Ülkemiz seçim atmosferine girmiş bulunuyor. Gündemi teşkil ettiği için, yazılarım siyasete dokunacaktır. Bu dokunma, siyaseti meslek edinen sayfa arkadaşlarımda derin yaralara neden oluyor.
Her zaman ve mekanda, mutlaka zıtlıklar olacaktır. Olmaz ise doğruya da ulaşılamaz. Yazılarımdaki zıtlıkları, okuyucu kendi dünya görüşü ile yargılıyor. Şu bir gerçektir ki, toplumu ilgilendiren uygulamaların negatif ve pozitif sonuçları vardır. Benim yazılarım, bu sonuçları saptıyor.
Siyasete taraf olanlar, negatif saptamadan rahatsız olduğu anda işler karışıyor. Suçlama başlıyor. İlginçtir pozitif algılayanlar alkışlıyor. Başka bir yazı, önceki yazıyı pozitif değerlendirenlerde negatif algı yaratıyor. Suçlama başlıyor.
Halbuki yazılarımdaki amaç; sosyolojik, tarihi ve ekonomik gerçekleri saptamaktır.
Herkesin siyasi görüşü vardır. Şüphesiz benim de siyasi görüşüm var. Atatürk ilke ve inkilaplarını savunan partiden tarafım. Gerçekten, Atatürk ilke ve iniklaplarını savunan tek bir parti kaldı. Muharrem İnce ve Partisi. Diğerlerinin ATATÜRKÇÜLÜĞÜ sözde kalıyor.
Nitekim;
1. CHP ''Partimizi Atatürk kurdu'' diyor, Atatürk düşmanları ile iş birliği yapıyor.
2. İYİ Parti ''Atatürkçüyüm'' diyor, Atatürk ilke ve inkilaplarını tartışmaya açan Deva ve Saadet Partileri ile iş birliği yapıyor.
3. MHP ''Atatürkçüyüm'' diyor. Andımızı kaldıran siyasi iktidar ile iş birliği yapıyor.