Selahaddin Eyyubi’nin Nureddin Zengi’nin Dul Karısıyla Evlenmesi
Kadir Mısıroğlu'nun iddiaları içinde bence en yakışıksızı da budur.
Kadir Mısıroğlu’nun iddiası: “Nurettin’in dul karısını aldı aile yaptı. Allah belanı versin! Dünya mı kurudu? Şerefsiz! Anan yaşında bir kadını alıyorsun. Seni yetiştirmiş. Sana çorba ikram etmiş. Hayvanoğlu hayvan! İntikam alıyor. Bunu da mı mazur göreyim.”
Kadir Mısıroğlu’nun bu sözlerinin neresini düzeltelim. Yenilir yutulur sözler değil. Artık tarihi şahsiyetlerimize küfür serbest mi oldu? Televizyonlarımız tarihi magazinleştirdi bu bize de yansıdı. Biz de artık magazinvari bakıyoruz.
Ama isterseniz önce evlilik olayını bir inceleyelim.
Selahaddin Eyyubi’nin Nureddin Zengi’nin dul kalmış olan hanımı (İsmetuddin Hatun) ile evlendiği bilgisi; üzerinde tam ittifak sağlanmış bir konu değildir. Bazı kaynakların zikrettiği ve doğru olma ihtimali olan bilgi, İsmetuddin Hatun’un Zengilerden Nureddin Zengi’nin ağabeyi Gazi Seyfeddin Zengi’nin torunu İzzeddin Mesud bin Kutbeddin Mevdud ile evlenmiş olduğu bilgisidir. Bu bilginin kaynağı Selahaddin Eyyubi’nin ilk biyografisini yazan, dönemin alimlerinden İbn Şeddad’ın kitabıdır. Buradaki ifade şöyledir: “İzzeddin 20 Şaban 577 (29 Aralık 1181) tarihinde Halep’e ulaştı. Kaleye çıktı. Kaledeki hazine, gıda maddelerine el koydu ve Melik Salih’in annesi (Nureddin Zengi’nin oğlu) ile 5 Şevval 577 (11 Şubat) tarihinde evlendi. (İbn Şeddad, Selahaddin Eyyubi’nin Hayatı, Tercüme, Hilmi Beyca, Büyüyen Ay Yayınları, İstanbul 2021, s.79)
İbn Şeddad’dan sonra gelen tarihçiler de onun aynı zamanda talebeleri olan İbn Hallikan Vefayatul Ayan (c.7, s.169) kitabında, İbn Adim, Zubdetul Halep (s.384), Cemaleddin b. Vasıl Muferrecul Kurub (c.2, s.109) isimli kitaplarında hocalarının görüşlerini tekrarlamış bir anlamda onaylamışlardır.
Selahaddin Eyyubi’nin İsmete Hatun ile Evlendiğini İddia Edenler ve Olayın onlar açısından Anlatımı
Velevki Selahattin Eyyubi 1174 yılında vefat eden Nureddin Mahmud Zengi’nin dul eşi İsmedüddin Amine binti Üner ile evlendiği iddiası doğru olsa bile burada şeriata aykırı bir şey var mı? Yok. Yani bu evlilik ile Selahattin Eyyubi dul kalmış olan eski hükümdarın karısıyla evlenmiştir. Bu evlilik bu açıdan siyasi bir evliliktir. Kimseyi zorla almamış, kadını oğlundan istemiş, devlet adamlarının huzurunda nikahını kıymıştır. Bu evlilik Eyyubilerle Zengilerin birleşmesidir. Yani siyasi bir evliliktir. Bu şekilde siyasi evlilikler tüm İslam tarihinde görebiliriz. Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’in Abbasi halifesinin kızıyla evlenmesi ve Osmanlı hükümdarların civar beylerle kız alıp vermeleri hep bu amaca hizmet eder.
Kadir Mısıroğlu’nun gözden kaçırdığı nokta Nureddin Mahmud Zengi’nin vefatıyla Müslümanların nasıl büyük bir tehlike geçirdiği ve haçlılara karşı nasıl başsız kaldıklarıydı. O, rahat koltuğunda oturarak geçmişle ilgili ahkam kesmektedir. Halbuki bir tarihçi olarak her olayı kendi zamanı ve zemininde değerlendirmesi gerektiğini bilmesi gerekirdi.
Nureddin Zengi vefat edince yerine on bir yaşındaki oğlu Salih İsmail geçti. Selahaddin önceleri onun sultanlığını tanıdı. Mısır’da parayı onun adına bastırdı ve onun adına hutbe okudu. Fakat Salih’in devleti yönetecek yaşta olmaması devlet işlerini yürütecek bir vekile ihtiyaç vardı. İşte devletin güçlü komutan ve idarecileri arasında bu konuda büyük bir kavga çıkmaya başladı. Selahaddin Eyyubi’nin Mısır’da bulunmasını fırsat bilen komutan ve devlet adamları haçlı tehlikesine rağmen birbirleriyle mücadele etmeye başladılar. Halbuki bu iş için en uygun şahıs Selahaddin Eyyubi idi.
Nihayet bu mücadeleyi komutanlardan Gümüştekin kazandı. O, Salih’i tamamen kendi egemenliğine alabilmek için onu başkent Şam’dan Haleb’e aldı. Artık Salih aslında bir kukla olmuştu. Durumun bir iktidar mücadelesine döndüğünü gören ve Gümüştekin’den çekinen Şemseddin b. Mukaddem’in emrindeki kumandanlar Selâhaddin’i Dımaşk’a davet ettiler. Bu sırada Selahaddin Mısır’da haçlı saldırılarıyla meşguldü. Norman donanmasıyla savaş halindeydi. Savaşı kazanınca Suriye’ye hareket etti.
Selahaddin’in bu hareketinin temel iki amacı vardı.
1. Nureddin Zengi’nin kurmuş olduğu devletin dağılmasını önlemek, tekrar küçük feodal beyliklere bölünmesini engellemek.
2. Haçlıları bölgeden çıkarmak.
Selahaddin, Şam’da coşkuyla karşılandı. Halk oluşan bu parçalanma tehlikesini ortadan kaldıracak ve kendilerini birleştirecek tek kişinin Selahaddin olduğunu biliyordu. Selahaddin’e karşı tek muhalefet Gümüştekin’in elinde kukla olan Zengi’nin oğlu Salih ile Musul tarafından yapıldı. Zaten Musul, Zengi’lerin başka bir koluna aitti. Onlar, Selahaddin’in bölgeyi tamamen alması durumunda kendilerine saldıracağını düşünüyorlardı.
Selahaddin, Halep-Musul ordusunu yendi (1176). Fakat Zengi’nin oğluna Halep çevresindeki yerleri kaydı hayat şartıyla bıraktı. Bir anlamda Zengi’ye hürmet göstermiş bulunuyordu. Selahaddin, iki aile arasında dostluk ilişkilerini geliştirmek ve savaşa meydan vermemek için Salih’ten annesi yani Nureddin Zengi’nin karısı dul İsmet Hatun’u istedi. Tarafların da uygun görmesi üzerine 1176 yılında düğün yapıldı.
İsmet Hatun ile evlenme bir anlamda Müslümanların da birleşmesine yol açmıştı. Çünkü Melik Salih henüz küçük olduğundan annesinin etkisi altındaydı ve annesi de onun üzerinden siyasete karışıyordu. Bu durum, iç savaşa ve Müslümanların bölünmesine de yol açabilecek bir tehlikeyi barındırıyordu. Selahaddin Eyyubi’nin evliliği her iki tarafın devlet adamları tarafından hoş karşılandığı gibi halk da memnun olmuştu. Bu sayede Nureddin Zengi’nin aile itibarı da korunmuş oluyordu. Yani Nureddin’in eşi sadece dul bir eş olmayıp, oğlu üzerinden devleti idare eden bir siyasi simaydı. Yazarımızın belirttiği gibi dul ve zavallı bir eş değildi. Valide sultan olarak yönetimde söz sahibi olduğu gibi, bölgedeki siyaseti de yönlendiriyordu. Onunla evlilik, tüm yaratacağı olumsuzlukların da giderilmesi anlamına geliyordu. Zaten bu evlilik siyasi bir evlilikti.
İşin ilginç yanı İsmet Hatun’un Nureddin Zengi ile evliliği de yine böyle bir kaygıyla olmuştu. Bu kadının şahsında bir anlamda Müslümanların iki defa barış ve birleşmesi sağlanmıştı. Olayın daha iyi anlaşılması için biraz da o konuya değinelim. Nureddin Zengi, Şam’a egemen olmak için buradaki Dımeşk atabeyliğiyle çeşitli savaşlar yapmıştı. Fakat şehir halkının Dımeşk atabeyliğine olan bağlılığı onun planlarını bozuyordu. Bunun üzerine Nureddin Zengi oranın fiili hakimi olan vezir Muineddin Üner’in kızı İsmet Hatun ile evlendi (Nisan 1147). Nureddin’in amacı bu evliliklerle Dımeşk atabeyliğiyle iyi ilişki kurmaktı. İşte İsmet Hatun’un kaderi de hep böyle yapıcı olmasına yol açmıştı.
İslam coğrafyasında hatta batı tarihinde bile siyasi evlilikler çok yaygındır.
Buna benzer bir evliliği de Nureddin Zengi’nin babası İmaduddin Zengi yapmıştır. İmadeddin Zengi Hımıs’ı bir evlilik yoluyla almıştır. İmadeddin Zengi Hımıs’ı almak için 1138 yılında Dımeşk atabeyliği topraklarına saldırdı. Fakat Hımıs’ı kuvvet yoluyla almanın zor olduğunu görerek, daha kolay bir yolla elde edebilmek için Dımaşk (şam) atabeyi Mahmud’a bir elçi göndererek annesi Safvetül Mülk Zümürüd Hatun ile evlenmek istediğini bildirdi. Düğün 31 Mayıs 1138 yılında yapıldı. Zengi kendi kızını da Mahmud ile evlendirdi. Yapılan anlaşmaya göre Zümürrüd Hatun’un çeyizi olarak Hıms şehri verildi.
Görüldüğü gibi evliliğin amacı ne cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmek (Bunu istese Selahaddin Eyyubi daha genç ve güzellerle evlenebilir) ve ne de Zengilerden intikam almaktı. (Yok aslında böyle bir şey. Neyin intikamını alacaktı ki? Aralarında böyle bir husumet yoktu bile) Bu evlilik, Müslümanların birleşmesi, iç savaşın sona ermesi ve Zengilerin topraklarının parçalanmasının engellenmesi amacıyla yapılmıştır.
İsmete Hatun Selehaddin Eyyubi’nin Anası Yaşında mıydı?
Kadir Mısıroğlu “anan yaşındaki seni yetiştiren ve sana çorba veren kadınla evleniyorsun” diyerek eleştirmektedir. Şimdi İsmet Hatun’un yaşına bakalım. Kaynaklar doğum tarihini vermemektedir ancak 1147 yılında Nureddin Zengi ile evlendiğini belirtmektedir. 1187 yılında Şam’da çıkan bir veba salgınıyla da vefat etmiştir. Birçok vakıf ve mimari eser bırakmış güçlü şahsiyetli bir kadındır. Selahaddin Eyyubi 1138 yılında Tikrit’te doğdu. Yani o dönemde kızların erken evlendiği göz önüne alındığında evlendiğinde 15 yaşında olsa Selahaddin ile aralarında çok az bir yaş farkı olduğunu görürüz. Yani öyle anası yaşında bir kadın değil.
Selahaddin Eyyubi’yi yetiştiren ve çorba veren diyerek olayı dramatizme ederek insanları etkilemesini de doğrusu bir hitabet ve ikna tekniği olarak düşünüyorum. Çünkü Selahaddin Eyyubi sokakta bulunmuş ve sarayda yetiştirilmiş birisi olmayıp, bilakis Necmeddin Eyyubi’nin oğlu Şadi’nin torunu ve kendi aşireti olan birisiydi. Babası ve dedeleri aşiret reisliği, valilik yapmış kişilerdi. Yani soylu ve bölgede dostlukları tercih edilen bir aileydi. Ayrıca Eyyubi ailesi Selahaddin’den çok şey bekliyor onu gelecekteki ailelerini ileri sıçratacak kişi olarak görüyor ve yetişmesi için özen gösteriyorlardı.
Tarihe lütfen böyle duygusal ve keyfi bakmayalım. Tarihi bugünkü değer yargılarımıza göre de değerlendirmeyelim. Bir insanı yüce ve büyük göstermek için başka birisini karalamayalım. İmaduddin Zengi ve Oğlu Nureddin Zengi büyük İslam komutanları ve devlet adamlarıdır. Onlar, sistemli bir politikayla haçlıların bölgeden atılmasının zeminini oluşturdular. Selahaddin Eyyubi de büyük bir komutan ve devlet adamıdır. O da Zengi’lerin politikasını sürdürdü. Onların ideallerini gerçekleştirdi. Eğer Selahaddin Eyyubi olmasaydı diğer tüm Türk devletlerinde olduğu hükümdarın ölmesinden sonra oluşan iç savaş ve taht kavgaları sonucu ortada devlet kalmazdı. Selahaddin Eyyubi’nin varlığı devletin dağılmasını engellediği gibi, daha da güçlenmesini sağladı.
Selahaddin olmasaydı Zengi’lerin amacı olan haçlıları bölgeden çıkarma, İslam birliği ve Kudüs’ü alma hedefi gerçekleşmeyecekti. Zengiler olmasaydı bir Selahaddin olmayacaktı. Tarih bir sürekli akıştır. Olaylar tek kişinin etkisinden ziyade birbirinin devamı niteliğindedir. Nice büyük devlet adamlarının vefatından sonra onların politikasını sürdüren varisleri olmadığından ülkeleri yok olmuştur. Buna en büyük örnek Büyük Selçuklu Devleti’dir. Melikşah döneminde çok güçlü bir devlet iken onun ölümüyle ülke iç savaşlar sonucu parçalanmış ve yok olmuştur.
Selahaddin Eyyubi’nin izlediği politika başarılı olduğuna göre en doğru politika olduğunu kabul etmemiz gerekir. Onun izlediği yolu izlemek ve onu örnek almak gerekirken onu basit polemiklere ve ırkçı yaklaşımlara kurban etmeyelim. Bugün de Kudüs işgal altında ama aslında işgal altında olan bizim zihinlerimiz. Kudüs’ü kurtarmanın tek yolu Selahaddin’in izlediği yol olan İslam birliğinden geçer… Yeni Selahaddinlere ihtiyacımız var.
Kadir Mısıroğlu’nun iddialarının birinci kısmını (Nureddin Mahmud Zengi’nin dul karısı ile evlenmesi) cevapladık. Fakat yazıya beklenenin üzerinde tepki geldi. Tepkinin ekserisi Kadir Mısıroğlu’na yönelttiğimiz Türkçülük yapması ve Kürt birisinin Türk bir hükümdarın karısı ile evlenmesini yakıştıramamasına yönelikti. Genellikle Kadir Mısıroğlu’nun ırkçı olmadığına yönelik görüş açıklandı.
Bakınız ırkçılık öylesine sinsidir ki siz ırkçılığa karşı mücadele ederek bile bazen farkında olmadan ırkçılık yapabilirsiniz. Bir gün hz. Bilal (ra) Peygamberimize Ebu Zer’i Ğifari’yi şikayet eder. Ebu Zer (ra) ona “Ey siyah kadının oğlu” diye bir anlamda annesinin siyah olması, yani zenci olmasından dolayı onu tahkir etmiştir. Peygamber (sav) Ebu Zer’i çağırır ve ona “Sen de hala cahiliye huyu var” der. Hz. Ebu Zer şaşırır. Gidip Bilal (ra) özür diler. Ebu Zer gibi zirve bir sahabeye bile Peygamber bunu söyleyebilmiştir yaptığı haksız bir eleştiriden dolayı. Cahiliye huylarımızdan birisi de ırkçılıktır, dikkatlı olalım.
Biz burada Kadir Mısıroğlu’nun şahsına yönelik bir eleştiride bulunmuyoruz. İlmi bir eleştiride bulunuyoruz. Onun yaptığı iddianın yanlış olduğunu vurgulamaya çalışıyoruz. Bu nedenle insanların bize küsmesi veya kamplaşması da doğru değildir. Kadir Mısıroğlu değerli bir tarihçimizdir. Bütün eserlerini okumuş ve bir anlamda bizde tarih bilincinin oluşmasında payı olan kişidir. Fakat Selahaddin Eyyubi konusundaki iddiaları bilimsel değil duygusaldır. Biz bu eleştirileri aslında cevaplamak istemiyorduk, yani ciddiye almıyorduk. Fakat maalesef onun isminin populerliği sayesinde düşünceleri gençler arasında oldukça fazla taraftar buldu. Birçok kişiyi etkilemeye ve Selahaddin Eyyubi hakkında yanlış bir kanaatin oluşmasına yol açınca müdahale etme gereğini duyduk. Aslında biz bu iddialara konu üzerinde çalışmış akademisyenlerin cevaplayacağını bekliyorduk. Fakat maalesef bizde akademisyenlik ilim yapma yeri değil, üniversitede bir koltuk kapıp iyi bir maaşla yaşayıp, iyi bir şekilde emekli olma yeri haline gelmiştir. Akademisyenlerin ilimle/irfanla bir alakası kalmamıştır.
Fakat burada şunu belirtmek isterim ki Mısıroğlu, Selahaddin’in bu kadınla evlenmesini bir intikam olarak görmektedir. Sanki Selahaddin ile Nureddin arasında bir kan davası varmış gibi. İki devlet adamı arasında bir intikam ve husumet oluşturacak olay olmadığı gibi son güne kadar da birbirleriyle şeklen de olsa iyi geçindiler. İntikam ve nefret sözleri Mısıroğlu’na aittir. Tarihi hakikatlere aykırıdır.
İbrahim Halil ER