PİRİ REİSİ NASIL ÖLDÜRDÜK?
Dünyaca ünlü atlasın sahibi (ilk dünya haritası) ve ünlü denizcilik kitabının yazarı olan Piri reisi maalesef 80 yaşında İstanbul'dan gelen bir emirle Mısır divanında başı kesilerek öldürüldü ve malları da müsadere edildi.
Dünyaca ünlü atlasın sahibi (ilk dünya haritası) ve ünlü denizcilik kitabının yazarı olan Piri reisi maalesef 80 yaşında İstanbul'dan gelen bir emirle Mısır divanında başı kesilerek öldürüldü ve malları da müsadere edildi.
Piri Reis, ll. Bayezid döneminde Osmanlı Devletinin hizmetine girmiş olan meşhur Kemal Reis'in yeğenidir. Amcasiyle beraber birçok deniz seferlerinde bulunmuş ve en son Süveyş kaptanı olmuştu. Süveyş kaptanlığı o tarihte Kızıldeniz ve Hint okyanusunda faaliyette bulunacak donanmanın amiralliği demekti.
Öldürülmesinin Nedeni: Hind Okyanusunda Portekiz donanmasını yendi. Hürmüz kalesine kaçan Portekizleri çıkarmak için Basra'ya gelip valisinden yardım istedi. Fakat vali ona yardım etmediği gibi tutuklamak istedi. Piri Reis, burada bulunduğu sırada Portekizlerin Basra körfezini kapamak istediklerini duyunca içeride mahsur kalmak istemeyerek alelacele kendisine tabi olan üç kadırga ile denize açıldı. Fakat asker ve diğer gemiler Basra'dan çıkacak zamanı olmamıştı. Yolda bir gemisini kaybeden Piri Reis Mısır'a geldi.
Kendisinin bu hareketi bölgedeki valiler tarafından İstanbul'a abartılarak ve oluşan başarısızlığın tüm sorumluluğu ona yüklenerek İstanbul'a iletildi. Bunun üzerine Hürmüz kuşatmasını kaldırması ve askerlerini Basra'da bırakmasından (gemileri çıkarmasaydı donanması batacaktı ama derdini anlatıncaya kadar post gitti) dolayı suçlu görülerek 80 yaşında başı kesilerek öldürüldü.
DONANMAMIZI BASRA KÖRFEZİNDE ÇÜRÜTTÜK
Aslında Piri Reis'in yaptığı denizcilik açısından doğru hareketti. Donanmayı Basra'da bırakması demek, Basra'yı kapatan Portekizlerin onu imha etmesi demekti. Bundan kurtulmanın yolu açık denize çıkmaktı. Zaman dar olduğundan ancak üç gemiyle çıkabildi. Askerler karaya çıkacağı için sorun olmayacaktı. Onun açık denize çıkması Portekizleri korkuttuğundan ve yapacakları kuşatmayı da boşa çıkaracağından vaz geçtiler. Ayrıca Basra körfezini kapattıkları takdirde dışarı çıkan Piri Reis gemilerince kuşatılabilir, içerdeki gemiler de saldırarak iki ateş arasında bırakabilirdi. Sıkıntı, denizcilik ile ilgili kararları verenlerin denizciliği bilmemesi ve Başkentteki yöneticilerin de olayı uzmanlarından sormak yerine bölgedeki valilerin husumet kokan raporlarına göre karar vermesiydi. En azından bir savunması bile alınabilirdi.
Daha sonra yerine getirilen Murat Reis'e de Basra körfezini terk etmemesi emri verildi. O da bir ara emri dinlemeyerek Basra'dan ayrılarak Hürmüz civarında Portekiz donanmasıyla savaştı fakat düşmanın üstünlüğü sayesinde başarılı olamayarak Basra körfezine döndü. Emri dinlemediği için o da görevinden azledildi fakat Piri Reis gibi idam edilmedi. Böylece artık hiçbir kaptan Basra körfezinden çıkmaya cesaret edemedi. Donanmamız artık Basra körfezinde mahsur kalmış ve Hint Okyanusu Portekizlere terk edilmiş oldu.
Daha sonra Süveyş kaptanlığına Seydi Ali reis getirildi ve ondan Basra Körfezindeki donanmayı Süveyş'e getirmesi istendi. Basra körfezinden çıkan Seydi Ali reis Umman sahillerinde Portekiz donanması ile karşılaştı ve burada onlarla çarpıştı. Gece olunca Portekiz filosu kaçtı.
Fakat daha sonra Maskat limanına yaklaştığı bir sırada 32 kadırgadan oluşan Portekiz donanması ile karşılaştı. Açık denizde Portekiz donanması ile savaşamayacağını anlayan Seydi Ali reis donanmasını kıyıya yakın sıralayarak akşama kadar savaştı. Türk donanması önce İran daha sonra Belucistan sahiline düştü. Buradan da Güvader limanına geldi. Buradaki Müslüman hükümdarın desteğini alıp tekrar Arabistan yarımadasına yönelen Seydi Ali reis burada büyük bir fırtınaya yakalandı. Fırtana Osmanlı donanmasını Hindistan sahillerine attı. Deniz üzerinde günlerce süren mücadele sonucu Hindistan'daki Gücerat tarafına gelindi ama artık donanmada savaşacak kudret kalmamıştı.
Seydi Ali Reis karaya çıktı. Burada kendisini karşılayan Gücerat Sultanın valisinin yardımını aldı. Gemilerdeki topları onlara vererek askerleriyle kara yoluyla İstanbul'a geldi. Bu yolculuk güzergahı Sin, Hind, Zabulistan, Bedahşan, Maveraünnehir, Harezm, Horasan, İran üzerinden gerçekleşti. Toplam üç yıl sürdü. Seydi Ali reis bu yaşadıklarını daha sonra kitaplaştırdı. Kitabın adı Mir'atul Memalik'tir. Bunu Sultan Süleyman'a sundu.
Seydi Ali Reis ortalıktan kaybolduğundan yerine Suveyş Kaptanlığına Kurdoğlu Hızır Reis getirildi. O da burada Portekizlerle savaştı. Hint okyanusundaki adaları, Sumatra adasını aldı ve Malaka boğazına kadar gitti. Bu arada Endonezya da Portekiz saldıralarına karşı Osmanlı Devletine bağlılığını bildirdi. Endonezya (Açe) Müslüman Devleti elçisi Osmanlılardan Portekizlere karşı savaşmak için top, tüfek ve teknik askeri heyet desteğini istedi. Bunun üzerine Süveyş Kaptanı Kurdoğulu Hızır Reis 2 kadırga ile istenilen malzemeler ve top döküm ustalarını kapsayan bir yardım filosunu gönderdi. Bu askerler ve teknik heyet Açe'ye yerleşerek onların ordusunun güçlenmesine ve yıllarca sömürgecilere karşı mücadele etmelerine neden olmuştur.
PİRİ REİS'İN HARİTA VE KİTAPLARI
Piri Reis çizmiş olduğu iki haritası ve Akdeniz portolanı olan Kitab’- Bahriyye adlı eseriyle büyük ün kazanmıştır. 1513 yılında çizdiği ilk dünya haritası İspanya, Portekiz ve Batı Afrika kıyıları ile Amerika kıtasının doğu kıyılarını göstermektedir. Günümüzde var olan en eski dünya haritası olması açısından oldukça önem teşkil etmektedir. Haritada o zamana kadar yapılan keşiflerin takip edildiğine dair ipuçlar içermektedir. Yapılan her seferi dikkatle incelemiş, nitekim ikinci çizdiği dünya haritasında Atlas Okyanusu’nun kuzeyini, Kuzey ve Orta Amerika kıyılarını göstermektedir. Kitab-ı Bahriyye 1521 yılında Ege ve Akdeniz kıyılarını gösteren küçük bir eserken, 1526 yılında gözden geçirilmiş ve temizlenmiş şekli ile daha da büyümüştür. İlk kitap 134 harita içerirken, ikinci yazışında bunu 223’e ulaştırmıştır. Denizcilerin ellerinden düşürmediği bu kitap, yabancı dillere de çevrilmiş tam ve kısmi tercümeleri yapılmıştır.
Yorum Haber: İbrahim Halil ER