Fâni olduğunun bilincinde olan bir AKSAKAL demiş ki: Bu âlemin bir imtihan arenası olduğu unutanlar çok şeyin farkında olmazlar.
Hiç doğru lâf etmeyen bir AKSAKAL şöyle demiş: Kaltaklara 'kaltak', ahlâksızlara 'ahlâksız' demeyenlerin kendileri kaltak ve ahlâksızdır.
Kelpleri iyi tanıyan uzman ve azman bir AKSAKAL, şöyle demiş: Köpeklere yakın olup, onlara kuyruk sallayan hiç bir kimseye, bu yakınlığın bir faydası olmaz...
Bir AKSAKAL, bir KÖKSAKAL'a şöyle bir tavsiyede bulunmuş: Dikkat et! ‘Seviyesiz’ insanlarla ‘seviyeli’ tartışma yapılmaz...(Kim bilir belki de doğru söylemiştir)
İtleri, bitleri ve kelpleri çok iyi tanıyan bir AKSAKAL şöyle demiş: Dünyanın en kötü ve iğrenç köpekleri (fizik köpeklerden özür ile), başka köpeklere köpeklik yapan köpeklerdir.
Gününü görmüş, ununu elemiş ve eleğini de duvara asmış, ama bir türlü hakiki bir aksakal olamayan, sahte bir AKSAKAL demiş ki: Geçmişi unutmak zulümdür. Unutan da zâlim!
Her türüyle köleliğe karşı olan ve 10. köyde ikamet eden bir AKSAKAL şöyle demiş: Köleliğin en kötü ve en vahim olanı, kölenin köle olduğunu bilmemesi veya 'gönüllü' olarak köleliği kabul etmesidir.
Siyaseti sevmeyen ancak takip eden bir AKSAKAL der ki: Hangi konuda olursa olsun BAĞNAZLAR, kendi görüşlerine uymayan iyi niyetli görüşlere bile tahammül edemezler, kendi şeyleri içinde debelenip dururlar...
Sakallılardan bir AKSAKAL, bir zamanlar şöyle söylemiş: Makam ve mevkilere ‘adam’ getirirseniz oralar itibar kazanır. Böyle değil de oralara köpekleri (fiziki köpeklerden özür diliyorum) getirirseniz, makamları da alçaltır, adileştirir ve köpekleştirirler…
Yarım asırdır çoğunluğu gavur-elleri olmak üzere seyahat eden seyyah bir AKSAKAL şöyle demiş: Bir kâfirin bir konuda 'doğru' söylemesi veya güzel bir amel işlemesi, onun kâfirliğini ortadan kaldırmaz. Tıpkı, Ankara Belediyesi’nde çalışıp, İstanbul sokaklarını temizleyerek, İstanbul Belediyesi’nden ücret istemesi gibi...
Aklı her şeye fazla ermeyen bir AKSAKAL şöyle demiş: Beni aklım fazla şeye ermez ama eren bir şey vardır ki bunu çok iyi bilirim: Dünyada kaç tane dil (lisan) vardır, bunu bilemem. Ancak kesin bildiğim ve inandığım şudur ki; kendi anadilini iyi öğrenmeyen, dinini de iyi öğrenemez; yaşayışını da düzgün düzenleyemez. Başkalarının empozesi ile ne yaptığını bilemeden yaşar ve gider. Bunun yanında bildiğim bir şey daha var ki; insanoğlunun hangi ırk veya türden olursa olsun, ana dilinin yasaklanması onlara yapılabilecek en büyük zulümdür... işte bu kadar...