

2 - İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir.

3 - Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.

4 - Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler.

5 - Bunlar, işte Rabblerinden bir hidayet üzerindedirler ve bunlar işte felaha erenlerdir.

Rabbimiz !Bu müjdeye mazhar olanlardan eyle bizi. Amiin.

14.08.2024

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.