AVRUPA'DA EĞİTİM NASIL, BİZDE NASIL?

Mustafa Cemal TOMAR

AVRUPA'DA EĞİTİM NASIL, BİZDE NASIL ?

Tanıdığım bir okul müdürü "Erasmus"projesi kapsamında bir grup öğretmen ve öğrencileriyle beraber Avrupa'ya gitmişler. Oradaki belli başlı okulları ziyaret edip derslere girip ders dinliyorlarmis. İzlenimlerinin bir bölümünü sosyal medyada bu müdür arkadaşımız paylaşmaktadır. Dün bir yazısını okudum. Dikkatimi çeken hususlar oldu. Buradan paylaşmak istedim.

"Bir sınıfa girmişler. 65 yaşlarında bir öğretmen ve 30 civarında öğrencisi varmış. Dersler 55 dakika ve öğretmen blok ders yapmış. Ders esnasında haceti ihtiyaç için dışarıya çıkmak serbestmis. 110 dakika içinde ancak iki kişi dışarıya çıkmış. Öğrenciler büyük bir saygınlık ve dikkat içerisinde öğretmeni dinliyorlarmis. Sınıf ise öyle sanıldığı gibi modern bir sınıf da değilmiş. Sınıfta akıllı tahta dahi yokmuş. Bizim anlayacağınız klâsik sınıflar gibi.

Ayrıca, sınıf içindeki başarılar alkış tutarak değil, eller sessizce havaya kaldırılarak tebrik edilirmiş. Alkış tutulursa, ola ki diğer sınıflar rahatsız olur. Diğer sınıfları rahatsız etme hakkı yoktur. Dersler 55 dakika ve blok yapılmasına rağmen çocuklar büyük bir şevk, heyecan ve istekle dersi sonuna kadar izledikleri müşahede edilmiştir."

Yukarıdaki cümleler bizdeki okul müdürünün Fransa'da bir ortaokuldaki bir sınıfın ders esnasındaki izlenimleridir.

Ben burada yukarıdaki cümleleri biraz analize tabi tutmak istiyorum.

Bizde 65 yaşındaki bir öğretmene yaşlı gözüyle bakarlar. Oysa Avrupa'da tecrübe ile bakarlar. Bizde sınıfları ne kadar modernize edersek o kadar başarılı olacağımıza inanırız. Oysa ki başarı, şekilde değil, terbiyede, saygı ve anlayışta. Oradaki öğrencilerin sıkılmadan 110 dakika boyunca dersi dikkatlice dinlemeleri çok enteresandır. Bana Osmanlı dönemindeki o muhteşem medrese eğitimini andırıyor. Öğrencileri ailede, ana sınıfı ve ilkokulda bu meyanda terbiye etmekle 110 dakikalık dersi dinlettirebilirsin. Biz çocukları çok simartiyoruz, çocuğumuz öğretmenin üzerine koyuyoruz. Öğretmenin öğrenci üzerinde hiç bir yetkisi yoktur. Yaramaz bir çocuğun tırnağına dokunsan ve şikayetçi olsa vay haline!

110 dakika boyunca dışarıya çıkmak serbest olduğu halde sadece iki öğrencinin çıkması çok şaşırtıcı. Bizde durum nasıl derseniz bence dışarıya çıkmayan öğrenci kalmaz. Bizdekiler, " o çıktı, ben de çıkacağım" der.

Orada ders süresi içinde büyük bir sessizlik hâkim. Bizde ise tufanlar kopar. Öğretmen sınıfı susturmak için çapa üstüne çapa sarfeder. Bizim enerjimizin çoğu sınıfı susturmakla geçer. Malesef bu da çok büyük enerji israflarindan birisidir. Öğretmenlerimiz ve ben günün sonunda yorgun ve argın düşmekteyiz.

Sınıftaki başarıyı alkış tutarak değil eller havaya kaldırarak gösterilmesi takdire değerdir. İnsan haklarına ne kadar saygılı olduklarını gösteren bir durumdur. Bizim sınıflar ise özel günlerde düğün salonlarına dönmektedir. Birbirlerine saygımız yok malesef. Saygısızlığı özgürlük olarak algılamışiz. Birisine bu konuda bir şey desen dayak atmadığı kalır.

Bir an önce özümüze dönmeli, eğitim-öğretim anlayışımızı değiştirmeli, " Bilim insanının kaleminden akan mürekkep şehid kanından üstündür" düsturuna dönmedikce Avrupa ve dünya ile rekabet etmemiz mümkün değildir. Selâm ve dua ile...

12.062022

M. Cemal TOMAR

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.