B- MAL GÜVENLİĞİ

Mustafa Cemal TOMAR

B- MAL GÜVENLİĞİ

Can güvenliğinin öneminden bahsettim. " Mal canın yongasıdır" atalarımız demiş. Bizlere Cenab-ı Hak sayamıyacağımız kadar çok nimetler ihsan etmiş. İnanan ve anlayan bilir ki her şey bir nimettir. Yeme-içme, tat alma, yemeği ağızda çiğneyebilme, dil ve dudaklarınızın fonksiyonları, yutağımız, yemek ve nefes borumuz, mideniz - ciğerlerimiz, bağırsaklarımız ve diğer organlarımız ilk aklımıza gelecek nimetlerden bazılarıdır.

Yeryüzünün derinliklerinden semanın zirvelerine, gezekenlerine, yıldızlerına, ay ve güneşine kadar zerreden kürreye ne varsa ekserisi insanoğlu için yaratılmıştır. Yer ve yakın göğümüz bizim emrimize müsahhar kılınmıştır. Bunca böyle bol nimetler adil paylaşıldığı vakit değil 7 milyar insan, 70 milyar insana yeter de artar bile.

Ne var ki insanoğlu "zalimen cehuulâ" tarafı tuttuğunda otoriteyi ele geçirdiğinde, Necip Fazıl "DESTAN" adlı şiirinin mısralarında;

"Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;" ifade ettiği gerçek yarım asır önceydi. Şimdi durum daha da değişti. "99 kişiye bir, bir kişiye 99 bul" oldu.

Küresel Adaletsizlik Dünya Yoksulluk ve Eşitsizlik Raporu 2018' göre; bakıldığında bu tezimi doğrulamaktadır.

Rapora göre;

Dünyadaki en zengin 42 kişinin mal varlığı, dünya nüfusunun %50’sine tekabül eden 3,6 milyar insanla eşittir;en zengin 10 ülkenin geliri de en fakir 10 ülke gelirinin tam 77 katıdır. Küresel adaletsizliğin bu kadar rahatsız edici boyutlarda olması ve servetin bu kadar adaletsiz paylaşımı beraberinde yoksulluk, çatışmalar, açlık gibi başka sosyal problemlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

2024 raporu açıklanmadı. 2018'den sonra devreye pandemi süreci girdi. Bu rüreç baraberinde "mal transferi" meydana getirmiştir. Bu süreç içerisinde dünyanın en zengin şirketlerin varlığı 8,5 trilyon dolardan 12 trilyon dolara çıkmıştı. Bu durum beraberinde dünyada binlerce şirketin iflasına ya da ucuz fiyatta mal transferine neden olmuştu. Pandemi sürecini de dikkate aldığımızda yukarda belirtilen rakamlar daha da olumsuz yönde geliştiği görülmektedir.

Bernard Arnault ve Ailesi 221 milyar dolar servete sahiptir. Dünyanın en zengin ailesidir.

Mark Zuckerberg daha 39 yaşında, daha 19 yaşındayken Facebook' u kurmuştur. Amerikalı olup 165 milyar dolar servete sahiptir. Dünyanın on zengininden birisidir.

Forbes dergisi yılın en zengin insanlarının sıralandığı 2024'ün milyarderleri listesini yayımladı.

Forbes bu yılki listeye ilişkin, "Küresel hisse senedi piyasaları; savaş, siyasi huzursuzluk ve süregelen enflasyonu umursamadan servetleri artmaya devam eden milyarderler için ne güzel bir yıl oldu" değerlendirmesini yaptı.

Forbes Dünya Milyarderleri Listesi'nde bu yıl 2 bin 781 kişi yer aldı.

Geçen yıla kıyasla toplam milyarder sayısı 141 kişi artarken 2021'deki rekor 26 kişiyle geride bırakıldı ve yeni bir rekor kaydedildi.

Milyarderlerin toplam değeri 14,2 trilyon dolara ulaşarak 2023'e göre 2 trilyon dolar arttı. Böylelikle 2021'de kırılan bir önceki rekorun 1,1 trilyon dolar üzerine çıkıldı.

Enteresan bir bilgi sunuyorum:

*Dünyada kadınların yaptığı ücretsiz bakım işlerini bir şirket yapıyor olsaydı bu şirketin yıllık cirosu 10 trilyon dolar olurdu - Apple'ın cirosunun 43 katı.

*Dünyanın en zengin insanı, Amazon'un sahibi Jeff Bezos'un serveti 112 milyar dolara çıktı. Bezos'un servetinin sadece yüzde 1'i, 105 milyon nüfuslu Etiyopya'nın yıllık sağlık bütçesine eş değer.

☹-Dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesiminin serveti yüzde 99'un toplamına eşittir.

☹-Dünyanın yarısının zenginliği, 'sekiz adamın' elinde

Bu verilerden "uyanık uyuyanlar" diye tabir ettiklerimin hiç haberi yoktur. "Geçti Bor’un Pazarı, Sür Eşeğini Niğde`ye" sözünün ne anlama geldiklerinden haberleri yok. Nerden haberi olsun? Yastık altında ya da cebindeki paranın çalışmasından bile habersiz olan milyonlara ne anlatabilirsiniz ki?

Mal ve emeği korumak insanlık görevidir. Fıkıh kitaplarımızda bu konuların önemi vurgulanmıştır. Bizler emek karşılığında mal, malın karşılığı olan para kazanırız. Emek kelimesi çok önemlidir. Emek, gayretimizdir, alın terimiz, göz nurumuzdur, üretip ortaya koyduğumuz üründür, yazdığımız kitaptır, projelerimizdir, besinlerden elde ettiğimiz enerjimizi ve beynimizdeki bilgi ve birikimimizi ortaya koyarak ürettiğimiz her ne varsa hepsine birden "emek" diye tanımlayabiliriz.

Ör/ Bir işçi fındık bahçesine iner, sabahtan akşama kadar fındık toplar, topladığı fındıktan 20 kilo fındık elde eder, sonra o kuru fındığın kilosunu 250 liradan satar 5.000 lira elde ettiğini var sayalım. O çevrenin piyasasına göre bu yapılan işçiliğin karşılığı 2.000 lira olduğunu düşünelim. O işçi kardeşimizin emeğinin karşılığı o gün için "2.000" liradır denir. Bugün bu para ile 200 ekmek alınabiliyor. Bu parayı kazanmanın hikayesi uzundur. İşte burada devlet otoritesine düşen görev bin bir emek sarfederek helalından kazandığı bu ekmekleri korumak esastır, şarttır, devletin ana vazifesidir. Malın fiyatını artırıp paranın değerini düşürerek emektarların emeğinin sömürülmesi sömürüdür, hırsızlıktır, haksızlıktır, zulümdür, zulme destek olmaktır, emperyal güçlerin yanında yer almaktır. Kebair günahları işlemektir. Cehennemde ateşi satın almaktır.

Prof. Osman ALTUĞ Hoca her konuşmasında "üç- kağıt oyunu ve yumurta" örneğini verir. Ben de yumurta hesabımı ; 100/100 kesrini kullanarak örneklendirme yapıyorum. Konu daha iyi anlaşılsın diye.

Burada köle düzenini kuranlar ve otoriteyi elinde bulunduranlar emekdar insanların emeklerinin karşılığını kendileri belirliyor. 99 kişiye bir pul misali "asgari ücret" diye bir ücret çıkarmışlar. Bu ücretle asgari düzeyde geçinmek asla mümkün değildir. Türkiye'de çalışanların çoğunluğu asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücret düzeni tam bir köle düzenidir. Bütün bu zulüm yetmiyormuş gibi bir de enflasyon canavarını ortaya koymuşlar. Malın fiyatıyla oynayarak asgari düzeyde geçinmeye çırpınan milyonların dolaylı yoldan emeklerini sömürmektir.

Kesrimize dönelim.Kesrin payı paramızı yani alım gücümüzü belirler. Payda maldır. Bugün 100 liramızla 100 yumurta aldığımızı düşünelim. Akşam yattık, sabah kalktığımızda yumurtaya % 50 zam yapıldığını düşünelim. Yani kesrimiz 100/150 oldu. Kesrin değeri değişmemesi için payı da 150 yapmak şarttır. Sömürücü düzenin farkında olmadan sömürücülerin payandalarını yapanlar dinimizi de kullanarak parayı artırmak haram ve faiz olduğunu söylüyorlar. Başta diyanet mensupları olmak üzere ve yerel yönetimlerdeki hocalar bu oyuna gelmektedir. Millet de bu gerçeği yansıtmayan fetvalara itibar ediyor. Oyunun farkında olanlara ise "sen faizcisin" diyorlar. Paydaki rakamı artırmadığın zaman 33,33 yumurta kesemizden çalınıyor. Malın korunması esasına göre kesrin payı malın artış payı nidpetinde artırılması şarttır. Aksi halde malın kaspı olur.

Burada kesir örneğimdeki "pay" piyasada bulunan bütün nakit paranın karşılığı anlamındadır. Kesrin "paydası" da bütün gayri safi milli hasıladır. Paydanın artış oranı eflasyonu yani hayat pahalılığını gösteriyor.

Malın korunmasını tehtit eden en büyük unsurlardan birisi de faizdir. Faiz konusu ayrı bir başlık altında ele alınmalıdır. Bir de bunun yanısıra adaletsiz vergi dağılımıdır.

Malımızın korunması noktasında bir güvencemiz yoktur. Dünya nüfusunun % 99'u, % 1' lik kesim için çalışıyor. Enflayon-faiz-döviz- borsa-otorite enstrümanları kullanılarak yeryüzünde yaşayan dünya nüfusunun ekserisi sömürülüyor. Kimisi az, kimisi çok sömürülüyor. Yıkılası böyle bir düzen. Saygılarımla...

10.07.2024

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.