Evet, yeni bir yıla değil, eski bir yıla daha girdik.
Yapılan hesaplara göre dünya 4.40-4.54 milyar yıl yaşında.
Böylesine yaşlı bir dünyanın bir yıl daha yaşlanacak olduğu bir yıla başlamasına yeni bir yıl denmez.
Öyle ya!
Eğer hesaplamalar doğruysa, güneş yılına göre, yaklaşık 4.5 milyar yıldır dönen bir dünyanın, takvimlere göre yeni bir yıla başlaması, asıl olarak yeni bir yıl olmaz ki!
Durum biz insanlar için de öyledir.
Mevcut yaşımıza bir yıl daha eklemeye, takvimlere aldanıp, yeni bir yıla girdik diyoruz.
Ortada yeni olan bir durum yok!
Dünya da, insanlar dahil, dünya üzerindeki canlı cansız bütün varlıklar da bedeni/ fiziksel olarak, düne göre daha yaşlıdır.
Ruhlar ise zaten hep aynı yaştadır.
Onlar aşklarını, heyecanlarını, ideallerini taptaze tuttukları sürece hep genç kalacaklar, hiç ihtiyarlamayacaklardır.
Önemli olan da budur.
Ruhun genç kalması!
Ruhun yaradılış hikmetine bağlı olmasıdır esas olan!
Ruhun yaradılıp, insan olarak yeryüzüne indirilişinin hikmeti ise, esas olarak üçtür…
_Allah’ın zatının bilinmesini istemesi:
Ben bilinmeyi istedim, insanı yarattım (kutsi hadis)
_Allah’ın yeryüzünde bir halife yaratması (ayet)
_Allah’ın insanı ibadet için yaratmış olması (ayet)
İnsan olarak aklımıza gelen, gelmeyen bütün görevlerimiz, bu üç var oluş hikmetinin içindedir.
Önemli olan, takvimlere bakıp, yeni bir yıla girmenin heyecanını duymak yerine, yaradıl hikmetimize uygun yaşamanın derdinde olmaktır.
Bilelim ki, peygamberler başta olmak üzere, insanlığa faydalı olan bütün insanlar, derdi olan yani meselesi olan insanlardır.
Derdi olan insan üretir.
Derdi olmayan insan ise tüketir.
Allah cc bizi üreten ve canlı cansız her şeye faydalı olan kullarından eylesin.
O Güzel Nebi’nin (dav) diliyle: ‘İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır’.
Faydalı olmak için:
Öncelikle faydalı olmak isteyen muhabbetli bir gönüle…
Sonra da, faydalı olacak şeylere sahip olmamız gerekir.
Rabbim cümlemizi faydalı olacak gönüllere ve şeylere sahip olan kullarının zümresine ilhak eylesin.