Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Ümmetimden bir kısım insanlar Dicle denen bir nehir yanında, Basra denen geniş bir düzlüğe inerler.
Nehrin üzerinde bir köprü vardır. Oranın halkı (kısa zamanda) çoğalır ve muhacirlerin (Müslümanların) beldelerinden biri olur.
Ahir zamanda geniş yüzlü, küçük gözlü olan Beni Kantura gelip nehir kenarına inerler. Bundan böyle (Basra) halkı üç fırkaya ayrılır:
Bir fırka sığır ve kır develerinin peşlerine takılıp (kır ve ziraat hayatına dönerler, bunlar) helak olurlar. Bir fırka nefislerini(n kurtuluşunu esas) alırlar (ve Beni Kantura ile sulh yolunu) tutarlar. Böylece bunlar küfre düşerler.
Bir fırka da çocuklarını geride bırakıp onlarla savaşırlar, işte bunlar şehit olurlar.(Kaynak : Ebu Davud, Mehalim 10, 4306)
Hassan İbnu Atiyye, Cübeyr İbnu Nüfeyr'den, o da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın Zi-Mihber denen bir sahabisinden naklen anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:
Rumlarla güvenilir bir sulh yapacaksınız. Onlar arkanızda (başkalarına) düşman olacaklar, sizler (de diğer düşmanlarınızla) savaşacak ve (Allah'ın keremiyle) yardıma mazhar olacaksınız, ganimet elde edecek, selamete ereceksiniz.
Sonra dönüp tepelikli bir çayıra ineceksiniz. Hıristiyanlardan biri salibi kaldıracak ve: "Salib galebe çaldı!" diyecek.
Müslümarlardan bir adam öfkelenip onu (salibi) kıracak. Bunun üzerine Rum, (antlaşmasına) ihanet edip büyük bir savaş için toplanacak. Müslümanlar da silaha sanlıp savaşacaklar. Allah bu orduya şehadet lutfedecek.(Kaynak : Ebu Davud, Melahim 2, 4292, 4293)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Bir halifenin ölümü anında (ehl-i hal ve akd arasında) ihtilaf olacak. (O zaman) Medine ahalisinden bir adam (Mehdi) kaçarak Mekke'ye gidecek.
Mekke halkından bir kısmı ona gelecek ve (fitne çıkar korkusuyla) istemediği halde onu (evinden) çıkaracaklar. Rükn ile Makam arasında ona biat edecekler.
Onları (ortadan kaldırmak için) Şam'dan bir ordu gönderilecek. Ordu Mekke-Medine arasındaki el-Beyda'da yere batırılacak. İnsanlar bu (kerameti) görünce Şam'ın ebdalı ve Irak ahalisinin velileri ona gelip biat ederler.
Sonra Kureyş'ten dayıları Kelb kabilesinden olan bir adam zuhur eder ve (Mehdi ve adamlarına) karşı bir ordu gönderir. Ama onlar bu orduya galebe çalarlar. Bu ordu, Kelbi'nin (ihtirasıyla çıkarılmış) bir ordudur.
Bu Kelbi'nin ganimetine iştirak edemeyen zarara uğramıştır. (Mehdi, malı taksim eder. Halk arasında peygamberlerinin sünnetini (ihya eder ve onun) ile amel eder. İslam yeryüzünde yerleşir. Yedi yıl hayatta kalır. -Bazı raviler dokuz yıl demiştir.- Sonra ölür ve Müslümanlar cenaze namazını kılarlar." ( Kaynak : Ebu Davud, Melahim 1, 4286, 4288, 4289)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.
Orada bulunanlardan biri: "O gün sayıca azlığımızdan mı?" diye sordu: "Hayır," buyurdular. "Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çer-çöpler durumunda olacaksınız.
Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!" "Zaaf da nedir ey Allah'ın Resulü?" denildi. "Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!" buyurdular. (Kaynak : Ebu Davud, Melahim 5, 4297)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce, hayırlı ameller işlemede acele edin.
O fitne geldi mi kişi mü'min olarak sabaha erer de kafir olarak aksama girer. Mü'min olarak akşama erer de kafir olarak sabaha ulaşır, dinini basit bir dünya menfaatine satar."(Kaynak : Müslim, İman 186, 118, Tirmizi, Fiten 30, 2196)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Bu ümmette dört (büyük) fitne olacak. Sonuncusunda kıyamet kopacak!(Kaynak : Ebu Davud, Fiten 1, 4241)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün) aramızda doğrulup buyurdular ki: "Haberiniz olsun! Sizden önce Ehl-i Kitap, yetmiş iki millete (dine) bölündüler.
Bu ümmet ise yetmiş üç fırkaya bölünecek. Bunlardan yetmiş ikisi ateşte, sadece biri cennettedir. Bu da Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaattir.
[Bir rivayette şu ziyade var: "Ümmetimden bir kısım gruplar çıkacak, bunları bid'alar istila edecek, tıpkı kuduzun, buna yakalanan kimsede hiç bir damar, hiçbir mafsal bırakmayıp her tarafını sardığı gibi, bu bid'a da onların her hallerine sirayet edecek.(Kaynak : Ebu Davud, Sünnet 1, 4597)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Beni İsrail üzerine gelen şeyler, aynıyla ümmetimin üzerine de gelecektir. Öyle ki onlardan aleni olarak annesine gelen olmuşsa, ümmetimden de bu çirkin işi mutlaka yapan olacaktır.
Nitekim, Beni İsrail yetmiş iki millete (dine, fırkaya) bölünmüştü. Benim ümmetim de yetmiş üç millete bölünecektir. Bunlardan bir tanesi hariç hepsi ateştedir." "Bu fırka hangisidir?" diye soruldu.
Benim ve ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!" buyurdular. (Kaynak : Tirmizi, İman 18, 2643)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün): Lat ve Uzza'ya (tekrar) tapılmadıkça gece ile gündüz gitmeyecektir!" buyurdular.
Ben atılıp: Ey Allah'ın Resulü! Allah Teala Hazretleri "O Allah ki Resulünü hidayet ve hak dinle göndermiştir, ta ki onu bütün dinlere galebe kılsın" (Saff 9) ayetini indirdiği zaman ben bunun tam olduğunu zannetmiştim!" dedim.
Aleyhissalatu vesselam cevaben: "Bu hususta Allah'ın dediği olacak. Sonra Allah hoş bir rüzgar gönderecek.
Bunun tesiriyle kalbinde zerre miktar imanı olanın ruhu kabzedilecek. Kendisinde hiçbir hayır olmayan kimseler dünyada baki kalacaklar ve bunlar atalarının dinlerine dönecekler" buyurdular. (Kaynak : Müslim, Fiten 52, 2907)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Ümmetim için saptırıcı imamlardan korkarım. Ümmetimin arasına kılıç bir kere girdi mi, artık kıyamet gününe kadar kaldırılmaz.
Ümmetimden bir kısım kabileler müşriklere iltihak etmedikçe, ümmetimden bir kısım kabileler putlara tapmadıkça kıyamet kopmaz. Ümmetimde otuz tane yalancı çıkacak hepsi de kendisinin peygamber olduğunu iddia edecek.
Halbuki ben peygamberlerin mührüyüm (sonuncusuyum) ve benden sonra peygamber de yoktur. Ümmetimden bir grup hak üzerinde olmaktan geri durmaz. Onlara muhalefet edenler onlara zarar veremezler. Allah'ın (Kıyamet) emri, onlar bu halde iken gelir.
Ali İbnu'l-Medini: "Bunlar ashabu'l-hadistir" demiştir. [Hadisi, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi parça parça rivayet etmişlerdir. Rezin ise bu lafızla (kaydettiğimiz şekilde tek bir rivayet halinde) tahriç etmiştir.(Kaynak : Müslim, İmaret 170, (1920), Ebu Davud, Fiten 1, (4252), Tirmizi, Fiten 32, (2203, 2220, 2230)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "İnsanlar öyle günler görecek ki, katil niçin öldürdüğünü, maktul de niçin öldürüldüğünü bilemeyecek.
Bu nasıl olur?" diye soruldu. Şu cevabı verdi: "Herçtir! Öldüren de ölen de ateştedir."
(Kaynak : Müslim, Fiten 56, 2908)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Müslümanlar arasına tefrika girip (iki fırkaya ayrıldıkları) zaman dinden çıkan bir taife zuhur edecek. Onları, iki taifeden halka en yakın olanı öldürecektir."
(Kaynak : Müslim, Zekat 150, 1065), Ebu Davud, Sünnet 13, 4467)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Ümmetim çalımlı çalımlı yürüdü ve meliklerin evladları, Rumlar ve İranlılar hizmetini yaptı mı, şerirleri hayırlılarına musallat edilecektir.( Kaynak : Tirmizi, Fiten 64, 2262)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün: "Size İran ve Bizans'ın hazineleri açılınca, nasıl bir kavim olacaksınız?" diye sormuştu. Abdurrahman İbnu Avf: "Allah'ın emrettiği şekilde oluruz!" dedi.
Aleyhissalatu vesselam: "Bilakis, sizler birbirinizle münafese (menfaat yarışı) edecek, hasedleşecek sonra da birbirinizden yüz çevirecek ve kinleşeceksiniz. Daha sonra da muhacirlerin miskin (ve zayıf olan)larına gidip bir kısmım diğeri üzerine valiler yapacaksınız.(Kaynak : Müslim, Zühd 7, 2962)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Umeranız hayırlı olanlarınızdan iseler, zenginleriniz sehavetkar kimselerse, işlerinizi aranızda müşavere ile hallediyorsanız, bu durumda yerin üstü (hayat), altından (ölümden) hayırlıdır.
Eğer umeranız şerirlerinizden, zenginleriniz cimri ve işleriniz kadınların elinde ise, yerin altı üstünden, (ölmek yaşamaktan) daha hayırlıdır. (Çünkü artık dini ikame imkanı kalmaz.)(Kaynak : Tirmizi, Fiten 78, 2267)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün): "Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?" diye sormuştu.
(Yanındakiler hayretle): "Ey Allah'ın Resulü, yani böyle bir hal mi gelecek?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdu ve devam etti: "Emr-i bi'l-ma'rufta bulunmadığınız, nehy-i ani'l-münker yapmadığınız vakit haliniz ne olur?" diye sordu, (Yanındakiler hayretle): "Yani bu olacak mı?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve sormaya devam ettiler: "Münkeri emredip, ma'rufu yasakladığınız zaman haliniz ne olur? (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek): Ey Allah'ın Resulü! Bu mutlaka olacak mı? dediler.
Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve devam ettiler: "Ma'rufu münker, münkeri de ma'ruf addettiğiniz zaman haliniz ne olur?(Yanındaki Ashab): "Ey Allah'ın Resulü! Bu mutlaka olacak mı?" diye sordular.
Evet, olacak!" buyurdular. [Rezin tahric etmiştir. Bu rivayet daha muhtasar olarak Ebu Ya'la'nın Müsned'inde ve Taberani'nin el-Mucemu'l-Evsat'ında tahric edilmişir. Heysemi, Mecmau'z-Zevaid'de kaydetmiştir (7, 281)] (Kaynak : Rezin)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Ümmetimden bir kavim, ferci (zinayı), ipeği, içkiyi, çalgıyı helal addedecektir. Bir kısım kavimler de bir dağın eteğine inecekler.
Onların sürüsünü, çoban sabahları yanlarına getirecek. (Fakir) bir adam da bir ihtiyacı için yanlarına gelecek. Onlar adama: "Bize yarın gel!" derler.
Bunun üzerine Allah onları geceleyin yakalayıverir ve dağı tepelerine koyarak bir kısmım helak eder. Geri kalanları da mesh ederek kıyamete kadar maymun ve hımırlara çeuirir." (Kaynak : Buhari, Eşribe 6)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e halk hayırdan sorardı. Ben ise, bana da ulaşabilir korkusuyla, hep şerden sorardım. (Yine bir gün): "Ey Allah'ın Resulü! Biz cahiliye devrinde şer içerisinde idik.
Allah bize bu hayrı verdi. Bu hayırdan sonra tekrar şer var mı?" diye sordum. "Evet var!" buyurdular. Ben tekrar: "Pekiyi bu şerden sonra hayır var mı?" dedim. "Evet var! Fakat onda duman da var" buyurdular. Ben: "Duman da ne?" dedim. "Bir kavim var.
Sünnetimden başka bir sünnet edinir, hidayetimden başka bir hidayet arar. Bazı işlerini iyi (maruf) bulursun, bazı işlerini kötü (münker) bulursun" buyurdular. Ben tekrar: "Bu hayırdan sonra başka bir şer kaldı mı? diye sordum.
Evet!" buyurdular. "Cehennem kapısına çağıran davetliler var. Kim onlara icabet ederek o kapıya doğru giderse, onlar bunu ateşe atarlar" buyurdular. Ben: Ey Allah'ın Resulü! Ben (o güne) ulaşırsam, bana ne emredersiniz?" dedim.
Müslümanların cemaatine ve imamlarına uy, onlardan ayrılma. [İmam sırtına (zulmen) vursa, malını (haksızlıkla) alsa da onu dinle ve itaat et!]" buyurdular. "O zaman ne cemaat ne de imam yoksa?" dedim.
O takdirde bütün fırkaları terket (kaç)! Öyle ki, bir ağacın köküne dişlerinle tutunmuş bile olsan, ölüm sana gelinceye kadar o vaziyette kal." buyurdular.
(Kaynak : Buhari, Fiten 11, Menakıb 25, Müslim, İmaret 51, (1847), Ebu Davud, Fiten 1, 4244, 4245, 4246, 4247)
Mescide girmiştim. Abdullah İbnu Amr İbni'l-As Radıyallahu Anh'yı gördüm, Ka'be'nin gölgesinde oturuyordu.
Ka'be'nin gölgesinde birçok kimse ona müteveccih olarak oturmuştu. Ben de ona doğru oturdum. Şunu anlattı: "Bir seferde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'la beraberdik. Bir yerde konakladık.
Kimimiz çadırını tamir ediyor, kimimiz yerini düzlüyor, kimimiz hayvanlarını güdüyordu. Derken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın münadisi seslendi: "es-Salatu camia: Haydin namaza!" Resulullah'a gittik, yanında toplandık.
Şöyle buyurdular: "Benden önce her peygamber, ümmeti için hayır bildiği şeyi onlara öğretmekle mükellef idi. Onlar için şer bildiği şeyden de onları imar etmesi (korkutması) gerekli idi.
Bilesiniz, şu ümmetinizin afiyeti önce gelenler hakkında kesin kılınmıştır. Sonrakiler belaya ve kötü addedeceğiniz bir kısım hallere maruz kalacaklardır.
Birbirini takip eden fitneler gelecek. Mü'min: "Bu fitne helakimdir" diyecek. Sonra bu kalkacak, başka bir fitne gelecek. "Helakim işte bundan, işte bundan" diyecek.
Öyleyse, kim ateşten uzak kalmayı ve cennete girmeyi dilerse, Allah'a ve ahiret gününe inanır olduğu halde ölümü karşılasın. İnsanlara, onların kendisine nasıl muamele etmelerini dilerse öyle muamelede bulunsun.
Kim bir imama biat edip samimiyetle sadakat sözü vermiş ise, dinden geldikçe ona itaat etsin. Bir başkası gelip, önceki ile münazaaya girişecek olursa sonradan çıkanın boynunu uçurun.
Ravi (Abdurrahman) der ki: "Abdullah İbnu Amr'a yanaştım ve: "Allah aşkına söyle. Bu anlattıklarını bizzat kendin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'dan işittin mi?" dedim. Sorum üzerine eliyle kulak ve kalbini tutarak: "Evet kulaklarım işitti, kalbim de belledi" dedi.
Ben: Ama, amcaoğlun Muaviye, bize mallarımızı aramızda batıl bir şekil de yememizi, birbirimizi öldürmemizi emrediyor. Halbuki Allah Teala hazretleri (mealen): Ey iman edenler! Birbirinizin malını haram şekilde yemeyin, ancak karşılıklı rıza ile yaptığınız ticaret başkadır.
Birbirinizi ve kendinizi öldürmeyin. Canlarınızı da boşu boşuna tehlikeye atmayın. Şüphesiz ki Allah size merhametlidir" (Nisa 29) buyuruyor dedim.
Biraz sustu sonra: "Allah'a itaatte ona itaat et, Allah'a isyanda ona isyan et!" dedi.
(Kaynak : Müslim, İmaret 46, (1844), Nesai, Bey'at 25, (7, 153), Ebu Davud, Fiten 1, 4248), İbnu Mace, Fiten 9, 3956)
Resulullah, "Irak ehline bir ölçeklik yiyecek ve tek dirhemlik paranın gelmeyeceği zaman yakındır!" buyurmuşlardı.
Nereden?" diye soruldu. "Acem diyarından. Onlar bunu yasaklayacak" buyurdu ve devamla: Şam ehline de tek dinarlık paranın ve bir ölçeklik yiyeceğin gelmeyeceği zaman yakındır!" buyurdular.
Yine: "Bu nereden gelmeyecek?" diye soruldu. "Rum cihetinden!" buyurdular. Sonra (Hazreti Cabir) bir müddet sustu [ve ilave etti: "Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dedi ki: "Ümmetimin sonunda bir halife gelecek, malı sayı ile değil, avuç avuç dağıtacak! (Kaynak : Müslim, Fiten 67, 2913)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Ümmetimin sonunda bir halife gelecek, malı sayarak değil, avuçlayarak dağıtacak.Hadisi (Hazreti Cabir'den rivayet eden) Ebu Nadre ve Ebu'l A'la'ya: Bunun Ömer İbnu Abdilaziz olmasına ne dersiniz?" diye sorulmuştu. Onlar: Hayır, (değildir)!dediler.(Kaynak : Müslim, Fiten 67, 2913)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "İblis'in arşı deniz üzerindedir. Oradan askerlerini gönderip insanları fitneye atar.
Bunlardan, yanında mertebece en yüksek olanı en büyük fitneyi çıkarandır. Askerlerinden biri gelip: "Şunu şunu yaptım!" der. İblis: "Hiçbir şey yapmamışsın!" der.
Sonra bir diğeri gelip: "Ben falanı(n peşini) hanımıyla arasını açıncaya kadar bırakmadım!" der.
( Kaynak : Müslim, Münafikun 66-67, 2813)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ı dinleyen bir zatın bana anlattığına göre Resulullah demiştir ki: "İnsanlar, günahları çoğalmadıkça helak olmayacaklardır."
(Kaynak : Ebu Davud, Melahim 17, (4347)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Kim bize karşı silah taşırsa bizden değildir."
(Kaynak : Buhari, Fiten 7, Müslim, İman 163, 100), Tirmizi, Hudud 26, 1459)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "En hayırlınız, (zulme düşerek) günah işlemedikçe aşiretini müdafaa edendir.(Kaynak : Ebu Davud, Edeb 121, 5120)
Ey Allah'ın Resulü, dedim, "asabiyet nedir?" "Asabiyet," buyurdular, "zulümde kavmine yardım etmendir.(Kaynak : Ebu Davud, Edeb 121, 5519)
buyurdular ki: "İman Yemenlidir. Küfür de şark cihetindedir. Sükunet koyun besleyenlerin yanındadır. Övünmek ve çalım satmak feddadların, yani at besleyip çadırda kalanların yanındadır.(Kaynak : Müslim, İman 85, 52)
Şu adamı kastederek (evden) çıkmıştım. Yolda Ebu Bekre Radıyallahu Anh'ye rastladım. Ey Ahnef, nereye gidiyorsun? dedi. "Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın amcaoğluna yardım etmeyi arzu ediyorum!" dedi. "Dön!" dedi.
Zira ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın şöyle söylediğini işittim: "İki Müslüman kılıçlarıyla birbirlerinin üzerine yürürlerse öldüren de ölen de ateştedir!" (Bu söz üzerine Resul-i Ekrem'e): "Ey Allah'ın Resulü! Katili anladık ama maktul niye ateşte?" diye sorulmuştu.
Çünkü o da kardeşini öldürme hırsı taşıyordu!cevabını verdi.Bir başka rivayette ise: "O da kardeşini öldürmek istemişti" demiştir.(Kaynak : Buhari, Diyat 2, Fiten 10, Müslim, Fiten 14, (2888), Ebu Davud, Fiten 5, 4268), Nesai, Tahrim 29, 7, 125)
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Müslümana sövmek fısktır, onunla çarpışmak da küfürdür."
(Kaynak : Buhari, Fiten 8, İman 36, Edeb 44, Müslim, İman 116, 64), Tirmizi, İman 15, 2636), Nesai, Tahrim 27, 7,132)