- Usta be!
- Efendim?
- Ben geldim.
- İyi de memlekette adam kıtlığı mı var ki?
- Öyle deme be usta.
- Peki. Şaka, şaka…
- Yeni ses kaydını getirdim.
- Hangisini?
- Bu hafta sonu arkadaşlarla yaptığımız sohbetin ses kaydını…
- Maşallah iyisiniz ha… Ara vermeden tartışıyorsunuz…
- Siz ‘öyle yapın’ dediniz ya… ‘Beyinleriniz cilalanır, tartışın’, dediniz ya…
- Güzeeeel…
- Bu hafta konunuz neydi?
- Aptallık nedir? Aptal kimdir?
- Ooooo…
- Beğenmediniz mi?
- Hayır, hayır… Öyle değil. Gittikçe orijinal konular buluyorsunuz da… Cevapları da oku bari…
- Tamam başlıyorum. Soru sorulur sorulmaz bir arkadaşımız bir yazarın sözüyle cevap verdi. Dedi ki: Gerçeği bilerek, gerçeği görerek, hâlâ yalanlara inanmak, aptallıktır. Buna inanan da aptaldır.
- Kimmiş o yazar?
- Morgan Freeman…
- Hayret ben duymamıştım.
- İyi ya… Ustaların da duymadıkları vardır ve duyma ihtiyaçları da vardır.
- Doğru… Sonra?
- Gerçeği öğrenmekten korkarak yalanlara inanmak da aptallıktır... Dedi bir arkadaş.
- Bu tanımı çok tutan bir dost ilave etti: Adam var ya… Lâfı tam demiş.
- Bir arkadaş da ‘tam yerinde bir tespit’ diye görüş bildirdi.
- Bir başka arkadaşın ifadesi de şöyle: Aynı şeyi tekrar tekrar deneyip, farklı sonuç beklemek aptallık olduğu gibi bunu yapan kişiye de aptal denir.
- Bir ilginç tanım daha yapıldı: Havana su koyup suyun da dövülebileceğine inanmaktır olay…
- Seyyah’ın bir hemşerisi vardı ya… O da şöyle bir görüş ileri sürdü: Sevmediğinin doğrusuna inanmaktansa sevdiğinin yalanına inanmaktır.
- Olaya siyasi gözlükten bakan bir arkadaşın da tanımı ise şöyle: Boş kâğıt sallayıp 2 defa tazminat ödemektir
- Bu arada bir tanım da şöyle yapıldı: Biz buna ‘gözleri olup bakınca görmeyen körler’ deriz.
- Bir başka arkadaş Freeman’in sözüne itiraz etti ve dedi ki: Gerçeği bilerek, görerek hâlâ yalanlara inanmak aptallık olamaz. Görerek ve bilerek denildiğinde bir muhakeme yeteneğinin varlığı söz konusudur. Muhakeme kabiliyeti olana ya hain denir, ya da satılık veya devşirme... Aptallık sanırım sadece âşıklara mahsus bir tanım... Gerdek sabahı akli başına geliyor ama ne çare…
- Daha var mı?
- Var ama… Galiba ‘yeter’ diyorsunuz. Peki…