Başbakan Christian Kern'in liderliğini yapdığı Sosyal Demokrat Parti'ye (SPÖ) destek %27 'de kaldı.
Faşist Avusturya Özgürlük Partisi, (FPÖ) yüzde 26 ile 3.lüğe yerleşdi.
Yeşiller baraja takılırken liberaller, %5.3 oy aldılar.
Oy oranını% 7.5 civârında artıran Kurz; "Siyâsetde yeni bir değişim dönemi başlatacağı" dile getirdi.
17 senedir hükümetlerde yer alamıyan faşist FPÖ ile koalisyon kurması hâlinde bunu başarması zor gibi gözüyor.En büyük ihtimâl Başbakan Christian Kern'in liderliğindeki Sosyal Demokrat Partiyle koalisyon kurmak..!
Bir farkla ki bu defâ, Kurz'un makamı muhtemeken başbakanlık !
6,4 milyon seçmenin bulunduğu ve 16 partinin yarışdığı seçimlerde katılım düşük oranda kaldı.
Genç bir siyâsetçi olan Kurz,Avrupa siyâsetinin yükseleni durumunda..! Annesi öğretmen, babası teknisyen.
Bosna Savaşı'ndan kaçarak Avusturya'ya yerleşen göçmen bir âilenin çocuğu olmasına rağmen göçmen karşıtı politikaları savunarak yabancılara yapılan maddi yardımların kesilmesini istiyor.AB,15 ülkede düzenlenen anketlerde Avusturyalıların yüzde üçde biri Müslümân komşu istemezken Almanya'da bu oran yüzde 22...!
Bu sebeble AB partileri genellikle İslâm karşıtı söylemleriyle öne çıktılar.
Yerden bitme bacaksız çömez siyâsetçi Sebestian,bir zamanlar "Reîs"e diktatör benzetmesinde bile bulunmuş,Türkiye'nin Gümrük Birliği'nin genişletilmesine karşı çıkmışdı.Dışişleri Bajanlığının yanında Uyum bakanı olarak da görev yapan Sebastian Kurz'un savunduğu fikîr ve politikalar hatırlandığında birinci partiyle 3.parti arasında pek bir fark yoktur.
"Reîs"in gıyâbında esip savuran Sebestian Kurz, O'nun karşısında otururken" öğüd dinleyen evlâd" rolünü çok güzel oynamışdı.
Ne diyordu bu kuş akıllı zıpçıkdı;
"Para karşılığında başını örtenlerin Saraybosna ve Priştina sokaklarında gezdiğini,Ege ve Akdenizde yakalanan mültecilerin hapishâneye çevrilecek bir Yunan adasında enterne edilmesi ve daha sonrada ülkelerine geri gönderilmesi gerekdiğini" söylemişdi.
Bir süre öncede,Sosyal Demokrat Parti ve aşırı sağcı FPÖ'nün yardımıyla Avusturya'da peçenin yasaklanmasını sağlamışdı
Dokuz milyon nüfuslu Avusturya'da peçe takan kadın sayısının sâdece 150 olduğu düşünülürse,Kurz'un faşistliğinin 3.sıradaki sözde "Özgürlük Partisi"nden herhangi bir farkının bulunmadığını söylemek mümkün..!
Kur'ân-ı Kerîm'in sâdece Almanca tercümesinin olmasını tâleb etmek sokaklarda Kur'ânı Kerîmin yasaklanmasını istemek gibi ne kadar bağnaz politika varsa hepsi bu "Sebastian"ın eseri...!
"Muhafazakâr Halk Partisi" olan bu parti artık aşırı sağın partisi konumuna yükselmişdir.
Bir yönüyle oylarını artıran ÖVP ve FPÖ gibi partiler, normalleşmenin önündeki engel olarak görülebilir.
Bu durumun farkında olan sosyal demokrat SPÖ ise; 1987 yılında Parti tüzüğüne aldığı aşırı sağcı FPÖ ile bir koalisyona girmemek konusundaki ilke kararını tüzüğünden çıkarmışdı.
Seçimlerden sonra ortaya çıkan meclis aritmetiğinde ÖVP-FPÖ, ÖVP-SPÖ, SPÖ-FPÖ koalisyonları mümkün hâle geldi.Hangi koalisyon seçeneği gerçekleşirse gerçekleşsin aşırı sağ yâ ÖVP yâda FPÖ tarâfından hükümetde temsîl edilecek.ÖVP ile FPÖ'nün koalisyon kurması ise;
Avusturya demokrasisi için tam bir kara leke olacakdır.Bu durumda Avusturya'da yaşayan yabancılar ve özellikle Müslümânlar için hayâtın daha da zorlaşacağı malûmdur.
Geçmiş senelerde faşist Jörg Haider'in seçimlerdeki başarısı,
Avrupa'yı karıştırmış ve İsrâil Cumhûrbaşkanı Weizman'ın
Avusturya'daki Yahudilerin ülkeyi terketmelerini istemişdi.Yine Çek Cumhûriyeti,Polonya,Türkiye gibi ülkeler Avusturya'daki seçim sonuçlarını kuşku ve endişeyle izlediklerini söylemişlerdi.
Hürriyetçi Parti'nin genel başkanı
Jörg Haider, kendilerini eleştirenlere "ülkeyi pisletenler"demişdi.
Bakalım insân haklarının savunucuğunu yaparken "mangalda kül bırakmayan" AB bu rezâlete nasıl bir tepki verecek?
Analiz Haber: Yusuf Zabun